34,6409
36,4731
2.940,58
Provaktörün “hem yeteneksiz hem de gülünç” olanına kolay rastlanmaz. Malum, provakasyon tehlikeli sonuçlar da doğurabilen bir eylem, gülünçlükle bağdaştırılması zor bu yüzden. Ama İzmit Belediyesi’nin AKP’li Meclis Üyesi İbrahim Efe bu zorluğu başarmış görünüyor. Bu yaşıma kadar ben böylesine güldüren bir provakasyona rastlamamıştım hiç.
Aslında siyaset yapacağım diye kendini kepaze etmenin acıklı bir örneği olarak anımsanacak bir olay bu. Ancak Efe o kadar acemi ya da beceriksiz ki, kimse işin o “acıklı” tarafını göremiyor gülmekten. Bir insan kendini neden bu hallere düşürür gerçekten anlamak zor, bu arada.
Görmemiş olanlar için anımsatayım; Kocaeli’nin İzmit ilçesinin CHP’li Belediye ekipleri, Başkan Fatma Kaplan Hürriyet’le beraber kendi sorumluluk bölgelerinde olan Kocaeli Şehir Hastanesi’ne alternatif yol açma çalışmalarını görmek için bölgeye gittiklerinde başlıyor İbrahim Efe’nin şovu. Kendini yere atmalar, polis diye bağırmalar, bir sürü rezillik patlıyor. Oraya alternatif yol yapılmasından zarar görecek olanlar kimse herhalde onlar adına kendini yırtmış olmalı Efe, yani bir rant kapısının kapanması da söz konusu olabilir. Çırpınışı ondandır belki de.
Wrestling adı verilen profesyonel güreş şovları vardır birçok ülkede, bilirsiniz. İri yarı erkekler, kaslı kadınlar biribirlerini sözümona “kıyasıya” hırpalarlar. Dikkatle bakıldığında görülür ki, asla kimse birbirine vuruyor değildir. Çok ustaca sergilerler bu gösteriyi. Hem güreşçiler hem de seyirciler aslında her şeyin bir senaryo olduğunu bildikleri halde “gerçek” kabul ederler yapılanı. Buna “kayfabe” deniyormuş. Etimolojisinden haberdar değilim kelimenin, Wrestling izlediğim de yok ayrıca, sadece Financial Times gazetesinde bir makalede rastlamıştım, ordan kalmış aklımda. Yani sanalı, oyunu, ne denirse artık, gerçek sanmaya profesyonel güreş literatüründe verilen ad bu. İbrahim’le ilgisi ne peki?
Şu; İbrahim Efe adlı zat, bu şovu aslında kendi seçmenine yapıyor. İnanabileceklerini biliyor çünkü. O da seçmenleri de bağırıp çağırmasının, dayak yediğini söylemesinin o anda uydurduğu bir senaryo olduğunun farkında elbette. Onun da seçmenlerinin de tutumu işte bu “kayfabe” tamamen. Güreşçilerin birbirine hiç de vurmadıklarını bildikleri halde o salonları dolduranlar varsa, eh İbrahim’in de yaptığını izleyip destek verecek bir kesim var memlekette. Gülüyoruz ama kurnaz biri İbrahim Efe.
Yaptığı gülünç, küçük bir yalandır. Neden bunu yapar? “Daha büyük bir yalanın parçası olduğu için”. Ne olursa olsun hep mağdur olmak üzerine kurulmuş büyük bir yalanın parçasıdır İbrahim Efe. İnanmasa böyle olduğuna, allah aşkına izleyin o görüntüleri, bir insan kendini bu kadar rezil eder mi? Parçası olduğu o büyük yalanın İzmit ölçeğinde sürdürücüsüdür arkadaş.
İnanılmaz derecede kibirli, kendini eğenmiş biri olduğu da ortada İbrahim Efe’nin. Öyle olan biri neden bu kadar küçültsün kendini denecek, farkındayım. Açıklamaya çalışayım; yalanının, gülünç provakasyonunun başkaları tarafından inandırıcı bulunacağına inanacak oluşundan ötürü kendini beğenmiş diyorum. Şu inanıştaki güvene bakar mısınız? Ancak kendini beğenen biri “ben ne yaparsam inandırırım” diye düşünür. Bu narsist hal, İbrahim Efe’ye “ben kar siyah yağıyor diyorsam siyahtır” deme özgüvenini veriyor işte. Büyüklenmesinin bir diğer göstergesi de kendi yalanına kendisinin inanmasıdır. Başkalarının da şaklabanlıklarına inanacağını bu yüzden düşünüyor.
Ancak, kibrinin, zekasını fazla sevmesinin ona hata yaptırdığı da ortada. Belki “bölgesel düzeyde” sergilemeyi planladığı “tepinmelerinin” teknoloji sayesinde yüz binlerce insana gideceğini hesaplayamadı muhtemelen. O yüz binlerce insanın, ayağına bile değen olmamışken kendini yere attığını tüm ayrıntılarıyla gördüğünü de. Dahası, o yüz binlerce seçmen arasında sadece kendi seçmeninin olmadığına da aklı kesmedi. Nihayet, kendi seçmenini de utandıran tuhaflığını dünya aleme sergilemiş olduğunu da fark etmedi.
Gerçekten hayatımda ilk kez böyle bir tuhaflık gördüm. Futbolcularda alışığız bu sahte yere kapaklanmalara ama bir politikacıda sakil duruyor gerçekten.
Acı olan şudur; İbrahim Efe gibi yalancı politikacılar, “gerçek” değersizleştirildiği için varlar. Doğruluğun zayıf olduğu bir dünyada İbrahim Efe’lere sık rastlanır.
Demek ki çare, “gerçeği” egemen kılmak.
Yoksa, bu tiplerle yaşamaya devam edeceğiz…