34,5857
36,3002
2.984,47
Ertuğrul Özkök | Zamanın Ruhu
‘Smart…’
Yani ‘akıllı’ kelimesi, Las Vegas Teknoloji Fuarı’nın ekranlarında, duvarlarında en çok gördüğüm kelime…
Milli ve uluslararası siyasetlerin iyice akılsızlaştığı bir dönemde makinaların, ev araçlarının giderek akıllı hale gelmesi ne anlama geliyor?
Bence sosyoloji, psikoloji, siyaset bilimi ve davranış bilimlerinin önümüzdeki konusu bu olacak…
Ama ben bu teorik meseleleri bir yana bırakıp gördüklerimi aktarayım size…
Akıllı şeffaf ekran, akılsız derbi izleme alışkanlığımızı değiştirebilir
Mesela şuradan başlayayım…
Maç, özellikle derbi gecelerinin evlerdeki klasik görüntüsü şu:
Pizzalar ısmarlanıyor, biralar açılıyor…
Ve ekran aydınlanıyor….
Karşımızda klasik bir spiker… Maçı yıllardır değişmeyen bir zihniyetle bize anlatıyor…
Radyo günlerinden sonra hayatımıza giren tek yenilik sesin üzerine görüntünün gelmesi…
Bir de taraftar kadar holigan maç yorumcuları…
Önde şeffaf ekran, üzerindeki bilgiler arkada üç boyutlu maç
Samsung pavyonunu gezerken bir bölümün karşısında zınk diye kalıyorum.
‘Şeffaf ve akıllı ekran…’
Öndeki şeffaf ekranın üzerinde maçla ilgili inanılmaz bilgiler var.
Takım kadroları, oyuncuların performansları ve aklınıza gelebilece her türlü bilgi.
Arkasında ise üç boyutlu hissi veren bir maç devam ediyor.
Şeffaf ekran aynı zamanda maçın görüntülerine üçüncü boyut katıyor.
Artık elinizde bira evinizin salonunda değil, arenadaki kombine biletli yerinizdesiniz.
Tek farkı statta bira yasak ama sizin evinize kurduğunuz kombine yerinizide bira serbest.
Futbol izleme Formula 1 izlemeye dönüşüyor, VAR hakemi oluyorsunuz
Şeffaf ekran üzerindeki bilgileri istediğiniz zaman silebiliyor, istediğiniz zaman başka bilgileri veya aynı bilgileri geri çağırabiliyor, bu verilerle bir anlamda kendiniz bir VAR hakemine dönüşüyorsunuz.
Futbol izleme giderek bir Formula 1 yarışı izleme haline geliyor.
Rakamlar, maçın görüntülerine yeni bir boyut atıyor.
İnsan düşünüyor…
Akılsız bir teknik direktör, akılsız bir hakem ve giderek akıllılanan ekranlar sayesesinde sahadakilerden daha akıllı hale gelen bir televizyon izleyicisi…
Henüz çok akıllı olmayan bir futbol izleyicisi olarak Samsung’un bu bölümünde epey vakit geçirdim.
Ertuğrul Özkök, Las Vegas Teknoloji Fuarı’nda
Smart home’a hangi kapıdan giriliyor?
‘Elektronik ev eşyası’ kavramı galiba tarihe karışıyor gibi…
Çünkü bir evdeki bütün aletler artık ‘smart home’, yani ‘akıllı ev’ kavramı içinde küçük bir ayrıntı haline geliyor.
Bir buzdolabı veya çamaşır makinası, bir elektrikli süpürge kendi başına bir alet değil artık.
Evlerdeki bütün aletlerin cep telefonu üzerinden kontrolu epeydir bildiğimiz bir şey.
Yeni olan ise evdeki komuta sisteminin de ‘tekleşmesi…’
Google ve Alex’a tek sesle komut
Artık evinizdeki Google ve Amazon’un Alexa’sısından komut alan araçlar da birbirine bağlanıyor ve ister ‘Googla eve geldim’ diyorsunuz perdelen açılıyor, ışıklar açılıyor; isterseniz ‘Alexa bana pembe ışık ver’ diyorsunuz o komut yerine getiriliyor.
Amaç komut mekanizmalarını basitleştirmek, tek merkezde toplamak ve araç çöplüğünü azaltmak.
