34,5456
35,9781
2.988,86
1960’da kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Rumların elinde 1963’te bir Rum Devleti’ne dönüştüğünü ve 1963’ten 1974’e kadar geçen sürede Kıbrıslı Türklerin adanın yüzde 3’üne denk gelen bir bölümünde yaşamak zorunda bırakıldığını belirten Korukoğlu, geçen 11 yılın Kıbrıslı Türkler için çok acı geçen yıllar olduğunu söyledi.
Korukoğlu, “Ancak aynı zamanda bu 11 yıl, Kıbrıslı Türklerin bugün KKTC ile taçlandırdığı mücadelenin de, devletleşme adımlarının da başladığı yıllardır. Türkiye, hak ve yükümlülüklerini kullanarak müdahalede bulunmuştur. Eğer Türkiye müdahale yapmamış olsaydı bugün adada Kıbrıslı Türk kalmayacaktı. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki güvenliği tehlikeye girmiş olacaktı. Bu esasta bir barış harekâtıdır. Nedeni de şudur; Tıpkı Ecevit’in dediği gibi, hem Kıbrıslı Türklerin hem de Rumların mal ve can güvenliği korundu. 1974 Barış Harekâtı, 1983’te KKTC’nin kurulmasına giden süreç için önemlidir. 20 Temmuz ansızın ortaya çıkmadı. Rumların ve Yunanların darbe girişimlerinin sonucunda ortaya çıkmış bir harekâttır” dedi.
‘GAZZE’DEN FARKLI OLMAZDIK’
Adanın Yunanistan’a bağlı olduğu olasılıkta Türk varlığının silinmesinin öngörüldüğünü aktaran Korukoğlu, Doğu Akdeniz’in hem KKTC hem de Türkiye için bir güvenlik meselesi olduğunu dile getirdi. Korukoğlu, “Bugün Ortadoğu’da olanlara baktığımızda Türkiye’nin adada etkin ve fiili garantisinin ve Kıbrıs Barış Harekâtı’nın ne anlama geldiğini daha iyi anlıyoruz. Bugün Türkiye’nin müdahalesi olmasa Gazze’de olan olaylardan daha farklı bir durumda olmazdık” diye konuştu.
‘İNSAN HAKLARI İHLALİDİR’
KKTC’nin güncel taleplerini aktaran Korukoğlu, dünya tarafından Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin sözde bir devlet olarak tanınmasına karşın KKTC’nin ise sadece bir “ toplum” olarak kabul edildiğini söyledi.
Korukoğlu, “Bizim talebimiz bu asimetrinin düzeltilmesi. KKTC’nin egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsü tanınmalıdır. Fakat bunların yanında yapılması gereken başka şeyler var. Kıbrıslı Türklerin gelişme hakkı engelleniyor. Uluslararası toplum tarafından uygulanan haksız izolasyondan kaynaklı olarak bugün Kıbrıslı Türk sporcular uluslararası müsabakalara katılamıyor. Ülkemize doğrudan uçuş yapılamıyor. Siyasi temsiliyetimizi engelliyorlar. Bu kadar izolasyon varken kendi ekonomimizi geliştirmek konusunda sıkıntılar yaşanıyor. Esasen bu kendini geliştirme hakkının engellendiği anlamına geliyor ve bu bir insan hakkı ihlalidir. Bu haksız izolasyonun kalkmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
‘KRİTERLER’ UNUTULDU
Avrupa Birliği’nin (AB) Kıbrıs’taki Türk varlığını reddeden tutumunu yorumlayan Korukoğlu, Kıbrıs Adası’nda yeni bir ortaklık kurulmasını öneren ve referandumda Rum tarafınca kabul edilmeyen Annan Planı sonrasında AB’nin Türklere uygulanan izolasyonun kaldırılmasına yönelik bir açıklama yaptığını ancak bugüne kadar bunun yaşanmadığını söyledi.
Rum tarafının Ada’da bir çözüm olmadan 1 Mayıs 2004’te AB’ye alınmasının bile Brüksel’in kendi kriterlerini ihlal ettiği anlamına geldiğini anımsatan Korukoğlu, “Bir anlaşmazlık varsa önce o anlaşmazlık ortadan kaldırılır, sonra AB’ye üyeliği konuşulur. Fakat Kıbrıs’ta bunun tam tersi yapıldı” dedi.
‘BAKÛ İLE MESAFE ALINDI’
KKTC’nin tanınmasına ilişkin Azerbaycan ile son birkaç yılda önemli mesafeler alındığını aktaran KKTC Büyükelçisi Korukoğlu, sürecin “zamanı geldiğinde uygun şartlar oluştuğunda” daha iyiye gideceğinden emin olduklarını söyledi. Korukoğlu, “Azerbaycan’ın atacağı adımların da Azerbaycan’a zarar vermesini de istemeyiz. Sadece Azerbaycan değil, birkaç ülkeyle daha önemli adımlar kat edeceğimizden eminiz” şeklinde konuştu.