34,5596
35,9826
2.996,31
Türk eğitim sisteminde yabancı dil bir türlü öğretilemiyor ve nedense bu dert de edilmiyor! Yabancı dil eğitimi, hazırlığı 10 yıldır sürdüğü belirtilen yeni müfredatta da kendine yer bulamadı. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve üst düzey bürokratlar, önce akşam İSOV Dinçkök Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde eğitim editörleriyle bir araya geldi.
Toplantıda yabancı dil eğitiminin yeni müfredatta neden yer almadığı sorusu üzerine Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Ömer Faruk Yelkenci şunları söyledi:
‘“Müfreratta yabancı dille ilgili bir şey görmemeniz normal. İngilizce programı yetiştiremedik. Mevcut program devam edecek, sonraki yıl İngilizce de dahil olacak. İngilizce ile ilgili elimizde birikmiş olan materyal bu değişikliği yapmaya müsait değil. İngilizce komisyonu oluşturduk, bu mantığa göre programı yazmaya başladılar. Tam anlamıyla öğretmeye yönelik ve beceri odaklı İngilizce dersi gelecek. Yabancı yayınlara bağımlılık bitecek şekilde kendi kitaplarımızı yazacağız. Yayınevlerinin tekelini kırmış olacağız. Bizim kendi düşünme biçimimize, Türk insanının zihin yapısına, dil yapısına uygun program yazılacak. Bir sonraki yıl uygulamaya geçeceğiz. ”
MİLLİ EĞİTİM AKADEMİSİ
Eğitim fakültelerini kurumsal olarak Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği yapmaya zorladıklarını söyleyen Tekin, Milli Eğitim Akademisi’ne ilişkin de “İş bölümünü doğru yapalım istiyorum. Eğitim fakülteleri, üniversiteler bilimsel bilgi üretir, Milli Eğitim Bakanlığı da eğitimlerini kendisi yapar. Eğitimi biz yapacağız, üniversitelerden de bilimsel destek alacağız” dedi.
‘ÇOCUKLAR TEHLİKE ALTINDA’
Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Ekber Şahin, yeni müfredatla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Öğretim programlarını genel olarak şekillendiren en önemli değişken tasarlanan öğrenci profilidir. Bu profil öğretim programının niteliğine ilişkin en önemli ipucudur. Cumhuriyetin ilk yıllarında hedeflenen öğrenci profili; sosyal yaşam becerilerine sahip, üretken, yenilikçi, yaratıcı, kişiliği güçlü, anlama, algılama ve kavrama gücü yüksek vizyoner bireyler iken bundan tam yüz yıl sonra önerilen maarif modelinin hedeflediği öğrenci profili; aklıselim, kalbiselim, zevkiselim sahibi nesillerdir.
Eğitim sistemimiz, okullarımız, çocuklarımız hiç olmadığı kadar tehlike altındadır. Eğitim sisteminin ve öğretim programlarının eğitim bilimine karşıt bir şekilde cemaat, tarikat vb. oluşumların eliyle şekillendirildiği ortadadır. Bu model bu oluşumların bir ürünüdür ve kabul edilemez.”