34,7243
36,6191
2.956,39
ALTINBAŞ Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Münster Üniversitesi Hukuk Fakültesi iş birliği ile düzenlenen 4’üncü Türk – Alman Uluslararası Vergi Hukuku Bienali, Gayrettepe yerleşkesinde gerçekleştirildi. Dijital Hizmet Vergisi ve Küresel Asgari Vergi konularının ele alındığı uluslararası konferansta son 10 yılda hızla artan dijital ekonomi gelirlerinin nasıl vergilendirileceği ve küresel boyuttaki etkileri değerlendirildi. Trump’ın göreve başlamasının uluslararası vergi müzakerelerinde yeni bir sayfa açıp açmayacağı, ABD’nin bu konudaki tavrı ve küresel iş birliğinin geleceği merakla izleniyor.
Alanında uzman yerli ve yabancı çok sayıda katılımcının bulunduğu konferansın açılış konuşmasını Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan gerçekleştirdi. Prof. Dr. Erhan günlük hayatımızın bir parçası haline gelen dijital platformlardan alım satım işlerinin küresel bazda büyük etkileri olduğunu dile getirdi. Hukukun dinamik bir alan olduğunu ifade eden Prof. Dr. Çağrı Erhan, sosyal ilişkilerin, iktisadi ve siyasi yapıların değişimine paralel olarak evrildiğini kaydetti, “Vergi hukukunda da dijital gelişmelere paralel, yeni düzenleme ihtiyaçları doğuyor. Bu konferansta ele alınacak konuların, çıkacak sonuçların yayına dönüşmesi hem literatüre katkı sağlayacak hem de yasa koyucu ve bürokratlara yol gösterecek” dedi.
ERHAN: VERGİ AVANTAJI, YATIRIM TEŞVİĞİ İÇİN KULLANILMALI
Prof. Dr. Çağrı Erhan, bayrak, para, pul basma gibi vergi almayı da bir egemenlik göstergesi olarak nitelendirerek, “Bir devletin, kimden ne kadar vergi alacağına başkaları karışmaya başlarsa burada sorgulanması gereken şey egemenliktir” diyerek, vergi koyma yetkisinin devletlerin en önemli egemenlik haklarından biri olduğunu hatırlattı. Erhan, “Vergiyi hakkaniyetli bir şekilde toplayabilmek de en önemli görevdir. Vergi oranıyla vergi tahsilatı arasında doğrusal bir bağlantı olmadığı kanıtlandı zaten. Vergi oranları arttıkça daha fazla vergi toplanamıyor ki. Teşvik aracı olarak kullanılması gereken vergide oranlar artırılırsa yatırım için gelen iş adamlarını Caymen adalarına kaçırırsınız” diye konuştu.
Amerika Birleşik Devletleri’nin 1996′ da açıklanan bir ulusal güvenlik dokümanında, küreselleşmenin engellenemeyeceği ve özellikle de Amerikalılara çok büyük fırsatlar yaratacağının belirtildiği tespitinde bulunan Prof. Dr. Erhan o tarihten sonra ABD’nin politikasını, küreselleşme adına hukuki ve iktisadi dönüşümlere karşı çıkanları başarısız devlet ya da hükümet ilan etme üstüne geliştirdiğini anlattı. Bunun sadece ABD ile sınırlı olmadığını Batı’yı da kapsadığına dikkat çeken Erhan, ” Dünya Ticaret Örgütü’nden NATO’ya kadar bu yönde düzenlemeler yapıyor. Dünyanın esenliği, güzelliği, güvenliği, barışı, huzuru için değil, evvela Amerikalıların sonra da batılıların bugün yine çok moda deyimle küresel kuzeyin refahı için oluyor” ifadelerini kullandı.
Erhan, ek olarak bütün siyasi göstergelerin dünyanın çok önemli bir dönüşümün eşiğinde olduğunu gösterdiğine işaret etti ve 2050’de çok farklı bir dünya düzeninin söz konusu olacağı öngörüsünde bulundu. Erhan, “Asya’da bir yükselme var. BRICS dediğimiz bir oluşum ve Çin, Rusya ile Hindistan arasında çok ciddi bir iş birliği var. Bunlar mevcut düzene karşı çıkıyorlar. ‘İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra IMF ve Dünya Bankası kanalıyla hepimizi yönetiyorsunuz. Buna “yeter artık”‘ diyen 5 milyar kişi var. Artık mutlu azınlığın değil, mutlu çoğunluğun vergi düzeninin tesis edilmesini dört gözle bekliyoruz” dedi.
SINAR: VERGİDE, KÜRESEL BİR YAKLAŞIMA İHTİYAÇ VAR
Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Sınar da hayatın her alanında dijital dünyada daha fazla zaman geçirilmeye başlandığını belirterek bu işlemlerin vergilendirilmesinin önemli olduğunu söyledi. Vergide adalet ilkesine değinen Prof. Dr. Sınar, “Sosyal eşitsizlikler belirgin bir şekilde hayatımızda. Dolaylı ve dolaysız vergiler arasındaki uçurum açıldı. Gelire uygun vergilendirme olabilmesi sosyal devletin güçlenmesi için küresel anlamda bir arayışa ihtiyaç var. Vergi konusunda yeni yaklaşımlar olmalı ve yeni yol haritası çizilmeli” diye konuştu.
