34,5805
36,4184
2.948,36
Koroner arter hastalığından kalp krizine, anevrizmadan böbrek yetersizliğine, inmeden görme kaybına… Uzun yıllar hiçbir belirti vermediği için ‘sinsi hastalık’ olarak nitelendirilen hipertansiyon, vücudumuzda geri dönüşümsüz hasara, dahası ölüme bile neden olabiliyor. Ülkemizde 60 yaş üstü her 2 kişiden 1’inin hipertansiyon hastası olduğuna dikkat çeken Acıbadem International Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Sezer, “Hipertansiyon yaşam alışkanlıklarında yapılan düzenlemeler ve ilaç tedavisiyle çoğunlukla kontrol altına alınabiliyor. Ancak bazı hastalarda düzenli ve çoklu ilaç kullanımına rağmen kan basıncında hedeflenen düşüş sağlanamıyor. İlaç tedavisine dirençli olan bu tablolarda başvurulan renal denervasyon yöntemiyle hastalarda yüz güldüren sonuçlar elde edilebiliyor” dedi.
Yöntemin son yıllarda giderek yaygınlaştığını ifade eden Sezer, “Bu yöntem özellikle çoklu ilaç kullanılmasına rağmen tedaviden sonuç alınamayan dirençli hipertansiyonda veya herhangi bir nedenle tansiyon ilacı kullanamayan hastalarda uygulanıyor. Böbrek atardamarları etrafını saran sempatik sinir ağının tahrip edilerek hipertansiyona sebep olan ‘renin’ hormonu salgısının kontrol altına alınıyor. Yakma esasına dayanan bu yöntemle günde 3-4 farklı ilaç kullanmak zorunda kalan hastaların ilaçları azaltılabiliyor veya tamamen kesilebiliyor” şeklinde konuştu.
Yöntemin ardından kan basıncı değerlerinde 6 ay içinde önemli bir düşüş sağlanabildiğini ifade eden Sezer, “Bu sayede hipertansiyona bağlı gelişebilecek ciddi sağlık sorunları önlenebiliyor ve hastaların yaşam kaliteleri yükseltilebiliyor” dedi. Bu tabloda başvurulan renal denervasyon yöntemiyle oldukça başarılı sonuçlar alındığını hatırlatan Sezer, ilaç uyumsuzluğu gösteren hastalar için de alternatif bir tedavi yöntemi olduğunu söyledi.
Radyofrekans veya ultrason dalgaları kullanılarak kasıktaki bir atardamardan girildiğini ifade eden Sezer, “Böbrek atardamarını saran ve kan basıncını yükselten sempatik sinir ağrıları mekanik olarak kesiliyor. Radyofrekans dalgalarının orta dereceli alternatif akımla oluşturduğu ısı enerjisiyle böbrek damarları çevresindeki sinir ağını kesintiye uğratıyor. Ultrason dalgaları kullanılan sistemde ise ultrasonografik dalga kaynaklarından salınan enerjiyle böbrek damarlarının çevresindeki sinir ağı tahrip ediliyor. Vücutta su ile tuz tutulmasına ve damarların kasılması ile büzüşmesine yol açan renin hormonuyla sempatik sinir sisteminin haberleşmesi kesiliyor. Kan basıncını yükselten mekanizmalar böylece kontrol altına alınıyor” diye anlattı.
Yapılan çalışmalara işaret eden Sezer, “Orta şiddetli hipertansiyonu olan hastaların kan basıncı kontrolüne ciddi katkı sağlıyor. Yaklaşık 1 saat süren işlem sonrası, kan basıncındaki düşüş sürekli ve kalıcı da oluyor. Hastalar işlemden 1 gün sonra hastaneden taburcu ediliyor ve günlük yaşamlarına dönebiliyor” ifadelerini kullandı.