35,4118
36,3931
3.080,73
Hindistan’da Bollywood’un ticari baskısına karşın 2024’te üç bağımsız kadın sinemacı mucizeler yarattı. Payal Kapadia “Aydınlık Hayallerimiz (All We Imagine As Light), Sandhya Suzi “Santosh”, Shuchi Salati “Girls Will Be Girls” filmleriyle Hindistan’da kadının toplum içindeki yerini farklı bakış açılarıyla anlatan, birbirlerini tamamlayan bağımsız yapımlar çekti. Payal Kapadia, feminist sosyal dramıyla Cannes Film Festivali’nde “Büyük Ödül”ü kazandı.
HÜMANİST YAKLAŞIM
Kapadia, Mumbai’de aynı hastanede çalışan üç kadının dramatik öykülerini iyimser, gerçekçi, duyarlı bir anlatımla betimliyor. Görücü usulü evlenen, kısa bir süre sonra Almanya’ya çalışmaya giden kocasından iki yıldır haber alamayan iyilik meleği, sevecen Prabha daracık evini aynı hastanede çalışan genç Anu ile paylaşır. Kaderini değiştirmeye çalışan Anu Müslüman nişanlısı ile yaşamın ve cinselliğinin tadını çıkarmaya çabalar.
Prabha geleneklerine göreneklerine o denli bağlıdır ki ona hayran olan Dr. Meenu’nun birlikte olma isteğini geri çevirir. 22 yıldır hap kadar yerde yaşayan Parvaty tapusu olmadığı için rantçı şirketler yüzünden evinden atılmak üzeredir. “Mumbai’de sadece tapun varsa gerçeksin” diyen yorgun Parvaty köyündeki evine dönme kararı alır. Kozmopolit halkın çaresizliğini, yoksulluğunu, değişim geçiren bir toplumun sıradışı, şiirsel portresini yönetmen içtenlikle, hümanist bir yaklaşımla aktarır. Gece, aralıksız yağmurun altında devinen insan selini belgesele yakın bir anlatımla izleriz.
MUMBAİ RUHU
Burası hem rüyalar hem de yanılsamalar şehridir. Lağım çukurunda yaşasan bile öfkelenmeye hakkın yoktur, buna Mumbai ruhu denir. Filmin adında aydınlık, ışık olsa da sinemacı karanlık bir atmosfer yaratır ama kötümser olmayı reddeder, aydınlık umutları savunur. Kamera sokaklarda gezinir, karanlık ama renkli bir atmosfer vardır. Gece adeta özel sırların paylaşıldığı, şiirlerin yazıldığı, hayallerin kurulduğu, uzun mesai sonunda yorgun düşmüş insanların soluk alma zamanıdır. Prabha, toplumun ondan beklediği yazgıyı benimsemiştir, Anu düşlediği özgür yaşamı gizlice yaşar, Parvaty köyüne dönerek en doğru kararı alır. Müzik seçimleri Hint müzikallerden, Etiyopyalı feminist besteci Emahoy Tsegué-Maryam Guèbrou’nun bestelerinden, Topshe’nin elektronik müziğinden oluşur. Kapadia kadın göğsünü, şehvetli öpüşmeleri, kadının cinsel doyumunu göstererek Hint sinemasının tabularını da yıkar. Üç kadının öyküsü gelenek göreneklerle çağdaş isteklerin, özlemlerin çatıştığı, ayaklanan, baş kaldıran halkın uzantısıdır. Bu kırılgan, aynı zamanda dirençli kadınların gündelik yaşamları acılarla, zorluklarla, zarafetle, merhametle doludur.
KİŞİSEL İKİLEMLER
Üç oyuncunun performansları çok gerçekçidir, rol yapmazlar. Her biri karakterine duygusal derinlik, inandırıcılık katar. Kapadia titiz bir dikkatle onların davranışlarını, suskunluklarını, konuşmalarından daha anlamlı olan söylemediklerini yansıtır. Parvaty’nin deniz kıyısındaki köyü sürekli devinim içindeki Mumbai’nin karşıtıdır. Dingindir, kuş, dalga sesleri duyulur. Üç kadın birlikte hoş bir zaman geçirir, geleceği düşünüp 15 yıl sonra hayatlarının nasıl olacağını hayal eder. Kıyı köyü, bastırılmış duygularını açığa çıkarır; mega kentin kaosunun ardından kavuşulan sessizlik anları kadınların kişisel ikilemlerinin ayrımına varmalarını sağlar.