34,4562
36,3156
2.936,92
Futbol tarihinin en büyük kalecilerinden biri olarak kabul edilen Gianluigi Buffon, kariyerini özetleyen yeni otobiyografisi “Caer, levantarse, caer, levantarse” (Düşmek, Kalkmak, Düşmek, Kalkmak) ile gündemde.
Corriere della Sera gazetesine verdiği röportajda, kariyerindeki dönüm noktalarını, favori rakiplerini ve unutamadığı anıları paylaştı. 1995’te Parma’da başladığı profesyonel kariyerini 2023’te aynı kulüpte sonlandıran Buffon, özellikle Barcelona ve Real Madrid ile olan deneyimlerini anlattı.
‘2015 BARCELONA’SI EN İYİSİYDİ’
Buffon’a göre, son 20 yılın en iyi iki takımı Barcelona ve Real Madrid. Ancak efsane kaleci, çoğunluğun aksine Barcelona’nın 2008-2011 dönemindeki “tiki-taka” takımı yerine 2015 yılındaki Messi, Suárez ve Neymar’dan oluşan trident’ini zirveye koyuyor.
“Barcelona 2015 ve Real Madrid 2017, son 20 yılın en iyileriydi,” diyen Buffon, Juventus formasıyla bu iki güçlü rakibe karşı kaybettiği Şampiyonlar Ligi finallerini hatırlatarak, bu dönemlerin unutulmaz olduğunu vurguladı.
‘5 BALLO D’OR HAK ETTİ’
Buffon, Neymar için ayrı bir parantez açtı. Brezilyalı yıldızın saha içindeki yeteneği kadar karakterine de hayran olduğunu belirterek, “Neymar, hem oyuncu hem insan olarak 5 Ballon d’Or kazanmalıydı. Ama hiç kazanamadı, bu büyük bir haksızlık” dedi.
Buffon, kariyeri boyunca üç farklı jenerasyonun yıldızlarına karşı mücadele ettiğini söyledi: Ünlü kaleci, “Zidane, Ronaldo Nazario, Messi, Cristiano, Iniesta ve Neymar. Bu isimler arasında seçim yapmak imkânsız.” dedi
Özellikle Messi ile ilgili anılarından biri dikkat çekiciydi. 2015 Şampiyonlar Ligi finalini hatırlayan Buffon, “Maç sonunda Messi elini sırtıma koyup ‘Gigi, forma değiştirelim mi?’ dedi. Büyük oyuncular asla kibirli değildir” ifadelerini kullandı.
Cristiano Ronaldo ile Juventus’ta birlikte oynama fırsatı bulan Buffon, Portekizli yıldızla dostane bir ilişki kurduğunu söyledi. “Onun içinde büyük bir güç ama aynı zamanda babasının yokluğundan kaynaklanan bir kırılganlık gördüm” diye konuştu.
DEPRESYONLA MÜCADELESİ
2003 yılında ağır bir depresyon geçirdiğini açıklayan Buffon, yaşadığı zorlu dönemi şu sözlerle anlattı: “Bir Juventus-Reggina maçında anksiyete atağı yaşadım, nefes alamıyordum. Sahaya çıkmazsam bunun alışkanlık haline gelebileceğinden korktum ve sahaya döndüm. İyi bir kurtarış yaptım ama içimdeki problem devam etti. Doktorlar depresyon teşhisi koydu.” Buffon, ilaç tedavisini reddettiğini ve bu süreçte resim sanatından ilham aldığını belirtti. Marc Chagall’ın bir sergisinin hayatında dönüm noktası olduğunu söyledi.
İDÖLÜNE VE PARMA’YA VEDA
Buffon, çocukluk idolü Thomas N’Kono’yu her fırsatta onurlandırdığını ifade etti. İlk oğluna N’Kono’nun adını verdiğini belirten Buffon, Kamerunlu kalecinin vedası için Afrika’ya giden tek Avrupalı oyuncu olduğunu gururla anlattı.
Parma’ya dönüş kararını ise bir radyo şarkısıyla ilişkilendirdi. “Barcelona’dan yedek kaleci teklifi aldım. Cristiano’dan sonra Messi ile oynamak cazipti. Ama bir gün arabada ‘Bella’ şarkısını dinlerken Parma’daki gişeleri gördüm. Bir işaretti. Kariyerimi başladığım yerde bitirdim” dedi.