34,2644
37,5043
3.021,96
Etkinlik sonrasında basın toplantısı düzenleyen Eğitim İş Eskişehir Şube Başkanı Fadime Arslan, eğitim sisteminin ciddi bir alarm verdiğini belirterek, iktidarın ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın ihmalkar tutumunun eğitim kalitesini ve öğrencilerin sağlığını tehdit ettiğini ifade etti.
Arslan, 19,9 milyon öğrencinin eğitim öğretim yılına başladığı bu dönemde okullarda temizlik ve güvenlik personeli eksikliklerinin hem eğitimin kalitesini hem de çocukların sağlığını olumsuz yönde etkilediğini belirtti. Eğitimde tasarruf yapılmaması gerektiğini vurgulayan Arslan, çocukların geleceği ve sağlığının siyasi hesaplara kurban edilemeyeceğini söyledi.
“HAFTADA ÜÇ GÜN 8 BİN 447 TL’YE ÇALIŞMAK EMEK SÖMÜRÜSÜDÜR”
Arslan, Eğitim İş Eskişehir Şubesi’nin okullardaki temizlik ve güvenlik ihtiyacını karşılamak üzere kalıcı kadrolu personel istihdam edilmesi gerektiğini dile getirdi.
Özellikle pandemi sürecinde okulların hijyenik olmasının öneminin herkesçe anlaşıldığını belirten Arslan, Milli Eğitim Bakanlığının bu konuda gerekli çözüm iradesini göstermediğini ve 29 Ağustos 2024 tarihli yeni yönetmeliğin kalıcı istihdam yerine geçici ve düşük ücretli çalışmayı teşvik ettiğini ifade etti. Bu yönetmelikte haftanın üç günü 8 bin 447 TL’ye çalışacak kişilerin okulların temizliğini ve güvenliğini sağlayamayacağını vurgulayan Arslan, bunun emek sömürüsü olduğunu ekledi.
“BAKANLIK TEMİZLİK SORUMLULUĞUNU VELİLERE YÜKLEDİ”
Bakanlığın okulların temizliği konusundaki sorumluluğunu tamamen terk ettiğini ve bu yükü velilerin sırtına yüklediğini belirten Arslan, asgari ücretin altında bir ücret teklif etmenin hem utanç verici hem de hukuksuz olduğunu ifade etti. Arslan, yeni sistemin işsizler tarafından bile kabul edilmediğini ve birçok okul yöneticisinin bu koşullarda çalışacak personel bulamadığını söyledi. Ayrıca, okulların temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayan bakanlığın, bu yükü velilere bırakmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı.
SAĞLIKLI EĞİTİM ve GÜVENLİ OKUL HAKKIDIR
Arslan, öğrencilerin ve eğitim emekçilerinin sağlıklı eğitim ve güvenli okul haklarını savunacaklarını belirterek, “Okula gelirken hangi hastalığı kapacağımızı veya kim tarafından şiddete uğrayacağımızı düşünmek istemiyoruz. Sağlıklı eğitim ve güvenli okul, bir hak olarak kabul edilmelidir ve bu haktan vazgeçmeyeceğiz!” dedi. Okulların kötü koşullarda olması ve eğitim sisteminin kriz içinde olmasıyla ilgili endişelerini dile getirirken, lükslerini “itibardan tasarruf olmaz” anlayışıyla gizlemeye çalışanlara, okulların kötü durumda olmasının daha büyük bir itibarsızlık olduğunu hatırlattı.