CUMA HUTBESİ DİYANET | 🤲 19 Temmuz Cuma hutbesi konusu, DİNLE, PDF İNDİR

0

BEĞENDİM

0

CUMA HUTBESİ DİYANET 19 TEMMUZ 🤲 Diyanet İşleri Başkanlığı’nca konusu belirlenerek cumaya gelen Müminlere cami minberinden okunan Cuma hutbesinin bu haftaki konusu merak ediliyor. 19 Temmuz 2024 tarihli Cuma hutbesinin konusu resmi internet sitesinde yayımlayan Diyanet’in rehberliğinde merak edilenleri haberimizde derledik. İşte ayrıntılar…

19 TEMMUZ CUMA HUTBESİ KONUSU

19 Temmuz 2024 tarihli Cuma hutbesinin konusu ‘Müslüman Takva Sahibidir’ olarak belirlendi.

Müslüman Takva Sahibidir

Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Aziz Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey Âdemoğulları! Size mahrem yerlerinizi örtecek giysi, süsleneceğiniz elbise yarattık. Takvâ elbisesi de iyidir. Bunlar, Allah’ın ayetlerindendir. Umulur ki düşünüp öğüt alırlar.”1 Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “İnsanlık, birinci günden beri bütün peygamberlerin üzerinde ittifak ettikleri bir kelam öğrenmiştir: Şayet utanmıyorsan dilediğini yap!”

Aziz Müminler!

Yüce dinimiz İslam, yeme içmeden kelam ve davranışa, giysi kuşamdan alışveriş ve cümbüşe kadar hayatın her alanında belirli ölçüler koymuştur. Cenâb-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de bunları haber vermiş, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) ise yaşayarak bizlere öğretmiştir. Bu ölçülere riayet etmeye takva sahibi olmak diyoruz. Takva, Allah’tan hakkıyla sakınmaktır. Düzgünlüğe yönelmek berbatlıktan uzak durmaktır. Her türlü günah ve haramdan korunmaktır. Rabbimizin her an bizi görüp gözettiği, yaptığımız her şeyden haberdar olduğu şuuruyla yaşamaktır. Mevti, yine dirilişi, hesabı, cennet ve cehennemi unutmadan bir ömür geçirmektir.

Değerli Müslümanlar!

Takva, kalbimize yerleşince gönlümüz güzelliklerin merkezi haline gelir. Riya, kibir, gurur ve gösteriş üzere berbat hislerden bizi arındırır. Takva, lisanımıza yansıyınca sözlerimiz yanlışsız ve hoş olur. Gıybet, palavra, dedikodu ve iftira üzere afetlerden bizi uzak fiyat. Takva, zihnimize taraf verince davranışlarımız nezaket ve zarafete, merhamet ve adalete, ülfet ve muhabbete dönüşür. Zulüm, haksızlık ve şiddet üzere dünyamızı karartan berbatlıklar hayatımızda yer bulamaz.

Kıymetli Müminler!

Takva, giysi kuşamda kendini gösterince vücudumuzun saygınlığını koruruz. Çünkü bayan erkek her insanın vücut mahremiyeti vardır. Ulu dinimiz İslam, bu mahremiyetin ziyan görmemesi için; vücudumuzun örtülmesi gereken yerlerini örtmemizi, diğerlerine teşhir etmememizi emretmiştir. Bayanlar için yabancı erkeklerin yanında ve meskenlerinin dışına çıkarken örtülmesi gereken yerler; yüz, eller ve ayaklar hariç vücudun tamamıdır. Erkeklerde ise göbek ile diz kapağı ortasıdır. Uzuvları muhakkak eden dar ya da açık elbise giymek, Rabbimizin emaneti olan vücudun saygınlığını ihlal etmektir. Şu konu unutulmamalıdır ki, tesettür her şeyden evvel Allah’ın bir buyruğudur, ferdî bir tercih değildir. Tesettür müminin süsüdür, fıtri bir gerekliliktir. Allah Resûlü (s.a.s) bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır: “Allah halîmdir, hayâ sahibidir, kusurları örtendir. Hayâyı ve örtünmeyi sever.”

Aziz Müslümanlar!

Takva; nişan, nikâh ve düğün merasimlerimize yansıdığında yuvalarımız huzur, memnunluk ve muhabbet üzere inşa edilir. İslam, legal çerçevede düğünlerde eğlenmeye müsaade etmiştir. Fakat, yüksek sesle etrafa rahatsızlık verilen, alkolün tüketildiği, mahremiyet hudutlarının ihlal edildiği, yolların kapatıldığı, sevinçleri hüzne çeviren silahla kutlama yapıldığı bir düğün cümbüşü dinimizde yoktur ve İslam ahlakına uygun değildir. Ayrıyeten evlilik için yapılan gereğinden fazla harcamalar, hem evlenen çiftlerin hem de ailelerin maddi ve manevi birçok soruna düşmelerine sebep olmaktadır. Bu da gençlerimizin ya hiç evlenmemelerine ya da evliliklerini geciktirmelerine yol açmaktadır. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in bu konudaki uyarısı ُمْؤنًَة :açıktır pek En bereketli nikâh, külfeti en az olandır.”

Değerli Müminler!

Takva şuurunu hayatımızın her anına ve alanına hâkim kılmanın çabasında olalım. Saygınlığımızı zedeleyen, insan onuruyla bağdaşmayan her türlü yanlış kelam, tavır ve davranıştan uzak duralım. Unutmayalım ki, dünyamızı mamur, ahiretimizi cennet kılacak olan; imanımız, salih amellerimiz, hoş ahlakımız ve sorumluluk bilincimizdir. Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in yaptığı şu duayla bitiriyorum: “Allah’ım! Senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği istiyorum.”