35,3569
36,4659
3.000,38
Uluslararası bir araştırma ekibinin yayımladığı çalışmaya göre, bu kimyasalların sağlık üzerindeki etkileri, küresel eylemi gerektirecek kadar ciddi.
SORUNLU KİMYASALLAR BPA, DEHP VE PBDE
PNAS’ta yayımlanan araştırmada incelenen kimyasallar arasında BPA (bisfenol A), DEHP (di(2-etilheksil) ftalat) ve PBDE’ler (polibromlu difenil eterler) yer alıyor.
Bu maddelerin ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği uzun zamandır biliniyor. BPA, özellikle gıda ambalajlarında, DEHP esnek plastik ürünlerde ve PBDE’ler ise yüksek ısıya dayanıklı ürünlerde yaygın olarak kullanılıyor.
BPA VE KALP SAĞLIĞINA ETKİSİ
BPA’nın güvenliği, uzun yıllardır tartışma konusu. Özellikle içecek şişeleri ve gıda kutularında kullanılan bu kimyasal, yapılan çalışmalarda iskemik kalp hastalığı ve felç oranlarının artışıyla ilişkilendirilmiş durumda.
Araştırma, sadece 2015 yılında BPA’ya bağlı olarak 5,4 milyon kalp hastalığı vakası, 346 bin felç ve 431 bin ölüm yaşanmış olabileceğini tahmin ediyor. Bunun ekonomik karşılığı ise yaklaşık 1 trilyon dolar olarak hesaplanıyor.
DEHP VE VE HORMANLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Bahçe hortumları, duş perdeleri ve tıbbi tüplerde kullanılan DEHP’nin, hormon sistemi üzerindeki olumsuz etkileri olduğu biliniyor. Hayvan deneylerinde gebelik ve ergenlik sürecini etkilediği görülmüş.
2022’de yapılan bir araştırma, DEHP’nin yetişkinlerde ölüm oranlarını artırabileceğini ortaya koymuştu. Güncel çalışmada, DEHP’ye bağlı 164 bin ölüm ve 398 milyar dolarlık ekonomik kayıp öngörülüyor.
PBDE VE GİZLİ TEHLİKELER
PBDE’ler, alev geciktirici özellikleriyle bilinen kimyasallar arasında yer alıyor ve genellikle elektronik, araç parçaları ve tekstil ürünlerinde kullanılıyor.
Ancak bu maddeler, gıda ambalajlarından mutfak gereçlerine kadar birçok üründe tespit edilmiş durumda. Soluma, cilt teması veya beslenme yoluyla insan vücuduna girebiliyorlar.
Araştırma, mevcut gözlemsel çalışmaların verilerine dayanıyor ve neden-sonuç ilişkisini kesin bir şekilde ortaya koyamıyor. Bu nedenle, bazı uzmanlar sonuçların dikkatli yorumlanması gerektiğini belirtiyor. Ancak araştırma ekibi, mevcut verilerin bile küresel ölçekte önlemler almak için yeterli olduğunu savunuyor.
Araştırmacılar, plastiklerdeki kimyasalların zararlarını önlemek için ulusal kimyasal yasalarında köklü bir değişikliğin gerekli olduğunu ifade ediyor.
Üreticilerin kimyasalların güvenli olduğunu kanıtlama yükümlülüğünü üstlenmesi gerektiğini vurguluyorlar. Bu yaklaşım, 1970’lerden beri ilaç sektöründe standart bir uygulama olarak kullanılıyor.