Şirketlerin pavyonlarına girişi üç anahtar kavramla açılıyor
Gezdiğim, Samsung, Harman, LG gibi bütün büyük markaların pavyonlarının girişinde anlatılan ilk şey ‘Geri dönüşümlü madde kullanımı.’
Plastik neredeyse uygulamadan çıkmış.
Kullandığımız ses hoparlörleri bile artık geri dönüşümlü maddeden yapılıyor.
İkinci anahtar kelime ‘AI Energy’, yani ‘yapay zekâ enerjisi…’
Bütün elektrikli ürünle artık enerjiyi en akılılı şekilde kullanacak şekilde tasarlanıyor.
Bunun için de yapay zekâ şu anki bütün imkanları ile seferber edilmiş durumda.
Üçüncü anahtar kelime ise ‘herkes için teknoloji…’
Yani teknolojinin demokratikleşmesi ve herkesin ulaşabileceği seviyelere getirilmesi.
Çocuklarınıza software mühendisliğine yönlendirin
Teknoloji savaşında önde olmak istiyorsanız, yapmanız gereken iki şey.
Yaratıcı zekâ ve software mühendisliği…
Mesela son yıllarda ses ve hoparlör konusunda en büyük atağı yapan şirketlerden biri Harman.
Harman aslında bir Amerikan şirketiydi ama Samsung tarafından satın alındı. Apple ise buna karşı atak olarak ‘Beats’ kulaklıkları satın aldı.
İki dev arasındaki ses yarışında kritik ataklar
İki dev arasındaki ‘ses yarışı’nda Samsung’un ses konusundaki ikinci atılımı ise dünyada özellikle caz ve pop müzik sevenlerin gözdesi olan JBL hoparlörlerini satın almak oldu.
Bu da onları özellikle proaktiv, yani bir amplifikatöre ihtiyaç olmadan direkt cep telefonuna bağlanan ses sistemlerinde bir anda öne çıkardı.
JBL tek başına bahçe ve ev içi hoparlörlerinde yüzde 70 pazar payına kadar götürdü.
Hoparlör için 40 bin software mühendisi
Peki Harman nasıl başardı bunu…
Dün fuarda öğrendim.
40 bin software mühendisi çalıştırıyormuş.
Televizyonlar için çok pratik soundbar dönemi
Ses teknolojisinde önemli bir gelişme daha var.
Artık bütün hoparlörler direkt wifi bağlantılı hale geliyor.
Böylece evdeki irili ufaklı hoparlörleri birbirine bağlayarak istediğiniz zaman televizyonunuzda soundbar olarak kullanabileceksiniz.
Evdeki iki küçük hoparlörün orta boy bir hoparlöre bağlanarak ses kalitesi ve düzeyinin nasıl yükseltilebildiğine dinleyerek tanık oldum.
Böylece evde bir hoparlör çöplüğü yerine, hem televizyonda hem müzik sistemi olarak kullanabileceğiniz bir kolaylık olacak.
Mini led ekranlar tamir anlayışını değiştiriyor
Fuarda televizyon üreticilerinin ön plana çıkardığı trendlerden biri de ‘mini led’ ekranlar.
Nedir ‘mini led…’
Mevcut televizyonlarınızın ekranları tek bir bloktan oluşuyor.
Ekranınızın bir yerinde çatlak olduğu veya bozulduğu zaman tamamının değişmesi gerekiyordu.
Şimdi ekranlar binlerce minik ekranının yan yana gelmesinden oluşuyor.
Bu görüntüye daha da netlik kazandırırken, ekranınızın bir yerindeki arızayı o parçayı değiştirerek kullanabileceksiniz.
Download kelimesi out, ‘QR’ bar okuma çok moda
Dijital dünyaya geçişle hayatımıza giren kelimelerden biri de ‘download’du. Yani istediğiniz bir veriyi, görüntüyü veya sesi veya uygulamayı ‘indirme.’
İşte bu keleminin yerine artık ‘‘QR’ kodu okutarak çağırma elde etme’ almış.
Bu zaten çoktan başlamış bir sistemdi ama artık download’u tamamen silmiş.
Benim için en önemli haber: Bluetooth mesafesi 90 metreye çıkıyor
Benim gibi müzik hastalarının hayatındaki en büyük devrimlerden biri ‘Bluetooth…’
Kordonu, dolayısıyla kordona bağlılığı ortadan kaldıran bu uygulama artık hepimiz için vazgeçilmez bir şey.
