Haberi duyduğumda
aklıma
’nın başrolünü oynadığı bir politik sinema klasiği “
Mr. Smith Goes to Washington
” filminin başlığı geldi aklıma. Amerika’daki siyasi yozlaşmanın en çarpıcı hikayelerinden birini beyaz perdeye aktarmış olan filmde bir taşra siyasetçisi olan
samimiyetle gerçekleştirmek istediği
ideallerinin yolunda önemli bir siyasi performans sergiler.
Safça, iyi niyetle girdiği yolda sonuçta senatoya seçilir ve Washington’a gider. Dünyayı değiştirmek ve güzelleştirmek ister ve bunun yolunun Washington’dan geçtiğinde dair genel geçer bir algı vardır. Görünürde yolu doğrudur, istikameti de bellidir, ama Washington’a vardığında yavaş yavaş işlerin hiç de iyi niyetle hayal ettiği gibi olmadığını görür, anlar ve büyük hayal kırıklıkları yaşar.