34,5327
35,9675
3.004,50
Aşık Veysel’in özel fotoğrafçısı, Velsel’in bilinmeyen yönlerini anlattı
-Aşık Veysel’in hayattaki dostlarından ve özel fotoğrafçılığını yapan 82 yaşındaki emektar gazeteci Yücel Yönal, Veysel’in 130. doğun gününde bilinmeyen yönlerini anlattı
SİVAS – Sivaslı gazeteci Yücel Yönal, Türk halk ozanlarının en büyük isimlerinden biri olan Aşık Veysel Şatıroğlu’nun 130. doğum gününde ünlü halk ozanına dair bilinmeyen anıları gün yüzüne çıkardı.
25 Ekim 1894 yılında Sivas’ın Şarkışla ilçesinde dünyaya gelen ünlü halk ozanı Aşık Veysel’in yakın dostu olan ve kendisinin fotoğraflarını çeken 67 yıllık gazeteci Yücel Yönal, ünlü ozanın yaşamına dair bilinmeyen anıları paylaştı. Veysel’le 1957 yılında tanışan Yönal, 16 yıl içinde süren dostlukları boyunca biriktirdiği hatıralarını anlatarak, Aşık Veysel’in Sivas’ın dünyaya açılan penceresi olduğunu vurguladı.
Veysel’in geçmişte gittiği Ankara’da kendisini dilenci zannederek gitmek istediği adresten kovulmak istendiğini anlatan Yönal, “Bir toplu taşımada gençler kendisine yer vermiş. Orada kendini bilmez birileri artık nesilde değişti artık insanlara değil dilencilere yer veriyorlar demişler. Bunu duymuş ve çok üzülmüş. Kendisi ama olarak 10 yaşında sazla tanışarak son nefesine kadar bunu sürdürdü. Sadece sazıyla değil, insani değerleriyle de halkın gönlünde taht kurmuştu” şeklinde konuştu.
“Aşık Veysel Sivas’ın dünyaya açılan penceresiydi”
Arkadaşlarının kendisine takıldın bir ağmanın peşine gidiyorsun dediğini vurgulayan Yönal, “Aşık Veysel’le 1957 yılında tanıştım. Sivas Atatürk caddesinde bir iş hanı vardı ve üstü oteldi. O dönem çalıştığım yerin patronu o yıllarda Sivaslı aşıklardan otel parası almazdı. Sivaslı aşıklar Sivas’ı dünyaya tanıtıyor diye 3 gün o otelde konaklama hakları vardı. Bende o dönemlerde tanıştım hep giderdim yanına. Arkadaşlarım bana takıldın bir ağmanın peşine gidiyorsun derlerdi. Dostluğumuz 16 yıl devam etti. Bu yıllar içerisinde çok fazla anı biriktirdik. Sivas’a geldikçe hep beni ziyaret ederdi. Ben de Sivas’a gelen sanatçıları onun köyüne yanına götürürdüm. Bundan büyük gurur duyardım. Aşık Veysel Sivas’ın dünyaya açılan penceresiydi. Çünkü kendisi ağma olarak 10 yaşında sazla tanışarak son nefesine kadar bunu sürdürdü. Eşi Gülizar hanımın bize yapmış olduğu tereyağlı bulgur pilavının ve pezik turşusunun tadı damağımda” dedi.
“Kendisini dilenci zannetmişler buna çok üzülmüştü”
Veysel’in Ankara’ya gidebilmek için günlerce yürüdüğünü belirten Yönal, “Ankara’ya sazını sözünü dinletmeye giderdi. İletişim araçları olmadığından dolayı Ankara’ya gidebilmek için günlerce yayan gittiğini bana defalarca söyledi. Yine bir kez Ankara’ya saz teli almak için gittiğinde Ulus Rüzgarlı Sokağa girecekken kendisini dilenci zannediyorlar ve sokağa sokmak istememişler. Yine başka bir gün bir dolmuşa binmiş. Gençler kendisine yer vermiş. Orada kendini bilmez birileri artık nesilde değişti artık insanlara değil dilencilere yer veriyorlar demişler. Bunu da duymuş ve çok üzülmüş. Aşık Veysel Sivas’ın dünyaya açılan penceresiydi. Onu dünya tanıdı. Yıllarca büyük bir gururla onun foto muhabirliğini yaptım. Kendisi hayatını kaybetmeden 48 saat önce gittim kendisini ziyaret ettim. Dönüşte dönemin valisini ziyaret edip durumu iyi değil dedim. Ertesi gün vali ile birlikte kendisini ziyaret etmek için yola çıktık. Vali bey kendisini incitmemek için ölünce seni nereye gömelim diye soramadı. Dışarı çıkıp oğluna sordu. Kendisi de oğluna zararım da yararım da bu köye olsun. Beni buraya gömün demiş. Ben Aşık Veysel’in adı yaşatılsın diye haberler yayınlar yaptım. Bunların üzerine 28 yıl sonra İstanbul Gülhane’ye anısı kondu. Şarkışla ilçesine anıtı dikildi. Türk edebiyatına 400’den fazla fotoğraf kazandırdım. Şimdilerde fotoğraflarım bilinçsizce bazı kişiler tarafından kendi arşivleri olarak kullanılıyor bu da beni çok üzüyor” şeklinde konuştu.