35,3569
36,4659
3.000,38
Prof. Dr. Mehmet Akif Okur, Ahmet Arvasi’nin tüm insanlığı ilgilendiren felsefi ve ilmi konular hakkında vukufla kalem oynattığını söyledi.
Taşmedreseliler, Türk milliyetçiliği hareketinin kutup yıldızlarından S. Ahmet Arvasi’yi rahmet ve dualarla andı. Beyoğlu Kasımpaşa’da Bayram Gölcük’ün ev sahipliğinde düzenlenen etkinlikte Prof. Dr. Mehmet Akif Okur, Doç. Dr Semih Uşaklıoğlu, Dr. Zekeriya Kökrek ve Ülkücü hareketin sembol isimlerinden Erdem Karakoç konuştu. Programda Ahmet Arvasi hocanın Türk-İslam Ülküsü’ndeki belirleyiciliği, teşkilatçılığa verdiği önem değerlendirildi.
Ruhunu daktilosunun başında teslim eden Ahmet Arvasi’nin, ‘Asrın Yesevisi’ ünvanıyla alkışlanan büyük bir düşünce, ülkü ve eylem adamı olarak tarihe geçtiğini anlatan Mehmet Akif Okur, şunları söyledi:
“Çalışmalarıyla farklı idraklere sahip kitlelere seslenmiş, bir yandan iç ve dış meselelerimizi gündelik hayatımızın akışı içinde ele alıp yorumlarken öte yandan tüm insanlığı ilgilendiren felsefi ve ilmi konular hakkında vukufla kalem oynatmıştır. Arvasi Hoca’nın ayağını bastığı ana düşünce zemini, Türk milliyetçiliğinin 20. yüzyıldaki yürüyüşüne başladığı noktayla aynı çizgidedir. Gökalp’in ‘Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak’ üçlüsü Ahmet Arvasi’de şöyle karşılık bulur: ‘İnanıyorum ki, hem Türk hem Müslüman olmak hem de muasır dünyaya öncülük etmek mümkündür.'”
Akif Okur konuşmasında, Ahmet Arvasi Hoca’nın Türkiye üzerindeki emellerine dikkat çektiği güçlerin bu üçlüyü ayrı programlar ve kadrolar halinde örgütleyerek birbiriyle çatıştırmayı hedeflediklerine dikkat çektiğini söyledi.
Çağdaş Türk-İslam Ülküsü’nün Türk milletinin bu gibi tuzaklara karşı büyük stratejisi olduğunu anlatan Okur, sözlerine şöyle devam etti:
“Yazıları, bir yandan bu büyük stratejinin gündelik meseleler karşısındaki tavrını ortaya koyarak geniş kitlelere açılır. Doğu Anadolu Gerçeği’nden, ‘kara ve kızıl sömürgeciliğin’ çeşitli hedef ve hamleleri saydığı hususlara kadar pek çok konuyu ısrarla gündeminde tutmuştur. Öte yandan, Türkiye’ye yönelik saldırılar karşısındaki savunma çizgisinin ötesine geçer. Türk-İslam Ülküsü’nün inşa edeceği bir Cihan/ Dünya Devleti’nin insanlığa vaat etmesini umduğu ideal düzenin bireyle ilgili meselelerinden sistem düzeyindeki geniş tasarımlarına uzanır. İnsanlığın ufkuna açılan fikri etkinliklerinin merkezinde İslam’ın yüce ilkelerine ve Allah’a (C.C.) tam teslimiyetle erişilebilen hürriyet arayışı vardır. İlm-i Hal’i, Türkistan’dan Türkiye’ye İslam’ı idrak ediş biçimimizin ana rahminden makber ve ötesine uzanan, kişiyi kainattaki yerinden gündelik meselelerine dek geniş çerçevede kavrayan bir hülasasıdır.”
Okur, Arvasi Hoca’yı ölüm yıl dönümünde rahmetle anarak sözlerini tamamladı.
“Davanın güçlü kalemi”
Beyoğlu Kasımpaşa’da Bayram Gölcük’ün ev sahipliği yaptığı toplantıda konuşan Erdem Karakoç, Arvasi Hoca’nın Türk-İslam Ülküsü’nün güçlü kalemi olduğunu belirterek şunları söyledi:
“12 Eylül öncesi Ülkücü hareketin çok güçlü kalemi olarak bize kurulan tuzakları bozan, 12 Eylül sonrası yazılarıyla toplumu aydınlatmakta öncülük eden, 29 Kasım 1989 Genel Seçimleri’nde ‘Dokuz yıldızlı hilalin boynu büküklüğüne rızam yoktur, onun için oylar Milliyetçi Çalışma Partisine’ diyerek tavrını net ortaya koyan Arvasi Beyi saygıyla anmak duruşu sağlam olan her Türk milliyetçisinin görevidir.” – İSTANBUL