Cuma Hutbesi DİYANET 22 MART 2024 | 🤲 Bu hafta cuma hutbesi konusu, DİNLE, PDF İNDİR

0

BEĞENDİM

0

CUMA HUTBESİ DİYANET 22 MART 🤲 Diyanet İşleri Başkanlığı’nca konusu belirlenerek cumaya gelen Müminlere cami minberinden okunan Cuma hutbesinin bu haftaki konusu merak ediliyor. 22 Mart 2024 tarihli Cuma hutbesinin konusu resmi internet sitesinde yayımlayan Diyanet’in rehberliğinde merak edilenleri haberimizde derledik. İşte ayrıntılar…

22 MART CUMA HUTBESİ KONUSU

22 Mart 2024 tarihli Cuma hutbesinin konusu ‘Ramazan ve Ahiret Bilinci’olarak belirlendi.

22 MART CUMA HUTBESİ PDF İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN (DİYANET)

22 MART CUMA HUTBESİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN (DİYANET)

Ramazan ve Ahiret Bilinci

Muhterem Müslümanlar!

Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir kezinde ashabına şöyle buyurmuştu: “Ben, dünyada bir ağacın altında kısa bir mühlet gölgelendikten sonra yola koyulup oradan ayrılan bir yolcu üzereyim.” 1 Bu hadis-i şerif bizlere dünya hayatının ahiret hayatına nispetle çok kısa olduğunu haber vermektedir. Dünyanın süreksiz nimetlerine tamah edip de ebedi olan ahiret yurdunu unutmamamız gerektiğini hatırlatmaktadır.

Aziz Müminler!

İman asıllarından biri de ahirete inanmaktır. Ahiret, kulluk seyahatimizin son durağıdır. Fani dünya hayatından sonra başlayacak olan ebedi hayatın ismidir. Ahiret, bu dünyada yapıp ettiklerimizden hesaba çekileceğimiz, ektiklerimizi biçeceğimiz hasat mevsimidir. Müslüman inanır ve bilir ki, bu dünyadan sonra sonsuz bir hayat var. Ömrünü iman, ibadet ve hoş ahlakla geçirenler için huzur ve memnunluk yurdu olan cennet var. Kendini imandan yoksun bırakanlar, hayatını isyan, günah ve kötülüklerle heba edenler içinse kaygı ve azap diyarı olan cehennem var.

Kıymetli Müslümanlar!

Allah’a imandan sonra Müslümanın hayatına istikamet veren en kıymetli konu, ahiret şuurudur. Peygamber Efendimiz (s.a.s) çok kıymetli bulduğu birtakım hususlara insanların dikkatini çekmek için “Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ederse” tabiriyle başlamıştır. Gerçekten Allah Resûlü (s.a.s)’in şu hadis-i şerifi buna hoş bir örnektir: “Allah’a ve ahiret gününe iman eden komşusuna eziyet etmesin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden konuğuna ikramda bulunsun. Allah’a ve ahiret gününe iman eden ya hayır söylesin ya da sussun.”

Değerli Müminler!

Ahiret şuuruna sahip olan Müslüman, başıboş yaratılmadığının farkında olur. Allah’ın beşere şah damarından daha yakın olduğunu, söylenilen her kelamı ve yapılan her işi kayıt altına aldığını bilir. Mahşer gününde yapıp ettiklerinin hepsinden hesaba çekileceği şuuruyla yaşar. Ahiret şuurunu kuşanan Müslüman, Rabbine, kendisine ve etrafına karşı sorumluluklarını yerine getirir. Kendisini ve ailesini, yakıtı taşlar ve beşerler olan cehennem ateşinden korur. Anne babasının duasını almanın çabasında olur. Onların isteğini kazanmayı Allah’ın isteğini kazanmak olarak görür. Akrabalık hukukuna riayet eder. Komşusuna ikramda bulunur. Muhtaç ve kimsesizlerin kederlerine derman olur. Yetim ve öksüzleri gözetir. Onları bağrına basar. Kendilerine kol kanat gerer. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in şu hadisini asla unutmaz: “Müslümanların meskenleri ortasında en güzeli, içinde kendisine yeterli davranılan bir yetimin bulunduğu evdir…”

Aziz Müslümanlar!

Elin orucu, harama el uzatmamaktır. Helal olmayan ve hak edilmeyen hiçbir şeyi almamaktır. Ölçüde ve tartıda hile yapmamaktır. Elimizi şiddetin değil, şefkatin, yardımlaşma ve paylaşmanın aracı kılmaktır. Ayağın orucu, Allah ve Resûlü’nün gösterdiği istikamet üzere yürümektir. Adımlarımızı her daim hayır ve düzgünlük yolunda atmaktır.

Muhterem Müslümanlar!

Ahiret şuuruyla yaşayan Müslüman itidallidir; ne dünya için ahiretini feda eder, ne de ahiret için dünyayı terk eder. Bu ikisi ortasında istikrarlı bir hayat sürer. Müslüman sağlamdır; eliyle ve lisanıyla kimseyi incitmez. Kimsenin canına kıymaz, malına ziyan vermez, iffet ve haysiyetine lisan uzatmaz. Müslüman dürüsttür; iş ve ticaret hayatında doğruluktan ayrılmaz. Malını fahiş fiyatla satarak insanları mağdur etmez. Kul ve kamu hakkına riayet eder, harama bulaşmaz. Ahiret şuuruyla hareket eden Müslüman, zulme istek göstermez. Zalime asla meyletmez. Dünyanın neresinde olursa olsun mazluma ve mağdura el uzatır. Zalimin karşısında durur, asla onların ve destekçilerinin tarafında yer almaz. Hutbemi, Büyük Rabbimizin şu ikazıyla bitiriyorum: “Ey İnsanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ne babanın evlâdı, ne de evlâdın babası için bir şey ödeyemeyeceği ahiret gününden çekinin. Bilin ki, Allah’ın vaadi haktır. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, ‘nasıl olsa Allah affeder’ diyerek sizi aldatmasın.”