35,5605
37,0111
3.095,28
Pelvik Taban Hastalıklarında Güncel Bakış ve Yaklaşım başlıklı toplantı 100’den fazla katılımcıyla düzenlendi.
Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ediz Altınlı başkanlığında gerçekleşen oturumlarda, Genel Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. Erhun Eyüboğlu, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Prof. Dr. Ümit Dinçer ve Genel Cerrahi Bölümü’nden Doç. Dr. Ersan Eroğlu da konuşma yaparak bilgilerini aktardı.
Ayrıca seminerde farklı hastanelerden gelen branşında uzman hekimlerin yanı sıra Fransa Centre Hospitalier de Bagnols sur Ceze’den Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı – Pelvik Taban Eğitmeni Dr. N’Dongo Abdallahi, pelvik taban hastalıklarında güncel yaklaşımlar ve tanı öncesi ölçümlemeye dair bilgiler verdi.
‘ANADOLU’DA DOĞUM YAPMIŞ KADINLARDA SIK ORTAYA ÇIKIYOR’
Pelvik taban hastalıklarının Türkiye’de çok yaygın görüldüğünü ifade eden Genel Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. Ediz Altınlı, büyük abdest ve idrar kaçırma, gaz tutamama gibi belirtilerin sık yaşandığını söyledi.
Hastalıkta yaş aralığının ise yapılan doğum ile kilo gibi faktörlere bağlı olarak değiştiğini anlatan Prof. Dr. Altınlı, sözlerine şöyle devam etti:
“Tuvalet problemleri Türkiye’de özellikle Anadolu’da çok sayıda doğum yapmış kadınlarda daha sık ortaya çıkıyor. Genellikle orta ve 50 yaş üzerinde biraz daha fazla görülüyor. İdrar ve büyük abdest kaçırma, kabızlık, büyük abdesti yapamama pelvik taban hastalıklarının alanına girmektedir. Tedavisi ise multidisipliner yaklaşımlarla yürütülmelidir.
Makat bölgesi ya da ürüner sistemle ilgili sorunlarda yani idrar veya büyük abdest kaçıranlarda, tam tersi idrarını, büyük tuvaletini yapmakta zorlananlarda rehabilitasyon tedavisine başlanmaktadır. Rehabilitasyon öncesi Anal Manometre denilen bir uygulama ile hastalığın boyutu ve tedavi şekli belirlenmektedir.
Tuvalet yapılan yani pelvik bölgedeki kasların basıncı, bölgenin hacmi, duyarlılığı, refleksleri gibi kasılma ve gevşeme parametrelerini ölçen bir makine ile hasta kontrol edilmektedir. Genel cerrahi bu noktada eğer hastanın durumu müsaade ediyorsa cerrahi süreci başlatabilir. Ancak eğer daha önce pelvik bölgesinden ameliyat olduysa, süregelen ameliyatlar varsa veya yaşı, genel durumu uygun değilse bu noktada pelvik taban rehabilitasyonuna yönlendirilmesi gerekmektedir.
Bu hastaya önemli fayda sağlayacaktır. Pelvik taban hastalıklarının oluşmasını engellemek için tedbir alınması gerekiyor. Mesela doğum kontrolünü daha ciddi bir şekilde yapmak, semptomlar ortaya çıkınca, gülerken ya da ıkınırken idrar, gaz ve büyük abdest kaçırma gibi, bir an evvel doktora başvurmak önemli. Çünkü genelde gecikmiş vakaları ele alıyoruz ve kırık testiyi onarmak daha zor oluyor. Bu yüzden hastalar önceden davranıp hekime başvururlarsa daha iyi sonuçlar ortaya çıkar.”
‘TOPLUMUN BÜYÜK BİR BÖLÜMÜ UTANDIĞI İÇİN HASTALIĞINI DİLE GETİRMİYOR’
Günümüzde özellikle büyük kentlerde ve stresli ortamlarda yaşayan insanların tuvalet alışkanlıklarının değiştiğini ifade eden Genel Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. Erhun Eyüboğlu, pelvik taban hastalıklarının komplike ve multidisipliner çalışmayı gerektiren bir hastalık grubu olduğunu aktardı.
Alaturka denilen çömelerek yapılan dışkılamanın daha rahat gerçekleştiğine değinen Prof. Dr. Eyüboğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:
”Oturarak yapılan dışkılama yönteminde de ayak altına yükseltici bir basamak oluşturmak da rahatlamaktadır. Su tüketimi, lifli gıdaların tüketimi kabızlıkta ve bu gibi problemlerde bir tedavi yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu bir sindirim sistemi ve koordinasyonla çalışmaktadır. Bozukluklar meydana geldiğinde dışkı bağırsak içerisinde uzun süre kalabilmekte ve hastalara sorun yaşatabilmektedir. Hastalarda sürekli tuvalet yapma ihtiyacı, rahat dışkılayamama, tuvalette uzun süre kalma ihtiyacı gibi sorunlar ortaya çıkabilmektedir.
Toplumda çok konuşulmasa ve böyle konulardan utanılsa da aslında hem kadınların hem de erkeklerin büyük bir bölümünü etkileyen sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Farklı muayene metotlarıyla tanı konulduktan sonra hastaya cerrahi bir işlem mi yoksa pelvik taban rehabiltasyon bölümüne mi yönlendirileceğine karar verilmektedir.”
‘REHABİLİTASYONUN AMACI KASLARI HARMONİK BİR ŞEKİLDE ÇALIŞTIRMAK’
Pelvik taban rehabilitasyonu ile ilgili bilgiler veren Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Prof. Dr. Ümit Dinçer ise “İdrar kaçakları, gaz kaçakları, çocuklardaki idrar kaçakları, kabızlık, anal veya pelvik bölge ağrısı, organ sarkmasıyla gelen hastalarımız ameliyat öncesi dönemlerinde, cinsel işlev bozukluklarına sebep olan vajinismus veya disparoni denilen problemlerde erişkinlerde de idrar ve gaita problemlerine Pelvik Taban Rehabilitasyonu ile tedavi uygulanabilmektedir.
İdrar kaçırma ve kabızlık gibi sorunlar bazen cerrahi girişimlere ihtiyaç gösterebildiği gibi bazen de gerek olmamaktadır. Pelvik tabanın güçlendirilmesi, karın kaslarının, diyaframın, bel ve karın ön duvarı kaslarının güçlendirilmesi ve onların harmonik bir şekilde çalıştırılması, istenilen kasının öğretilmesi gibi durumlar kullanılarak idrar kaçırma veya kabızlığın cerrahisiz tedavisi gerçekleştirilebilmektedir. Çok ileri vakalarda ya da cerrahiden daha çok fayda görecek vakalarda öncelik operasyonla sistemin düzeltilmesi sonrasında rehabilitasyon sürecine geçilmesi şeklinde bir tedavi yöntemi geliştirilebilmektedir” diye konuştu.