Blueetooth çok kısa bir mesafeyle başlamıştı.
O mesafenin 25 metreye çıktığı günü hala unutamıyorum.
Bağımsızlığımız anormal artmıştı.
Dün Harman pavyonunda gezerken bir karaoke mikrofonun tanıtılmasına takıldım.
İşte orada öğrendim ki yeni Bluetooth’un mesafesi 90 metreye çıkmış.
Yüzerken müzik dinlemek için çok önemli adım
Benim için ilk kişisel katkısı belki yüzme havuzunda olacak.
Havuzun veya denizin kenarında bir yere cep telefonumu koyarak, 90 metre yarı çapında bir mesafede kulaklığımdan müzik dinleyerek yüzebileceğim demektir.
Yüzmeyi çok yararlı ama sıkıcı bir spor olarak görenlere bence çok iyi haber.
Karaoke mikrofonları yerel siyasete kolaylık mı?
Karaoke teknolojisindeki gelişmeleri de dikkatle izliyorum.
Proaaktif, yani amplifikatörsüz ucuz ve çok yüksek sesli hoparlörlerlerin anormal gelişmesi, karaoke mikrofonlarında atılım, tek kişilik siyasi girişimlerin önünün açabilir mi?
Düşünebiliyor musunuz…
Küçük bir hoparlörle bütün mahalleleri tek tek dolaşıp, tek başınıza çok etkili bir kampanya yapabilirsiniz.
Seçim otobüsü kavramını tarihin çöplüğüne atacak bir bağımsızlık bu…
Belki akıllı aletler döneminde, akıllı ama parasız siyasetçilerin önünü de açabilir.
Kulaklık, hayatımızın yeni kulağı haline geliyor
Müzik kulaklıkları 70’li yıllardan beri hayatımda.
Walkman kulaklığı hayatımızda yepyeni bir dönemi açmıştı.
Son 15 yılda ise kulaklık teknolojisi anormal gelişti.
Kulak içine giren kulaklıklar vazgeçilmez hale geldi.
Şimdi kulak içi kulaklıkların üzerinde ekran dönemi başlıyor.
Yani müzik dinleme komutunu cep telefonunuzdan değil, kulaklığınızın üzerindeki ekrandan da verebiliyorsunuz…
Bir önemli başka gelişme de aynı Bluetooth’a iki kulaklığı bağlama imkanının gelişmesi.
Buzdolaplarının üzeri artık birer bilgisayar ekranı
Geçtiğimiziz yıllarda Berlin ev eşyaları fuarında gördüğüm bir uygulamanın artık iyice gelişmesi.
Belin’de bunu Vestel ürünlerinin üzerinde görmüştüm.
Burada Samsung’un akıllı evinde artık iyice gelişmiş.
Buzdolabı kapakları artık birer ekran.
Yemek tariflerini bile görüntülü olarak oradan izleyebiliyor ve yemeği yapabililiyorsunuz.
Ayrıca buzdolabına koyduğunuz her ürünün ısı dereceleri bile ayarlanabiliyor, dolaba ne zaman yerleştirdiğiniz, kullanım süreleri gibi bilgileri de görebiliyorsunuz.
Köşe yazarları için fuardan çok faydalı bilgiler Tabii ki fuarın gözbebeklerinden biri cep telefonları. iPhone’un hayatımıza girişinden sonra artık onsuz bir hayat mümkün değil. Beni bir yazar olarak en çok ilgilendiren korulardan biri bu. Çünkü yazılarım artık 7 internet sitesinde yayınlanıyor. Türkiye’de ilk ‘syndicated columnist’, yani çok mecralı köşeyazarlığı sistemini kurdum ve başarılı oldu. Artık çok değişik ve yaygın, çok farklı bir okur profiline ulaşabiliyorum. Yazılarımın yüzde 90’ı cep telefonu üzerinden okunuyorsa Buradaki en büyük olay da şu. Yazılarımın neredeyse yüzde 90’ı cep telefonları üzerinden okunuyor. O nedenle cep telefonundaki yazıların fontları, okunulma kolaylıkları, sayfa düzenlemeleri çok önem kazanıyor. Akıllı telefonlar köşe yazarlarını kağıdın sınırlamalarından kurtararak özgürleştirdi. Bu da bizleri daha özgür hale getirdi. |
Katlanabilir Fold tipi telefonların yükselişi
Son 10 yılda en büyük meramla izlediğim konulardan biri Samsung’un başlattığı katlanabilir cep telefonu oldu.
