34,5292
35,9208
2.996,72
(ANKARA) – CHP Ordu Milletvekili Seyit Torun, istilacı tarım zararlılarının Türkiye’de hızla yayıldığına işaret ederek, konuya ilişkin hazırladığı kanun teklifini TBMM’ye sundu. Torun, “Ülkemizin kimi bölgelerinde Tarım ve Orman Bakanlığı daha etkin mücadele yürütürken, kimi bölgelerde üreticilerimiz çaresiz kaldığı halde Bakanlık destekleri oldukça yetersiz kalmaktadır. Tarımsal üretimi yüksek oranlarda düşüren, ağaç ve bitkilerle birlikte hayvan ve insan sağlığını tehlikeye atan zararlılar ile mücadelenin istikrarlı ve etkin olarak sürdürülebilmesi için çiftçilerimizin bu alanda kanun ile koruma altına alınması zorunluluğu doğmuştur” değerlendirmesinde bulundu.
CHP Ordu Milletvekili Seyit Torun, “Tarım ve Orman Bakanlığının, istilacı zararlı türlerinin tespit edildiği riskli tarım ve orman arazilerindeki zararlıların tamamen imha edilinceye kadar biyoteknik ve biyolojik mücadele sürdürmesi”ne ilişkin hazırladığı kanun teklifini TBMM Başkanlığına sundu.
Teklifte, ağaç ve tarım zararlısı olarak adlandırılan böcek türlerinin tarım alanlarındaki yayılımına ve çiftçinin ürünlerine verdiği zarara dikkati çeken Torun, küresel iklim değişikliği sebebiyle Türkiye’de daha önce hiç görülmemiş tarım zararlısı ve istilacı türlerin tarımsal üretime darbe vurduğunu belirtti. Torun, “Küresel iklim değişikliğinin yanı sıra uluslararası bitki ve hayvan ticareti, sınır komşumuz olan ülkelere göre farklılık gösteren zirai mücadele yöntemlerinin ülkemize ittiği zararlılar ülkemizin dört bir yanında üreticilerimizi mağdur etmektedir. Ordu bölgesini esir alan ve hızla ülkemizdeki tarımsal üretim merkezlerine yayılan kahverengi kokarca böceği (Halyomorpha halys), Sakarya’da görülen ağaç zararlısı “Plumilus grandicollis” böcek türü, Trabzon ve Doğu Karadeniz İllerimizde görülmeye başlanan, halk arasında ‘katil arı’ ya da ‘gal arısı’ olarak bilinen ‘Dryocosmus kuriphilus’ türü böcek söz konusu istilacı türlerden yalnızca birkaçıdır.” ifadelerine yer verdi.
“ÇİFTÇİLERİMİZİ KANUNLA KORUMA ZORUNLULUĞU DOĞMUŞTUR”
İstilacı böceklerin yayılım hızının çok yüksek olması nedeniyle çiftçilerin kendi imkanlarıyla tarım arazilerinde etkin mücadele yürütemediğini vurgulayan Torun, “Ülkemizin kimi bölgelerinde Tarım ve Orman Bakanlığı daha etkin mücadele yürütürken, kimi bölgelerde üreticilerimiz çaresiz kaldığı halde Bakanlık destekleri oldukça yetersiz kalmaktadır. Tarımsal üretimi yüksek oranlarda düşüren, ağaç ve bitkilerle birlikte hayvan ve insan sağlığını tehlikeye atan zararlılar ile mücadelenin istikrarlı ve etkin olarak sürdürülebilmesi için çiftçilerimizin bu alanda kanun ile koruma altına alınması zorunluluğu doğmuştur. Son yıllarda ülkemizde görülen ve fındık üretimini felce uğratan kahverengi kokarca böceği istilası konuya ilişkin en önemli olayların başında gelmektedir. Zararlının 2016 yılında Gürcistan’da tespit edilmesinin ardından, 2017 yılında Artvin ilinde kayıt altına alınmıştır. Aynı yıl zararlı İstanbul’da da gözlemlenmiştir. Türkiye’nin kuzey sahil şeridinde yayılımına devam etmektedir.” değerlendirmesinde bulundu.
“YAZ AYLARI YAKLAŞIRKEN BAKANLIK FINDIK BAHÇELERİNDE BÖCEK KOVALAMAKTADIR”
Kokarca böceğinin Gürcistan’da yürütülen planlı ve sistemli bir çalışma ile yok edildiğini ancak Ordu’da aynı böcek türünün fındık tarlalarına girdiğini anlatan Torun şunları kaydetti:
“Fındık üreticilerinin bireysel çabaları yetersiz kalmakta, Tarım ve Orman Bakanlığı söz konusu zararlıya karşı etkin bir mücadele yürütmemektedir. Böcekle mücadele için en uygun zamanın kış ayları olduğu bilinmesine karşın kış aylarında böcekleri toplu olarak imha etmeyen Bakanlık yaz aylarına yaklaşılırken fındık bahçelerinde adeta böcek kovalamaktadır. İstilacı türlere karşı mücadelenin kanun ile düzenlenmesi ile çiftçimizin belini büken zirai mücadelenin daha etkin yürütüleceği, üretim miktarlarındaki düşüşün engellenmesi ile tarımsal ürünlerin ülkemizde yarattığı katma değerin artacağı öngörülmektedir. Bu bağlamda kanun teklifiyle tarımsal alanları yıkıma uğratan, istilacı böceklere karşı Tarım ve Orman Bakanlığı eliyle etkin mücadele yürütülerek söz konusu zararlıların ekonomimize ve biyoçeşitliliğe vereceği zararın minimuma indirgenmesi amaçlıyoruz.”