Avrupa Birliği bir Roma hayâlidir.
Merkezinde Almanya ve Fransa olduğunu biliyoruz. Almanya Roma’dan nasiplenmemiştir. Fransa ise Akdeniz’e bakan coğrafyasıyla çok cüz’i olarak Akdenizlidir. Ama bu kadarı bile AB içinde çatlak oluşturmaya yetmiştir. Çünkü eğer ortada bir
varsa onun
katışıksız örüntüsü ve standartlarını koyan Almanya’dır.
İspanya yüzü Atlantik’e baksa da dâima Akdenizli kalmıştır. Buna mukâbil
Fransa bir yüzü Akdeniz’e baksa da ne Akdenizli ne de meselâ bir Hollanda kadar Atlantikli olabilmiştir.
Benzer bir durum İtalya için de vârittir. İtalya Alplere
yakın duran ve Avusturya tesirleri taşıyan kuzey tarafıyla AB’ye ancak bir dereceye kadar uyum sağlayabildi.
Ama asla Almanya, Avusturya, Hollanda, Danimarka , Belçika gibi hakikî Avrupa devletlerinin disiplin standartlarında değil. Fransa ve İtalya melez Avrupalardır. Atlantik ile Akdeniz arasına sıkışmış,
her ikisi de olamamışlıktan hasıl ne olduysa
o Fransa’dır. İtalya ise Torino ile Napoli arasında bölünmüştür. İlki Avusturya’ya yakın hisseder kendisini. Diğeri ise serâpa Akdenizidir. İtalya ve Fransa hâricinde kalan Akdenizli AB devletleri; İspanya, Portekiz ve son olarak Yunanistan AB standartlarıyla şu veyâ bu derecede uyuşumsuz performanslarıyla tanındılar.