34,6071
36,3249
2.918,54
“Gelin Canlar Bir Olalım”
Pir Sultan Abdal
Recep Tayyip Erdoğan ve AKP’nin, iktidarları süresince iletişim kurmakta en çok zorlandığı kitle Alevi toplumu oldu. Bu iletişimsizliğin arka planında çok köklü bir tarihi hafıza söz konusu. Bu hafızadan beslenen zihniyetin siyasal anlayışı, Aleviler’in toplumsal reddedişe tabi tutulmasında büyük rol oynamaktadır. Aslında iletişim kurmakta zorlandıkları en büyük engelse kendi köhne bakış açılarıdır.
Bir türlü kabullenemedikleri bu toplumsal varlığın desteğini almadan iktidarlarında rahat edemeyeceklerini bildiklerinden; değişik zamanlarda yerli-yersiz hamle yapmak zorunda kaldılar. Ne yazık ki her hamlelerini ellerine yüzlerine bulaştırdılar ve karşılık bulamadılar.
Aleviler, AKP’nin yükselişini “laik demokratik cumhuriyete” ve dolayısıyla kendi varoluşlarına bir tehdit olarak gördü.
Alevi toplumunun en büyük sıkıntısı siyasal rejimin yaklaşımında, bakışında yatmaktadır. Cumhuriyet, bu bakış açısının değişmesinde önemli bir araç idi. Lakin siyasal güç odakları çözüm konusunda ketum bir tutum içinde oldular. Aleviler’in çok sayıda talebi varken görmezden geldiler. Bu talepler sonuçta toplumsal yaşam ile din ve vicdan özgürlüğünün gereği olan taleplerdi.
***
Türkiye’deki siyasal rejimin en eskisi olan CHP’nin, Aleviler konusunda gerçekten neler yapabileceğini görme olanağımız olmadı. Hemen hemen her seçim bildirgelerinde Aleviler’in taleplerini içeren maddelere hep yer verdiler. Lakin bunların hayat bulmasının koşulları bir türlü gerçekleşmedi.
Günümüzde Alevileri CHP kucaklamaktadır. Bunun nedeni çok anlaşılır. Laik demokratik cumhuriyet hassasiyeti en yüksek olan bir toplumdur Aleviler… İdeolojik olarak CHP de bu hassasiyete sahip olan bir siyasal oluşumdur. Bu nedenle Alevilerin CHP hassasiyeti ‘‘karşılıksız aşk’’ gibidir.
***
AKP hükümeti, Alevileri tiksinti boyutunda rahatsız etmeye devam ediyor.
AKP Genel Başkanı R.T. Erdoğan, Alevi inancını temsil eden bir cemevi için ‘‘ucube’’ demedi mi? Dedi.
CHP’nin Alevi genel başkanının şahsında Alevileri ötekileştirmek için “alnı secdeye değmiyor” demedi mi? Dedi.
Madımak Katliamı’nın hemen hemen tüm sanık avukatlarını ya milletvekili ya da bakan yapmadı mı? Yaptı.
“Cemevleri ibadethane değil, kültür evidir” diyerek “Müslümanlıkta tek ibadethane camidir” demedi mi? Dedi.
Alevi türbelerine ezan sesi duyulması için hoparlör taktırılmadı mı? Taktırıldı.
Okullarda Alevi çocuklarına zorla hurafelerle dolu bir dinci bilgi empoze edilerek zulüm yapılıyor mu? Yapılıyor.
Öğrencilere ÇEDES adı altında bilimsel eğitim yerine, dinci eğitim dayatılıyor mu? Dayatılıyor.
Tüm bu nedenlerden dolayı AKP’nin kutuplaştırma politikasının ürünü olarak, Alevileri istismar edip kendi “Alevisini” yaratma operasyonu geri tepmiştir.
AKP’ye oy veren az sayıdaki Alevi de eylem ve söylemleri nedeniyle oy vermekten vazgeçmiştir.
***
Aleviler her seçimde Türkiye’de demokrasiden, emekten, kardeşlikten, eşit yurttaşlıktan, birlikte yaşamdan yana olan siyasetin arkasında yer almıştır.
CHP’ye destek vermeleri, esas olarak Şeriatçı politikalara karşı CHP’yi güvence saymalarından kaynaklanıyor.
Aleviler’deki ilk eğilim, bugüne kadarki bölücü, imhacı, inkarcı siyaseti güden; toplumu kutuplaştıran, ayrıştırıp ötekileştiren ve her geçen gün tek adam anlayışını dayatan, Türkiye’yi hızlı bir şekilde Şeriata sürükleyen iktidara “dur” diyecek bir tutumdur.
Aleviler kadın düşmanı, doğa düşmanı, emek düşmanı ve savaş yanlısı politikaların karşısında olmuş ve oylarını da bu yönde kullanmışlardır.
Türkiye’de Alevilerin talepleri hiçbir zaman Türkiye toplumunun isteklerinden bağımsız olmamıştır. Aleviler, devletten ne istiyorsa, aslında herkes için istiyor. Emekten ve barıştan yana bir siyaset istiyorsa, eşit yurttaşlık istiyorsa herkes için istiyor.
***
Alevilerin olmazsa olmaz taleplerinden biri de toplumsal barıştır.
Bugün Aleviler toplumsal kucaklaşmayı önüne bir görev olarak koymuştur. Bu topraklarda bin yıldır kader birliği yaptığı dili, dini, rengi ne olursa olsun herkesle kucaklaşmak istiyor.
Alevilerin asıl isteği Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında laik ve demokratik bir Türkiye’nin yeniden inşa edilmesidir. Laikliğin bütün kurumlarda, bütün kurallarıyla inşa edilmesi; bilim ve aklın esas alındığı bir yaşam ve eğitim sisteminin inşa edilmesidir.
Aleviler’in blok halinde Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermelerinin nedeni de bu isteğe sahip olmalarındandır.
Aleviler’in, Siyasal İslamcı Sünniliğe karşı kendilerini güvende hissettikleri siyasi partilere yönelmeleri çok anlaşılır bir tutumdur. Bugün CHP diyorsa nedeni çok açıktır.
Türkiye’de laiklikle ve seküler yaşamla alakalı kaygılar arttıkça, Aleviler de daha fazla CHP ile oy ilişkisine girmek zorunda kalmıştır. Bu karanlık dönemde birincil ve en büyük tehdit olan Siyasal İslamcı faşizmine karşı CHP Aleviler için sığınak olmuştur.
Aleviler, CHP üzerinden kamusallaşma ve politizasyon olanakları buldu. Dolayısıyla Alevilerin CHP’ye yakınlık hissetmeleri olağandır.
Kısacası; Aleviler halen Türkiye’deki sol ve sosyal demokrat toplumsal tabanın ana omurgasını oluşturmaktadırlar. CHP’ye yakınlığı ise rasyonel ve tutarlı bir tercihtir. Bu tercih bugün daha da önem kazanmıştır.