34,3784
36,8419
2.968,04
Türkiye otomobil piyasasını son gelişmelerin ışığında EBS Danışmanlık Genel Müdürü Erol Şahin cumhuriyet.com.tr’de değerlendirdi. Şahin otomotive dair son gelişmeleri paylaşırken Çin’den gelen araçlara vergi muafiyeti ve henüz tasarı biletiğindeki hibrit araç düzenlemesini yorumladı. Haksız rekabete dikkat çeken uzman isim bu gelişmelerin Togg’u nasıl etkileyeceğini de açıkladı.
Sıfır otomobil fiyatları ve bu fiyatlar içinde elektrikliye geçişi değerlendirirseniz şu an nasıl bir tablo ile karşı karşıyayız?
”Elektrikli araçlarla diğer araçlar arasındaki fark aslına bakarsanız vatandaşın sırtındaki en büyük külfet, Özel tüketim vergisi (ÖTV).
Şöyle ki, Türkiye’de otomobiller değil aslına bakarsanız vergiler pahalı.
Çünkü 100 liralık otomobil için ortalama vergi 116 lira bunun yüzde 80’i ÖTV kalan kısmı ise KDV ve dünyada eşi benzeri olmaz bir şekilde verginin vergisini ödüyoruz. Özel tüketim vergisini ödüyoruz. Yetmiyor, özel tüketim vergisinin de KDV’sini ödüyoruz. Bu anlamda 100 liralık otomobil için 116 lira vergi ödüyoruz. Vatandaşın karşısındaki en büyük engel bu.
Elektrikli otomobillere baktığınızda ise son iki yılda elektrikli araçlarda matrah güncellemeleri tamamen Togg’a endeksli yapılmakta.
Yani Togg zam yapacaksa matrah değerleri yükseltiliyor. Togg zam yapmayacaksa matrah değerleri sabit kalıyor.
Onun için de vatandaşın asıl ulaşabileceği yüzde 10’luk ÖTV’ye girecek araç sayısı parmakla sayılacak kadar az. Kalan araçlarsa yüzde 40 ile 60 arasında ÖTV’ye tabi.
Burada en önemli faktör artık matrah düzenlemesi yapılması gerektiği. Bu elektrikli araçlar için de gerekiyor.
‘BÜTÜN ARAÇLARA YÜZDE 80 VERGİ’
Fosil yakıtlılara baktığımızda yüzde 45’ten başlıyor. 45, 50, 60, 70, 80, 150 ve 220’ye kadar gidiyor.
Burada 45’ten 70’e kadar satılan 1 tane bile otomobil yok.
En büyük sıkıntı bunda. Bütün araçlar yüzde 80 olduğunda soru işaretleri çıkıyor karşımıza.
Elektrikli araçla ilgili pazarın trendine bakıldığında 2024 yılında elektrikli araçlarda aslında patlama bekliyorduk. Çok daha yüksek hedefler vardı.
Ama hem 2023 yılının mart ayında getirilen Çin’den gelen araçlara ek gümrük vergisi, yetmezmiş gibi aralık ayında getirilmiş olan 20 servis ve 7 coğrafi bölgede kendi mülkiyetinde tesisler kurma zorunluluğu, Türkiye’ye giren markaların elektrikli otomobil ithalatlarını durdurdu.
Bugüne kadar satılanlar da stoktan olan araçlardı. Şu an itibari ile araçlar getirilemiyor.”
BYD’nin yatırımı ile tanınacak olan muafiyetle durum ne olur?
”Geçmiş dönemlerde uygulanan üretim başlamadan önce tesis kurulmaya başlandıktan sonra yüzde 20’si bitince kısmi muafiyetler başlarken bu sefer yapılan anlaşma ile birlikte muafiyetler daha şimdiden başlamış gibi olacak.
Bununla ilgili tabii bakanlığın yapacağı açıklama son derece önemli.
Bakanlığın yapacağı muafiyet açıklaması hem elektrikli araçlarla ilgili hem de hibrit araçlarla ilgili, özellikle şu anda Meclis’te dışarıdan şarj edilebilir (plug-in hibrit) araçlarla ilgili yeni bir ÖTV düzenlemesi var.
