34,5307
36,0213
3.004,44
Hamide HANGÜL
Dijitalleşmenin baş döndürücü bir hızla gelişmesiyle siber tehditler arttı, yapay zeka hız kazanırken her sektörde yazılım işin merkezine yerleşti.
Türkiye’nin teknoparkları, teknolojiye ilgi duyan genç nesli, girişimci zekası ve üretim kabiliyetiyle bu alanda önemli bir potansiyele sahip olduğuna işaret eden Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye Yazılım Meclisi Başkanı Ertan Barut, bu alanda ülkemizin sahip olduğu büyük potansiyelin altını çizdi.
Ancak atılması gereken kritik adımlar var. Türkiye’nin bugün yazılım sektöründe iyi bir sıçrama yapması için tıpkı diğer stratejik sektörlerde olduğu gibi, Yerli Yazılım Strateji ve Gelişim Merkezi gibi bir yapının kurulması önerisinde bulunan Barut, şöyle konuştu.
“Mevzuat ve regülasyonlarda hızlı olmamız şart”
“Türkiye’de yazılım sanayinin gelecek stratejilerinin oluşturulması, sahiplenilmesi, regülasyonlarda hızlı hareket edilmesi, işgücü yetiştirilmesi, sektörün gelişmesi, devletimize ve tüm sektörlere olan katkısı yanında ihracata olan katkısını artırmak, nitelikli yazılımcı, bilişimciler yetiştirmek için tüm paydaşlarla birlikte hızlı sonuç alıcı modeller üzerinde çalışmalıyız.
Bu konuda Hindistan’da 245 milyar dolarlık teknoloji endüstrisi oluşturmuş, çok başarılı sonuçlar almış ve ülkede en üst organ olarak sektöre yön veren, yöneten NASSCOM modeli başta olmak üzere, Amerika SIIA, İngiltere BCS, ITAA, Almanya BITKOM, BSI, Fransa, Japonya, Çin ve Brezilya’da farklı modeller var.
Ülkemizde de başarılı olmuş farklı modellerimiz var. Bu ve benzeri modellerle ülkelerin bilişim ve yazılım ekosisteminin çok hızlı geliştiğini ve firmalarının da global oyuncular arasına girdiklerini, ülkelerinin ihracatına ve dijital dönüşümüne önemli miktarda katkı verdiklerini görmekteyiz.
Eğer Yerli Yazılım Strateji ve Gelişim Merkezi gibi bir model oluşturulursa aynı diğer sektörlerdeki sıçramayı biz de yazılım sektörü olarak gerçekleştiririz. Bir alana yapılan odaklanma, strateji ve planlama bir sektörü bir anda başka bir yere getiriyor.”
Barut, söz konusu Yerli Yazılım Strateji ve Gelişim Merkezi modelinin oluşturulması halinde sektörün daha çok sahiplenilerek, mevzuat ve regülasyonlarda daha hızlı hareket edilebileceğini, ihracatta da sıçrama yakalanabileceğinin altını çizdi. Barut, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de sektörü doğru stratejilerle yönlendirebilir ve yönetebilirsek, teşvik ve destekleri daha da odaklı geliştirirsek, girişimci yatırımcı ekosistemini genişletebilirsek ve de ihracata yoğunlaşabilirsek önemli fırsatlar yakalarız.
Bu alanda hem bireysel girişimcilerimizin, hem de şirketlerin yurt dışına iş yapıp ihracat yapmaları gibi fırsatlarımız var. Dünyada yazılımın, uzaktan yönetilebilme ve geliştirilebilmesi imkanlarıyla hızlı üretim sağlanabiliyor. Şirketler bazında da dünyada hizmet verecekleri ciddi fırsatlar, projeler var.
Son yıllarda gelişen ve büyüyen sanayimizle ciddi birikimler ve tecrübelere de sahip bir ülke konumuna gelmiş durumdayız. Bizim hesaplarımıza göre, hızlı hareket edersek ihracatımızı 20 milyar dolara çıkarabiliriz. Bilişim, Yazılım, Oyun Yazılımları ihracatımız 2022’de 2.6 milyar dolar seviyesinde, 2023 Mayıs itibariyle ise 1.1 milyar dolarlık ihracatımız söz konusu. 2023 yılı tahminimiz ise yaklaşık 3 milyar dolar.
Ancak bu rakamlar yazılım, bilişim hizmetlerinin devlet tarafında kayıtlı resmi verileri. İhracat bildirimi yapılmadan yapılan ihracat rakamları, her türlü donanımlarla (araç, ekipman, otonom sistemler, iha siha vb) içerisinde yer alan (gömme) yazılımlara ait ihracat rakamları, yurtdışına uzaktan hizmet karşılığı çalışanların da döviz girdilerini ihracat kapsamına alırsak bilişim ve yazılım ihracatımızın 5 milyar doları zorladığını düşünmekteyiz.”
