h Dolar 34,5416 % 0.17
h Euro 35,9558 % 0.17
h Altın (Gr) 3.001,95 %1,36
a İmsak Vakti 06:23
İstanbul 15°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
  • DOLAR 34,5416h

    34,5335

  • EURO 35,9558h

    35,9418

  • Gram Altın 1,36h

    3.001,95

a

Bu Belirtilere Dikkat! Diyabet Hastası Olabilirsiniz

Bu Belirtilere Dikkat! Diyabet Hastası Olabilirsiniz
0

BEĞENDİM

Enerji ihtiyacımız besinlerden aldığımız karbonhidrat, protein ve yağlardan sağlanır. Bu besinler sindirilirken, tüm organlar için çok önemli bir besin kaynağı olan ve glikoz adı verilen basit şekerler açığa çıkar. Hücrelerin glikoz enerjisini kullanabilmesi için, önce hücre içine alınması gerekir. Glikozun hücre içine girmesini ve glikojen olarak depolanmasını sağlayan, pankreas tarafından salgılanan insulin hormonudur. Pankreasın vücut için yeterli miktarda insülin üretememesi veya ürettiği insülinin vücut tarafından etkili bir şekilde kullanılamaması sonucunda ortaya çıkan ve yüksek kan şekeri ile seyreden
hastalığa Şeker hastalığı (diyabet) denir.

Dünyada 425 milyon yetişkin diyabetli bulunmakta olup, bu sayının 2040 yılında 642 milyona ulaşması beklenmektedir. Ülkemizde ise tanısı konmamış olanlarla beraber, 10 milyonun üzerinde diyabetli olduğu varsayılmaktadır. Tip 1 diyabet, Tip 2 diyabet, gestasyonel diyabet (gebelik diyabeti) ve özel diyabet formları olmak üzere 4 temel tip diyabet vardır.

Genetik ve çevresel etkenlerle bağışıklık sistemindeki bozukluklar ve buna bağlı olarak pankreasta insülin yapan hücrelerin tahrip olması sonucunda, ağırlıklı olarak çocukluk ve ergenlik yıllarında ortaya çıkan Tip 1 diyabet, vücudun kan şekerini kontrol etmek için yeterli miktarda insülin hormonu üretememesi durumudur.

En sık görülen Tip 2 diyabet ise, hücrelerinin normal olarak üretilen insüline karşı direnç kazanması, bu nedenle de kandaki şekerden faydalanamaması durumudur.

Gestasyonel diyabet, yani gebelik şekeri de, hamilelik öncesi yeterli insülin salgılayabilen pankreasın, hamileliğin ilerlemesiyle birlikte yeterli insülin salgılayamaması sonucunda oluşur. Ayrıca, henüz bütünüyle ortaya çıkmamış şeker hastalığı türüne, gizli şeker ya da pre-diyabet adı verilir.

Obezite, genetik yatkınlık, yaş (45 ve üstü), hamilelikte diyabet veya belirli kilonun üzerinde bebek doğurma, hareketsiz yaşam, glikoz toleransının bozulması, polikistik over sendromu, gebelik şekeri, hastalığın yetişkinlerde gözlemlenen türü Tip 2’nin risk faktörlerindendir.

Görme bozuklukları, cilt yaralarının normalden geç iyileşmesi, kaşıntı, başta idrar yolları olmak üzere sıkça enfeksiyon gelişimi, kadınlarda genital akıntı ve kaşınma yakınmaları, el ile ayaklarda uyuşma ve karıncalanma Tip 2 diyabetin belirtileri arasındadır. Tip 1 diyabetin belirtileri ise, bulantı ve kusma, halsizlik ve yorgunluk, karın ağrısı, nefeste asetonu andıran bir koku, dalgınlık, geceleri sık idrara çıkma, ağız kuruluğu, çok su içme ve ciltte kuruluk olarak söylenebilir.

Kalp ve damar hastalıkları, inme, göz damarları ve retinada hasar, görme kaybı, böbrek yetmezliği, erkeklerde sertleşme sorunu, diyabetik ayak yaraları ve sinir sistemi hastalıkları, diyabetin neden olduğu başlıca hastalıklardandır.

Kişinin diyabetli olup olmadığı, Açlık Kan Şekeri (AKŞ) ölçümü (AKŞ) veya Oral Glikoz Tolerans Testi (OGTT) yöntemleriyle belirlenir. AKŞ ölçüm sonucunun 126 mg/dl ve daha fazla olası durumunda diyabetin varlığından söz edilebilir.

OGTT ise, glikozdan zengin sıvı alındıktan 2 saat sonraki kan şekeri değeri ile ölçülür. Bu ölçümde değerler, 200 mg/dl ve üstündeyse tanı diyabet olarak konur.

Diyabet kronik bir hastalık olup, kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Tedavi, hastalığın olumsuz etkilerini önleyebilmek, hastanın yaşam kalitesinin düşmesini engellemek için yapılır. Bununla beraber, kan şekeri seviyesinin normal sınırlarda tutulabilmesinin, hastalığın olumsuz etkilerinin en aza indirgenmesinde tartışılmaz bir yeri vardır.

Hastanın diyabet hakkında bilgi sahibi olmasının, kendi kan şekerini kontrol etmesinin, doğru beslenmesinin ve yeterli fiziki aktivede bulunmasının, uzun vadede ortaya çıkabilecek komplikasyon riskinin azaltılmasında önemi büyüktür.

Buna ek olarak, diyabet kaynaklı yüksek kardiyovasküler hastalık riskinin azaltılması adına, alkol, sigara ve diğer tütün ürünlerinden uzak durulması, tansiyon ile kolesterol düzeylerinin kontrol altında tutulması oldukça önemlidir. Tip 1 diyabet tedavisi için insulin, Tip 2 için de antidiyabetik ilaçlar, başlıca tedavi yöntemlerini oluşturur.

Sağlıkla kalın !..

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

HIZLI YORUM YAP