34,6064
36,3382
2.929,05
Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta bulunan Burc el-Barajine Mülteci Kampı’nda yaşayan Filistinli Neriman İbrahim Dabbag Er-Rabii, 1948’de zorla göç ettirilen atalarından miras kalan tapularını ve evlerinin anahtarını dönecekleri ümidiyle 75 senedir muhafaza ediyor. Filistin’in önemli ailelerden olan Er-Rabii ailesi, Akka’daki birçok araziye, dükkanlara ve evlere sahipti. Nekbe’nin yaşandığı yıl 5 yaşında olan Neriman İbrahim Dabbag Er-Rabii, “Cennet gibi olan vatanımızdan göç ettiğimizde Babam Akka’da ve Taberay’da olan arsalarımızın evlerimizin Osmanlıca yazılı tapularını ve anahtarlarını almış. 75 senedir sakladığım bu anahtar paslanmış olsa da bir gün evlerimize geri döneceğiz” dedi.
Anahtarları ve Osmanlıca yazılı tapuları kaybolmaması için evlerinin başköşesine koyduklarını söyleyen Er-Rabii, “İşgalcilerin köyümüze baskın düzenlediği anda yaşadığımız korkuyu unutamıyorum. Tanklarla köyümüzde dolaşıp direnen insanları öldürüyor ve köyü boşaltmak için süre tayin ederek anonslar geçiyorlardı. Herkes çok tedirgindi, annemle birlikte evimizde değerli olan eşyaları aldık” dedi.
Nekbe’nin yaşandığı yıl 5 yaşında olan Er-Rabii, “O günden beri mülteci kamplarında kendi ülkemizden uzakta yaşıyoruz. İnsanın yurtsuz olması çok kötü bir duygu. Burada olan bütün Filistinliler, evlerinin anahtarlarını saklar çünkü hepimiz bir gün evimize döneceğimize inanıyoruz. Bu anahtarlar bizim Filistin’e dönüşün sembolüdür. Zeytin ve incir ağaçlarının bulunduğu bereketli topraklar olan Filistin’in her köşesi cennetten bir parça gibiydi. Bizim köyümüzde çok bereketliydi birçok sebze ve meyve yetişirdi. İşgalciler gelip bizim topraklarımızı işgal edene kadar kendi topraklarımızda çok güzel yaşıyorduk. Hiçbir suçumuz olmadığı halde kendi evlerimizde ve topraklarımızda kalmak istediğimiz için direndik ve sonu ya ölüm ya da sürgün oldu” ifadelerini kullandı.
Nekbe’de yanlarına kıymetli eşyalarını da aldıklarını belirten Er-Rabii, Osmanlı zamanından kalma kahve demliğini de sakladıklarını söyledi. Er-Rabii, “Babam ve dedem Akka halkı tarafından da çok fazla sevilen ve saygı duyulan büyüklerdi. Ve evimizde önemli eşyalar vardı. Yanımıza aldığımız eşyaların içinde sürahiler, demlikler, tabaklar ve dikiş makineleri vardı. Çok zor olmasına rağmen hepimiz eşyaları yolculuk boyu taşıdığımızı hatırlıyorum. Bu eşyalar bize Filistin’den yadigar. Her baktığımda kendi topraklarımı hatırlıyorum ve bir gün muhakkak o topraklara geri döneceğimizi biliyorum. Anahtarlarımız Nekbe’den de eski olduğu için paslandı fakat her gün görebilmek için tablomuzun altına asıyoruz” dedi.