Özellikle Fold 5 gibi ürünler cep telefonlarının iletişim fonksiyonuna bir de eğlence konsolu olma özelliği kazandırdı.
Fuara katılan uzmanlardan aldığım bilgiye göre, Fold modellerinin gelişimi umut verici biçimde gidiyormuş.
Ağustos ayında kullanıma çok büyük yeni özellikler getiren Fold 6 geliyormuş.
Yeni medya yazarlarının önünü daha da açacak bir gelişme olabilir bu.
Premium elektroniğin yükselişi, orta sınıfların kayboluşu
Sosyolog olarak hayatın birçok alanında gözlediğim ve beni çok endişelendiren bir gelişmenin yansımalarını burada teknoloji fuarında da gördüm.
Orta sınıfın trajik biçimde yok oluşu… Beyaz yakalıların çöküşü…
Elektronik eşyada bunun sonuçları açıkça görülüyor.
Son yıllarda ürün ekonomisinde gözle görülür hale gelen bir kavram var.
‘Premium…’
Daha yüksek fiyatlı ürün kategorisi…
Bin 500 doların üzerindeki aletlere verilen yeni bir isim: Premium
Özellikle televizyon alıcısı alanında bin 500 doların üzerindeki ürünlere ‘premium’ deniyor.
Bu ürünlerin satışında büyük bir artış söz konusu.
Buna karşılık, onun altında orta ürün kalitesi yok oluyor ve ucuz ürün sektörü gelişiyor.
Yani konutta gördüğümüz bir gelişme burada da çok belirgin hale gelmeye başlamış.
Yirmi birinci yüzyılda dünyayı altüst eden ‘popülist siyasetçiler’in başardığı tek şey belki de bu.
Yirminci yüzyılda, savaştan çıkan ülkelerde yükselen orta sınıfın 21’inci yüzyılda yok oluşu.
Faşizmin yükselişine de bunun etkisi çok fazla.
Bunun bir sonrucu da teknolojiye yatırım yapan, software alanında çok para harcayan şirketlerin pazar yaplarının giderek büyümesi.
Fuara akredite olurken bana verilen ilginç cevap
Fuara gelirken akreditasyon için başvurduğumda, ‘mesleğiniz’ bölümüne ‘Köşe yazarı’ yazmıştım.
Bu başvurum reddedildi.
Neden olarak da şu yazılmıştı:
‘Bizde bu ad altında tanımlanmış bir kategori yok…’
Onun yerine ‘teknoloji yazarlığı’ veya başka bir tanımlama bulmalıymışım.
Bildiğimiz anlamda köşe yazarlığı dediğimiz meslek de ortadan kalkıyor…
Kendini hala köşe yazarı sanan insanlar artık birer ‘Kafka roman kahramanı’ haline dönüştü.
Yani olmayan bir işi yapıyorlar.
Hikâye anlatıcıları öne çıkıyor.
Bu yıl fuara gelen gazeteci niye çok azdı?
Nitekim bu yıl fuarda çok az klasik gazeteci gördüm.
Bundan seyahat giderlerinin çok yükselmesi nedeniyle şirketlerin tanıtım harcamalarını kısması, Türk parasının değerenin anormal düşmesi nedeniyle gazetecilerin bunu karşılama imkanlarının neredeyse sıfıra inmesi de rol oynuyor.
Ama bunda gazetecilik mesleğinin yeniden tarifinde çok geç kalınması da etkili.
Kendini yenilemek isteyen, zamanın ruhunu anlamak isteylen ve kutuplaşmanın getirdiği ‘Vuvuzella köşe yazarlığı’ndan kurtulmak isteyen insanların gelmesi gereken zaman bu dönem.
Yarın real time checkup ve depremde ayakta ve hayatta kalma teknolojileri Yarın fuarın insanların günlük hayatını en çok ilgilendiren bölümünde gördüklerimi yazacağım. Sağlık teknolojisinin hastane sınırlarından çıkıp eve girmesi… Sağlıkta ‘real time’, yani anlık checkup ve monitoringin gelişmesi. Ve deprem, epidemi ve savaş korkularının yarattığı ‘survival’, yani ‘hayatta kalma’ teknolojileri… O da yarın. |