34,5493
36,1716
2.983,66
Milyonlarca SSK ve BAĞ-KUR emeklisi, göz boyama gereksinimi bile duyulmadan aylıklarına yapılan 5 puanlık ek zam sonrasında derin bir düş kırıklığı yaşıyor.
Peki, 2023 yılının Nisan ayından bu yana 7 bin 500 TL aylıkla yaşamını sürdürmek zorunda olan emekliler… Bu gruba giren en az 6 milyon emekliye, enflasyonun çok altında zam yapıldı. En düşük emekli aylığı, 10 bin TL’ye yükseltildi.
İktidar, “İşçimizi, memurumuzu, emeklimizi enflasyona ezdirmeyeceğiz” sözünü sıkça yinelerken, Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşadığı en derin ekonomik krizin ağır yükü dar ve sabit gelirlerinin sırtına yıkıldı.
Toplumun geniş kesimleri, yüksek enflasyon ortamında alım gücünün dramatik biçimde düşmesi nedeniyle başta gıda olmak üzere en temel gereksinimlerini karşılamakta zorlanıyor.
Milyonlar, bırakın sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, karnını doyurduğu her gün için kendini şanslı hissediyor.
Gelirler baskılanırken, artmaya devam eden gıda fiyatları, 2024 yılı için ciddi krizlerin habercisi oluyor.
ÜRETİCİ DE ZORDA
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre aralık ayında tarım ürünleri üretici fiyatları önceki aya göre yüzde 6,34 arttı.
Üretici fiyatlarında yıllık artış yüzde 52,66’ya ulaştı. On iki aylık ortalamalara göre tarımda üretici fiyatları yüzde 72,04 oranında artış kaydetti.
Bu veriler, gıdada ve marketlerde yangının süreceğinin güçlü bir işareti…
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Bülent Gülçubuk’la, 2024 yılına ilişkin gıda fiyatlarını konuştuk. 2024, gıdada zor bir yıl olacak.
Türkiye’de, gıda fiyatları, 2024’te yakıcı biçimde artmaya devam edecek mi?
Konuya öncelikle dünya penceresinden bakmak gerekiyor. Tüm dünya ortalamasında 2024 yılında gıda enflasyonunun 2023 yılından daha yüksek çıkması büyük bir ihtimaldir. Çünkü dünyadaki belirsizliklerin bitmesi bir yana giderek daha da artıyor.
Dünya henüz pandeminin etkilerinden kurtulamadı. Ukrayna-Rusya savaşı derken şimdi de Ortadoğu’da savaşlar çıktı. Diğer yandan iklim değişikliğinin getirdiği sonuçlar gıda fiyatları üzerinde büyük baskılar yapıyor.
Bu süreçte dünyada tedarik zincirlerinde ciddi hasarlar oluştu ve bu durum gıda üretimi ile taşıma maliyetlerinin yükselmesine neden oldu.
Dünyanın emtia simsarları, tüm bunları fırsat bilerek ortalıkta serbestçe cirit atmaya başladı. Bu nedenle dünyada da gıda fiyatları arttı.
Gıda fiyatları küresel düzeyde hafif düşme eğilimindeymiş gibi görünse de lojistik, enerji maliyeti, işçilik giderleri, iklim gibi faktörlerden dolayı tedarik zincirinde kırılmalara yol açıyor. Bu da gıda fiyatlarına yükseliş olarak yansıyor. Nitekim bunlardan dolayı yani iklim, enerji, yem, girdi maliyetleri, döviz hareketliliği ve gübre-ilaç fiyatlarından etkilenen enflasyonun 2024 yılında kendisini daha belirgin biçimde hissettireceğini gösteriyor.
Bu durum, her ülke için geçerli mi?
Hayır. Ama ülkelerin en az yarısında gıda enflasyonu yüksek bekleniyor. Maalesef Türkiye bu ülkelerin ön sıralarında geliyor.
Burada bir saptamayı yapmadan geçmemek gerekir. 2023’ün sonuna doğru buğday, mısır, arpa ve soya fasulyesi fiyatları düşüşe geçti.