ATEŞ: TÜRKİYE’NİN PİLLAR 1’LE GELİRİ DÜŞECEK
Altınbaş Üniversitesi Mali Hukuk Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Leyla Ateş ise dünya ve Türkiye’deki uygulamalara ilişkin tespitlerde bulundu. Dijital ekonomi şirketleri dahil çok uluslu şirket karlarının vergilenmesi için Türkiye’nin de üyesi bulunduğu OECD çatısı altında iki çatallı bir çözüm arayışının uzun süredir devam ettiğine dikkat çekti. İlk ayak olan Pillar 1’in, çok uluslu şirketlerin vergilendirilmesinin temelinde yatan prensiplerin değiştirilmesini hedeflediğini, ikinci ayak olan Pillar 2’nin ise yıllık hasılatı 750 milyon Euro’nun üzerindeki çok uluslu şirketlerin asgari düzeyde bir vergiye tabi olmasını amaçladığını aktardı. Prof. Dr. Leyla Ateş, OECD’nin Pillar 1 çalışmalarının nihayete erdirmesi halinde, Türkiye’nin 7194 sayılı Kanunla 2019 yılında kabul ettiği dijital hizmet vergisini kaldırması gerekeceği bilgisini verdi. Bu durumun gelir beklentisi bakımından Türkiye’nin lehine görünmediğinin altını çizdi. “Mevcut hesaplamalara göre Türkiye’nin Pillar 1’dan elde edeceği gelir, dijital hizmet vergisinden elde ettiğinin çok daha altında olacak. Ancak şu anda Pillar 1 çalışmalarının akıbeti bir belirsizliğe doğru sürükleniyor” ifadelerini kullandı.
‘TÜRKİYE, KÜRESEL ASGARİ KURUMLAR VERGİSİNİ UYGULARKEN YATIRIM TEŞVİK SİSTEMİNİ GÖZDEN GEÇİRMELİ’
OECD, Pillar 2 çalışmaları sonucunda 20 Aralık 2021 tarihinde küresel asgari vergi uygulanmasını kabul ederek, iç hukuklara aktarılmasına yön vermek için Model Kuralları yayınladı. Prof. Dr. Leyla Ateş, Türkiye’nin bu kuralları 7524 sayılı Kanunla Temmuz 2024’te Kurumlar Vergisi Kanunu’na 5. Kısım olarak ekleyerek iç hukukuna aktardığını belirtti. Leyla Ateş açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Pillar 2’nin özünde yatan mekanizma nedeniyle, bir ülkenin yatırım teşvik sisteminde sağladığı avantajlar nedeniyle almadığı vergi geliri, diğer ülkenin vergi gelirine dönüşüyor. Bu durum, kurumlar vergisi oranları yoluyla uluslararası vergi rekabetinin sınırlanması anlamına gelir. Dolayısıyla, Türkiye’nin küresel asgari kurumlar vergisini uygularken yatırım teşvik sistemini gözden geçirmesi şarttır. Bu ise ülkemizde uzun yıllardır hissedilen, vergi teşviklerinin etkinliğinin değerlendirilmesi ve etkin olmayan vergi teşviklerinde reforma gidilmesi ihtiyacının karşılanmasını kaçınılmaz kılıyor.”
Son olarak vergi teşviklerinin reform çalışmasının holistik bir bakış açısıyla Gelir İdaresi Başkanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi tarafından birlikte yürütülmesini vurguladı.
ENGLISCH: ABD, GELİŞMELERDEN MEMNUN DEĞİL
Münster Üniversitesi Hukuk Fakültesinden Joachim Englisch ise dijital ekonomiye yönelik vergilendirme çalışmalarının hızlandığını belirtti. Önümüzdeki dönemde dijital hizmet vergilerinin ortaya çıkardığı yasal ve siyasi sorunlara odaklanılması gerekeceğini vurguladı. Brezilya, Hindistan, Endonezya, Türkiye, Fransa, İtalya ve Birleşik Krallık gibi büyük ekonomilerin aralarında olduğu 20’den fazla ülkenin dijital hizmet vergilerini yürürlüğe koyduğunun altını çizdi. Ancak ABD’nin bu gelişmelerden memnun olmadığını da kaydeden Joachim Englisch, dijital hizmet vergilerinin özellikle ABD merkezli büyük teknoloji şirketleri üzerinde orantısız bir etki yarattığına dikkat çekerek, “ABD yetkilileri, bu firmaların bu vergilere ilişkin yurtdışında ödedikleri vergiyi mahsup edememesinden şikayetçi. ABD’nin mevcut politikaları, bu durumun düzeltilmesine yönelik herhangi bir değişiklik öngörmüyor” dedi