“Uzaktan çalışmayı kalıcı hale getirelim”
Türkiye’de teknopark sayısının 100’e ulaştığını ve teknoparklar dahil, ülke genelinde yaklaşık 20 bin civarı bilişim, yazılım alanında faaliyet gösteren şirket, girişim olduğunu söyleyen Barut, sektörün gelişmesi ve ihracatının artırılması için uzaktan çalışmanın yazılım geliştiricilere özel bir statüye dönüştürülerek kalıcı hale getirilmesini, bu minvalde desteklenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Barut, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yazılım sektörünü teknoparklarda çalışmaya zorlamayalım. Bu konuda hazırlanan düzenleme çok faydalı oldu, sektör bunun uzatılıp kalıcı hale getirilmesini bekliyor. Dünyanın herhangi bir yerinden herhangi bir işe projeye yönelik geliştirme yapabilmekteyiz.
Bu şekilde Anadolu’dan bilişimciler yetiştirip, istihdama katkı sağlayabiliriz. Daha kapsamlı, geniş ve vizyoner düşünüp, ülkenin ayak basılan her yerini Ar-Ge ve ÜrGe alanları olarak düşünmeliyiz. Böylelikle kapsamlı bir verimlilik sahası üretmiş oluruz. Türkiye’nin bütün köşelerinden ArGe, Ür-Ge ve ihracat yapabilecek potansiyelimiz var. Türkiye’nin dört bir alanı yazılım Ar-Ge ve Ür-Ge alanı olmalı.”
“AB’nin 20 milyon bilişimciye ihtiyacı var”
Avrupa Birliği’nin 6 milyon civarında bilişimci, yazılımcısı olduğuna ve 2030 yılına kadar da 20 milyon bilişimciye ulaşma hedefi olduğuna işaret eden Ertan Barut, Türkiye’de ise 500 bine yakın bilişimci olduğuna işaret etti.
Bu noktada gençlerin yetiştirilmesinin önemine dikkati çeken Barut, sektördeki ihtiyacı şu sözlerle özetledi: “Türkiye’yi, AB’nin bir parçası olarak görüyoruz. Biz genç potansiyelimizle daha fazla bilişimci yetiştirmeliyiz. Telekom uzmanından yazılım uzmanına, sistem, donanım mühendislerine, kodlamadan siber güvenliğe kadar ve de açık kaynak yazılım alanında, ülke olarak önümüzde fırsatlar var.
Bu pencereden baktığımızda 1 milyon bilişimci daha yetiştirmemiz gerektiği görülüyor.” Dünyada siber savaşların gündemde olduğuna işaret eden Barut, “İnsansız uçakların olduğu bir dünyada bizim de güçlü siber güvenlik ordularına ihtiyacımız var. Hızlıca yazılım dünyasına hakim, nitelikli bilişim uzmanları, mühendisler, yazılımcılar yetiştirmeliyiz.”
Yazılım sektörünün fotoğrafını çeken bir envanter projesi üzerinde çalıştıklarını açıklayan Barut, “Türkiye’nin bilişim ihracatını, firmalarını, çalışan sayısını, üretim kapasitelerini, standartlarını, yoğunlaştıkları Ar-Ge ve Ür-Ge alanlarını ortaya koyan verilere acilen ihtiyacımız var. Bunun için de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızla birlikte kapsamlı bir envanter projesi üzerinde çalışıyoruz” diye konuştu.
Yazılımcılar 10 bin $’lık maaşı yurtdışında 10’a katlayabiliyor
Türkiye’de yetişmiş yazılımcıların yabancı ülkelerin de radarına girdiğini ve bu noktada hızlı bir beyin göçünün de yaşandığına işaret eden Ertan Barut, teşvikler ve sübvansiyonlarla bu göçün önlenmesi gerektiğine dikkat çekti. Türkiye’de ücretlerin en düşük 1000 dolar civarında olduğuna işaret eden Barut, bu rakamın niteliğe, uzmanlığa, bildiği yazılım dili, veri tabanı uygulamalarına, işin stratejik konumuna ve hitap ettiği pazarına göre 5-10 bin dolara kadar çıktığını vurguladı.
Dünya ölçeğinde ise büyük firmaların en az 3 katı yüksek ücretler ödediğine işaret eden Barut, “20 – 100 bin dolar arası aylık ücretler bile niteliğe ve uzmanlığa göre söz konusu olabiliyor. Türkiye’de, uzaktan çalışmayla İngiltere, Hollanda, Almanya, İsveç gibi ülkelerden, Kanada, Amerika, Avustralya, Yeni Zelanda’dan yazılımcılara galen talepler gençlerimizi cezbediyor. Oyun üretiyor, yazılım geliştiriyor ya da kritik siber güvenlik alanında hizmetler sunuyorlar.
Bir yandan da hem yurtiçi hem de yurtdışı beyin göçüne aracılık eden şirketler de çoğalmaya başladı. Yurtiçi firmalar arası ya da yurtdışı transferler, hem ücretleri yükseltiyor, hem de firmaların dengesini bozuyor. Yazılımcı göçünden dolayı da sektörde nitelikli uzmanlara daha fazla ihtiyaç doğuyor. Bu nedenledir ki uzaktan çalışmanın kalıcı hale gelip genişletilmesini ve teknoloji geliştirme bölgelerindeki mevzuatlar çerçevesinde destekler ve teşviklerle, beyin göçünün önüne geçebileceğimizi öngörmekteyiz.”