Bu düzenlemeden etkilenen araç sayısı ise son derece sınırlı. Türkiye’de üretilen hiçbir araç girmiyor bu sınıfa. Özellikle BYD’nin ithal araçlarına yönelik bir düzenleme.
Firma 2026 yılının sonunda faaliyete geçeceğini söylese de biz bugünden muafiyet tanıdığımız için hem elektrikli hem de elektrikli olarak markanın 100 bine kadar araç satması mümkün. Markanın genel müdürünün açıklaması da zaten minumum 40 bin adet hedefi olduğunu gösteriyor.”
BYD’nin Çin’deki siteler incelendiğinde şu anda 23 modeli satışa sunulunuyor. Bunların en az 11 tanesinde ise hibrit motor kullanılıyor. Hibritlerin de çoğu yasaya uyabilecek şekilde 1.6 litre altında. Ayrıca marka en çok satılan elektrikli aracı Atto3’ü getirdi. 2. ve 3. en çok sattığı Dolphin ve Seagull ise Çin’de Atto3’ün yaklaşık yarı fiyatına satılıyor. Bu araçlar gelirlerse piyasayı nasıl etkiler?
”Ciddi anlamda haksız rekabet oluşturabilir. Çünkü üretimi yapmadan bu muafiyetlerin verilmesi çok da doğru bir olay değil. Çünkü burada vatandaş lehine baktığınız zaman ÖTV matrahları vatandaşların lehine. Ama yüzde 10’luk gümrük vergisi + yüzde 40’lık ek gümrük vergisinden muaf olduğu zaman vatandaşa yansıyacak bir unsur diye bakmamak lazım burada kamunun bir zararı oluyor.
Ve biliyorsunuz ki bütçede eğer bir rakam eksiye düşüyorsa onun telafisi için başka kanallara başvurulur. E bu da vatandaştan farklı alanlarda çıkması demektir.
Tanınan muafiyet önemli. Yarın 3 tane 5 tane daha firma da çıkabilir. ”Hadi biz de el sıkışalım, bize de muafiyet çıkarın. Biz de 3-4 yıl içinde yatırım yapacağız” dediği zaman bu işin içinden çıkılmaz hale gelir. Yatırım yapılacak bile olsa yatırımın maliyetini aslında biz ödemiş oluruz.
BYD yarın MG olacak yarın Geely olacak ama yatırım maliyetlerinin tamamını biz vatandaş ya da kamu olarak çekeceksek bunun anlamı nerede kalıyor.
Geçmişte de muafiyet tanınmıştı deniyor ama yatırım belli bir noktaya geldikten sonra belli bir üretim kapasitesinin belli bir miktarı kadar tanınıyordu.
Bugün ise sınırsız rakamdan bahsediyoruz.
Yani bugün fabrika 200 bin kadar araç üretecekse örneğin 40 bin kadar ithal edebilirsiniz. Ne zaman? Ancak fabrikanın temeli atıldığı, yüzde 20’si bittikten sonra kademeli olarak olabilir. Ama buradaki durumda sanki bu iş yarın ya da kısa bir süre sonra başlayacakmış gibi gözüküyor. Bu sakıncalı. Doğru bir nokta değil.”
EBS Danışmanlık Genel Müdürü Erol Şahin son olarak Togg’a ayrı bir parantez açıp konuşmasını şöyle sonlandırdı:
”’Sanki yıllardır yatırım gelmiyor bakın biz yatırım getirdik’ şeklinde bir açıklama yapmak için yapılıyor. Türkiye’nin lehine bir durum olmaz. Türkiye’nin lehine olabilmesi için dediğim gibi üretimle ilgili yatırımın yapıldığı zamandan sonra kademeli olarak ve berlirli bir miktardaki aracın ithalatı söz konusu olabilir. Üstüne üstlük bu yerli üretim Togg’un ayağına kurşun sıkmaktır.
Bir bakıma Togg’u da bitirecek bir faktör. Henüz üretime başlamadan ve Togg henüz yeni yeni toparlanmaya çalışırken BYD gibi çok güçlü bir rakibin vergisiz olarak Türkiye’ye girecek olması Togg için kötü olur.”