35,2721
36,7647
2.979,51
Ece CEYHUN
“Türkiye üst-orta gelir grubunda olan bir ülke, alt gelirde veya alt-orta gelirde değiliz ama bir an önce yüksek gelirli ülkeler ligine çıkmak durumundayız ve bunu da demografik fırsat penceremiz kapanmadan başarmak durumundayız” tespitini yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Zenginleşmeden yaşlanmamamız lazım. Zenginseniz ve yaşlıysanız idare edebilirsiniz. Nüfus olarak gençseniz ve yoksulsanız geleceğe dair umutlarınız vardır ama hem yoksul hem yaşlı bir nüfus olursanız bu bir felaket senaryosu” dedi.
Nüfus konusunda dünyada ve Türkiye’de büyük bir dönüşümün yaşandığını kaydeden Yılmaz, Türkiye’deki doğurganlık oranının Fransa’nın da altına gerileyerek 1,5’e kadar indiğini, bunun gelecek dönemde sosyal güvenlikten iş gücü piyasalarına kadar bir çok alanda oluşturacağı etkileri herkesin göreceğine dikkat çekti.
Tüm tarafları bir araya getirerek Nüfus Politikaları Kurulu oluşturacaklarını ifade eden Yılmaz, şu şekilde konuştu: “Gereksiz tartışmalardan, polemiklerden uzaklaşarak ülkemizin kaynaklarını çok daha etkin kullanacak şekilde yönlendirmek durumundayız.
Kamusuyla, özel sektörüyle, sivil toplumuyla bunu başarmamız gerekiyor. Bir taraftan da nüfus politikalarımızı yeniden ele alıp güçlendirmemiz gerekiyor. Bu çerçevede de kadınların konumu çok önemli. İş gücü piyasalarımıza çok daha fazla kadının katılımı, girişimci kadınların sayısının artması, karar alma süreçlerinde kadınların daha etkin hale gelmesi yine önümüzdeki dönemin en önemli unsurlarından biri diye düşünüyorum. Bunu Türkiye başarmak durumunda.”
Halka arzda Avrupa birincisiyiz
Bu yıl sekizincisi düzenlenen Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi, ‘Üçüz Dönüşümün Kesişim Noktası: Sermaye Piyasaları’ temasıyla dün gerçekleştirildi. Kongrenin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, sermaye piyasasındaki toplam yatırımcı sayısının 36 milyonu aştığı bilgisini vererek şunları söyledi: “12 Aralık itibariyle halka arz süreci tamamlanan 31 şirket 55.9 milyar lira kaynak sağladı. Halka arzdan sağlanan fon büyüklüğü bakımından geçen yıl dünyada 10’uncu Avrupa’da 1’inci sırada yer aldık. Halka arzlarda gelişme reel sektörün sermaye piyasasına ilgisinin arttığına işaret ederken şirketlerin bankacılık dışında da sermaye piyasası araçlarına yöneldiğini gösteriyor.”
Kur Korumalı Mevduat’ın kesintisiz olarak 67 haftadır düştüğünü ve gelinen noktada KKM’den çıkış sühacmin bugün 1,2 trilyonun altına indiğini belirten Yılmaz, TL mevduatının toplam mevduat içindeki payının aynı dönemde yaklaşık 25 puan artarak yüzde 57,3 seviyesine ulaştığını aktardı.
Bankacılık doğası gereği parası olanı destekler
Türkiye’de bankacılık sektörünün çok kıymetli olduğunu ama finansal sisteminin bütünlüğü içinde bankacılık sisteminin ağırlığının çok fazla olduğuna dikkat çeken Yılmaz, “Bankacılık sektörünün yavaşlamasıyla değil, bankacılık dışı özellikle sermaye piyasası araçlarının gelişimiyle daha dengeli bir yapının oluşmasını temenni ettiğimizi, politikalarımızın da bu yönde olduğunu ifade etmek isterim. Doğası gereği bankacılık sektörü zaten parası olan ve aslında paraya çok ihtiyacı olmayanları destekleyen bir sistemdir. Halbuki bizim asıl yapmamız gereken iyi projeleri olan, girişimci, yenilikçi ama finans boyutu itibarıyla eksikliği olan kesimleri destekleyici yapıları güçlendirmektir” dedi.
Kriptoda ikincil düzenlemeler yakında
Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı İbrahim Ömer Gönül’de kripto yasasına değinerek, “Biz de ikincil düzenlemeleri çok yakında yayımlayacağız” dedi.
Borsa İstanbul Genel Müdürü Korkmaz Ergun da konuşmasında şirketlerin ve yatırımcıların sermaye piyasasının sunduğu imkanlardan daha fazla faydalanmalarını umduklarını belirterek şirketleri halka arz yoluyla borsaya davet ettiklerini dile getirdi.
Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği Başkanı Pamir Karagöz ise “Hükümetimizin ve Merkez Bankamızın kararlılıkla sürdürdüğü mevcut politikalar çerçevesinde, önümüzdeki dönemde faizlerin düşeceğini ve kredi kuruluşlarının not artışlarına devam edeceğini düşünüyoruz. Bu gelişmelerin, sermaye piyasalarımıza olan yatırımcı ilgisini yeniden ivmelendireceğine inanıyoruz” dedi.