Fakat ortaya bu sefer de şöyle bir risk çıktı: Fiyatlar, arzda yaşanacak belirsizlikler ve daralmaların yanı sıra girdi maliyetlerindeki artış ile gıda enflasyonu karşısında daha kırılgan hale geldi.
Tüm dünyada beklenen küresel durgunluk endişesiyle üretim de daralırsa (örneğin, Asya’da su azalmasından dolayı pirinç üretiminde daralmalar bekleniyor) gıda fiyatları çok daha hızlı yükselebilir.
Bunun ilk fişeğini pirinç piyasasında gördük. Pirinç fiyatları 2023’te son 15 yılın en yüksek seviyelerine çıktı. Asya’nın bazı ihracat merkezlerinde fiyatlar neredeyse yüzde 40-45 oranında arttı.
Türkiye’ye özgü durum nedir?
Girdi maliyetlerinde düşüş yaşanmaması, döviz kurlarında hızlı yükselişler, dünya emtia borsalarındaki hareketliliğin getirdiği yansımalar nedeniyle 2024 yılında da gıda enflasyonun yüksek çıkması bekleniyor.
Bu enflasyon, genel enflasyonun da üstünde çıkabilir ve bu da en çok düşük gelir grubundakileri çok daha fazla etkileyecektir.
Zaten et, süt üretimimiz bir türlü artmıyor. Fiyatların artması ile gıda enflasyonu daha da fazla şiddetini gösterecektir.
Vatandaşın, gıdaya erişim sorunu büyür mü? Bazı ürünlerde miktarsal ya da arz yönlü sorunlar olur mu?
Aslında şu anda da bir erişim sorunu var. Türkiye’de yaklaşık 4 yıldır gıda fiyatlarında yaşanan aralıksız artış var. Bu süreçte resmi verilere göre gıda enflasyonu yüzde 70’lerde.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) açıkladığı dünya gıda fiyatları ise son bir yılda yüzde 11 düştü.
Türkiye’de gıda enflasyonunun TÜFE’den yani genel enflasyondan yüksek olması özellikle dar gelirlileri zor durumda bırakıyor. Çünkü gelirinin, maaşının önemli kısmını gıdaya ayırmak zorunda kalan dar gelirliler geçim sıkıntısı yaşıyor ve gıdaya erişimde ve de satın almada sıkıntılar yaşıyor.
Aralık-2023 yılı verilerine göre, genel enflasyon yüzde 54 civarında iken, gıda enflasyonu yüzde 66 çıkmıştır. Ücret artışlarının genel enflasyon düzeyinde belirlendiği bir ortamda gıda fiyatları bunun 12 puan üstünde çıkıyorsa, bu durum gıdaya hem erişimi hem de alınabilirliği zorlaştırmaktadır denilebilir.
Bütün bunların üstüne 2024 yılı üretimindeki belirsizlikler de eklendiğinde sorunlar daha da derinleşebilir. Çünkü dünyada da küresel düzeyde girdi maliyetleri, enerji, lojistik alanlarında ciddi maliyet artışlarının ortaya çıkabileceği ve bunun da üretimde arz daralmasına yol açabileceği belirtiliyor.
Türkiye’de artan üretici girdi maliyetleri, dövizdeki yukarı doğru hareketlilik ve enerji maliyetlerinde artışlar çiftçi davranışlarında değişiklik yaratabilir ve üretimden vazgeçmeler veya ürün deseninde değişiklikler yaşanabilir.
Üretim daralması bir yandan iç fiyatları artırabilir diğer yandan ithalata verilecek bedellerle ücretlerde artışın negatif etkilenebileceği dikkate alınırsa 2024 yılı gıda açısından zor bir yıl yaşatacaktır.
Sonuçta 2024 yılında ciddi önlemler alınmazsa (üretim planlaması, reel girdi destekleri, üretime yönelik destekler gibi) vatandaşın daha az gıdaya erişim durumunu ortaya çıkarabilir.