34,3425
36,3402
2.828,51
Şubat 2022’de Rusya’nın işgaliyle başlayan Ukrayna savaşı ve jeopolitik dengelerdeki değişim, Avrupa Birliği için iyi günlerin geride kaldığını gösteriyor. Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından, ABD’nin güvenlik şemsiyesi altında ve karşısında hiçbir tehdidin kalmadığı bir durumda, milyarlarca doları sosyal politikalara yönlendirme imkanı bulan Avrupa devletleri acı bir reçeteyle karşı karşıya. Eski Avrupa Merkez Bankası Başkanı ve eski İtalya Başbakanı Mari Draghi’nin, Avrupa’nın küresel alanda gerileyişini durdurması için yıllık en az 800 milyar dolar harcaması gerektiğinin altını çizen raporunun ardından Amerikan Wall Street Journal gazetesinde cumartesi günü yayınlanan bir analiz yaşlı kıtanın acı verici bir seçimle karşı karşıya olduğunu yazdı. Özellikle de aşırı sağın giderek güçlendiği bir siyasi atmosferde.
Amerikan gazetesinin yayınladığı analizde Münih merkezli düşünce kuruluşu Ifo’nun verilerine dayanılarak, Soğuk Savaş sonrasında Avrupa’nın askeri harcamaları kısarak 1991’den beri 1,8 trilyon euro tasarruf ettiğini bildiriyor. Gazete bu durumu silahı bırakıp tereyağına yani sosyal harcamalara yatırmak diye nitelendiriyor. Ancak şimdi akış tersine dönmek zorunda ve bu oldukça zor.
Soğuk Savaş’ın sonunda Batı Almanya ve Doğu Almanya’da toplam 800 bin asker bulunuyordu, şimdi bu sayı 180 bine inmiş durumda. Benzer şekilde iki binden fazla ana muharebe tankına sahip olan Almanya’nın elinde şimdi yalnızca birkaç yüz tane çalışır durumda tank bulunuyor. Diğer Avrupa ülkelerinin ordularında da durum farklı değil. Mevcut durumda, savunma bütçelerine GSMH’den yüzde 2 pay ayrılması durumunda, Soğuk Savaş dönemindeki askeri güç yapılanmasına ulaşılması yüz yılı bulacağı değerlendiriliyor.
Avrupa’nın en büyük ekonomisi olan Almanya’da, askeri üsler bakımsız durumda veya spor merkezleri, yaşlı bakım evleri ve emeklilik fonu ofisleri de dahil olmak üzere sivil kullanım alanlarına dönüştürülüyor.
Gazetenin derlediği uzman görüşlerine göre, bugün Avrupa’da düşük gelirli kesimin faydalandığı, yıllık aylık toplu ulaşım abonman biletleri, işgücü açığı olmamasına rağmen işsiz nüfusa verilen eğitimler, ilk evini alacak kişilere verilen on binlerce dolarlık destek ve hatta ucuz tatil imkanı veren desteklerin sonlandırılmasıyla elde edilecek milyarlarca avroluk ek bütçenin orduların savaşa hazır pozisyona gelmesi sağlanması gerekiyor.
Ancak bunun için Avrupa hükümetlerinin elinde zorlu bir engel bulunuyor. 30 yıllık refah dönemine alışmış, her geçen gün yaşlanan bir nüfuz ve dinamizmini kaybetmiş bir ekonomi. Almanya Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanı Robert Habeck ise buna aşırı sağ parti AfD’nin yükselişi örneğini de vererek endişesini saklamıyor. Habeck, “Orduya daha fazla para vermemiz gerekiyor diye refah devletinden vazgeçme düşüncesini ölümcül buluyorum. Ülkeyi bir arada tutmak için sosyal harcama gerekli” sözleriyle, Almanya’nın yeniden ikiye ayrılma tehdidi içinde olduğuna gönderme yapıyor. Bilindiği üzere Son Avrupa parlamentosu Seçimleri ve Almanya’daki Thüringen ve Saksonya eyaleti seçimlerinde eski Doğu Almanya sınırlarında AfD egemenliği göz önüne serilmişti.
Geçtiğimiz hafta başında yayınlanan Draghi Raporu da Avrupa Birliği’nin ekonomik bir gerileme içinde olduğu ve küresel alanda rekabetçi gücünü kazanması için AB’nin GSYH’sinin yüzde 5’ine denk gelen yıllık en az 800 milyar dolar harcaması gerektiğine dikkati çekmişti. Avrupa’da nüfus artışının da sona erdiğini, nüfusun azalma sürecine girdiğini ve 2040’a kadar her yıl iş gücü piyasasından 2 milyon kişinin çıkacağını ifade eden Draghi, “Üretkenlik çok zayıf. Şimdi, her zamankinden daha fazla üretkenliğe ihtiyacımız var” uyarısında bulunmuştu. Bu amaçla AB ülkelerinin borçlanması gerektiği belirtilirken, rapora ilk itiraz eden ülkelerin başında Almanya gelmişti.