Not artırımlarının devamını bekliyoruz
Cevdet yılmaz konuşmasında Türkiye’nin kredi notu artışlarına ilişkin “Makro finansal istikrarımızı güçlendiren ve dayanıklılığımızı artıran programımız sayesinde bu yıl 3 büyük kredi derecelendirme kuruluşundan iki kez not artırımı alan tek ülkeyiz. Bunun da devam etmesini bekliyoruz. Türkiye çok daha iyi noktalara bu anlamda gelecektir” açıklamasını yaptı.
Siber Güvenlik Başkanlığı kurulacak
Geçen yıl Meclis’ten geçen 12. planın omurgasını yeşil ve dijital dönüşüm oluşturduğunu hatırlatan Yılmaz, siber güvenliğin finansal güvenlik açısından da çok kıymetli olduğunu uzun zamandır üzerinde çalıştıkları Siber Güvenlik Başkanlığı’nı Meclis’in takdiriyle hayata geçirmeyi planladıklarını belirtti.
Yılmaz, kurmayı planladıkları Siber Güvenlik Başkanlığı’nın Cumhurbaşkanlığı’na bağlı olacağı bilgisini vererek şöyle dedi: “Uzun zamandır üzerinde çalıştığımız Siber Güvenlik Başkanlığımızı Meclisimizin takdiriyle hayata geçirmeyi planlıyoruz. Güçlü bir başkanlık oluşturarak bu süreçteki ürünleri, firmaları, süreçleri akredite eden, sistemleri güçlendiren, takip eden bir yapıyı oluşturacağız. Cumhurbaşkanlığımıza bağlı bir Siber Güvenlik Başkanlığı kurmayı öngörüyoruz.”
Emisyon Ticaret Sistemi geliyor
Yılmaz, uzun süredir üzerinde çalıştıkları İklim Kanunu’nda Meclis’in uygun olduğunda gündeme alınacağını da kaydederek “İklim Kanunu ile Emisyon Ticaret Sistemi’ni getiriyoruz.
2026’da Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenlemesi Mevzuatı devreye giriyor. Bundan önce bizim mutlaka bu tedbirleri almamız gerekiyor. Başka ülkelere sanayicimizin vergi ödemesi yerine, kendi sistemiz içinde bu kaynakları elde etmemiz ve sanayinin yeşil dönüşümüne geri döndürmemiz son derece kıymetli. Bu bakış açısıyla hareket ediyoruz. Kuracağımız Emisyon Ticaret Sistemi’mizle bunu yapacağız” ifadelerini kullandı.
Sermaye piyasalarının gidecek çok yolu var
Kongre kapsamında İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bali, Polisan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Bayazıt ve QNB Bank Yönetim Kurulu Üyesi Temel Güzeloğlu’nun katılımıyla bir panel de düzenlendi. Türk finansal sisteminde bankaların ağırlığının yüksek olduğunu gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde de sermaye piyasalarının daha aktif bir rol üstlendiğini anlatan 3 usta isim sermaye piyasası aktörlerine “gidilecek çok yol ve büyük bir potansiyel var” mesajı verdi.
İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bali, Türk finans ve sermaye piyasaları açısından 2 önemli handikap olduğunu belirterek bunlardan birinin düşük tasarruf oranı diğerinin ise yatırımcının kısa vadeli perspektifi olduğunu belirtti. Türk insanının yatırımlarını ağırlıklı olarak mevduatta tutmayı tercih ettiğini ve birikimlerin hala yastık altında değerlendirdiğine işaret eden Adnan Bali, “Ülkemizde, hem yatırımcılar hem de şirketler tarafında orta ve uzun vadeli bir vizyon benimsenebilirse, bankacılık sisteminin bu kadar ağırlıklı olmasına gerek kalmayabilir” dedi. Bali, önümüzdeki 10 yıllık süreçte önemli dönüşüm trendlerinin geleceğine işaret etti.
Polisan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Bayazıt da politika faiz oranları ve tasarruf faizi oranlarına bakıldığında özel sektörün borçlanma ihtiyaçları arasında çok daralan bir alanın olduğunu söyledi. Tasarruf sahiplerinin de doğal olarak daha garantili, getirisi net, riskli olmayan enstrümanlara eğilim gösterdiğine işaret eden Bayazıt, yatırımcıları çekebilmek için ekonomik istikrarın olması gerektiğini belirtti.
Yıldızlar doğru bir şekilde bir araya geliyor
QNB Bank Yönetim Kurulu Üyesi Temel Güzeloğlu, Türkiye’nin içinden geçtiği dönemi 2012-2013 dönemine benzeterek, “Önümüzdeki dönem enteresan bir dönem. Dünyada enflasyon aşağıya geliyor, Türkiye’de enflasyon aşağı gelecek. Dünyada sermaye hareketlenmeye başladı. 2012-13 dönemine benzeyen bir durum var. O dönemdeki gibi bizim reyting artışlarımız da arka arkaya gelmeye devam ederse, yabancı girişini de daha fazla sağlayabilirsek sermaye piyasaları açısından farklı bir platoya doğru hareketlenebiliriz ki bu önemli. Yıldızlar doğru bir şekilde biraraya geliyor mu? geliyor” dedi. Dünyanın bir dönüşüm sürecinden geçtiğine de değinen Güzeloğlu, reçetelerle değil prensiplerle düzenleme yapılması gerektiğine işaret ederek yenilikçiliği teşvik etmek gerektiğine değindi.