BTSO Başkanı Burkay: Seçici adımlarla süreç desteklenmeli

0

BEĞENDİM

0

Fikret ÇENGEL

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Başkanı İbrahim Burkay, 2025 yılının özellikle ikinci yarısından itibaren ekonomide daha olumlu bir tablo görmeyi beklediklerini söyledi. İş dünyasının bu sürece hazırlıklı olması gerektiğini vurgulayan Burkay, “Her kriz dönemi fırsatları da beraberinde getirir ancak buna hazır olmanız gerekir” dedi.

Ev tekstilcileri BTSO’nun iştiraki KFA Fuarcılık tarafından gerçekleştirilen program kapsamında Almanya’nın Frankfurt kentinde düzenlenen Heimtextil Fuarı’na çıkarma yaptı. Fuarda DÜNYA gazetesine özel açıklamalarda bulunan Burkay, dünya ekonomisindeki paradigma değişimi, Türkiye’deki gelişmeler ve tekstil sektörünün son durumunu aktardı. İşte Burkay’ın gündeme dair açıklamaları:

Dünya’da paradigma değişiyor

Dünyada bir paradigma değişimi var. Bir de bu sürece ayak uyduranlar ile uyduramayanlar var. Daha önce ülkeler, gelişmiş, gelişmekte olan ve geri kalmış ekonomiler diye sınıflanıyordu. Ancak bu geçmiş yüzyılın kavramı. Şu yıllar yaşanan büyük değişim bu klasmanlarda yer alan ülkelerin kendini yeniden konumlandırmaya çalıştığını görüyoruz. Yani geliş ülkelerde yer alan ülkeler küme düşecek, alt liglerdeki bazı ülkeler üst kategoride yer alacak. Bunu sağlayacak güç de selektif yani seçici davranışlar.

Dünyayı iyi okuyan, beklenti ve ihtiyaçları doğru gören ülkeler zirvelerde olacak. Sadece yüksek teknolojiye sahip olması yeterli değil. Bugün Avrupa’da yüksek teknolojiye sahip ülkeler de zorda. Bunun en iyi örneği Almanya. Birçok sektörde ciddi sorunlar yaşanıyor. İşte bu paradigma değişimine ayak uyduramamanın bir sonucu. Paradigma değişimin öncülerinden Çin uyguladığı politikalarla tek kurşun sıkmadan neredeyse tüm dünyayı istila etti.

Bugün araba üretmekten çok çip üretmenin, bilgi aktarmaktan öte bilgi üretmenin değerini görüyoruz. Dünyanın en büyük otomobil şirketleri kan kaybederken, bu araçlara çip üreten Amerikalı NVİDİA trilyon dolarlık bir şirket oldu. Dünya Ticaret Örgütü fonksiyonunu yitirdi ve bölgesel paktlar öne çıktı. Korumacılık, ticaretin önüne örülecek yüksek duvarlar yeni dönemin sn büyük kavgası olacak. ABD Başkanı seçilen Trump’ın öncelikli konularından biri bu. Çin’e karşı atılacak adımlar, ticaret anlaşmaları çok büyük değer taşıyor.

Bir diğer konu, bölgesel gerginlikler. Trump ile Ortadoğu ve Rusya-Ukrayna savaşının seyrinin değişmesi bekleniyor. Bir diğer önemli konu da göçmenlik konusu. Türkiye, dünyadaki birçok ülke gibi zor bir süreçten geçti. Yüksek enflasyon, artan maliyet, kur, pazarların daralması ve başka etkenlerin de sonucu olarak her alanda daralan bir süreç yaşadık. Ancak son dönem atılan adımlarla kanamayı durdurmayı başardık. Şimdi yeni bir döneme girdik. Yapılan çözümlemeler ve seçici adımlarla dünyanın girdiği bu yeni döneme doğru hazırlanmalıyız.

Ticaret Bakanlığı ile Sanayi Bakanlığı’nın seçici yaklaşımları bu manada çok değerli. Ticaret Bakanlığı’nın, özellikle Amerika başta olmak üzere yeni pazarlar konusundaki stratejisi daha hedef odaklı. Sanayi Bakanlığı da HIT-30 programı ile özellikle teknoloji alanında nitelikli projelere destek ve teşvik yatırım programı ile yeni sürece önemli bir kapı açtı. Doğru pazarlar ve doğru sektörlerin belirlenmesi ve kararlılıkla bu alanların desteklenmesi çok önemli.

Tekstil ülke ekonomisinin itici gücü

Süreci okurken salt matematiksel bir yaklaşım da doğru değil. Tekstil, içinde barındığı tüm unsurları yani konfeksiyon, deri, halı, ev tekstili ile büyük bir ekosistem. Belki katma değer açısından istenilen seviyede değil ama her zaman çok büyük bir potansiyel. Bunun en iyi örneklerinden biri İtalya. Bu ülkeye yıllık 47 milyar dolarlık ihracat katkısı sağlıyor. Finansal rasyoları açısından değil, ülkeye sağladığı güçlü ekosistem açısından çok değerli. Biz de ülke olarak bu değerimizi korumalı ve geliştirmeliyiz.

Kamuya düşen doğru yatırımları desteklemek ise, biz sanayicilere düşen, bu ekosistemi güçlü tutarak sürdürülebilir bir hacim yaratmak olacaktır. Bu noktada tüketici markası oluşturmak kadar endüstriyel marka olmak da çok değerli. Biz bu güce sahibiz. Türkiye’nin yıllık Ar-Ge harcaması yaklaşık 14 milyar dolar. Bu 3 yılda 42 milyar dolar eder. Bölük pörçük, 1 milyon o şirket 2 milyon bu şirket toplam bir gelişim sağlamak çok zor. Oysa 42 milyar doları selektif bir bakış açısıyla 3-4 sektöre yatırırsak her sektörde dünyada etkin oluruz. Tekstil de her zaman bu sektörlerden birisidir.

Avrupa fuarlarındaki daralma Türkiye’ye avantaj sağlıyor

BTSO Başkanı İbrahim Burkay, Avrupa’daki fuarlarda son dönemde yaşanan küçülmeye dikkat çekerek, bunun Türkiye’de düzenlenen fuarlara olumlu yansıdığını söyledi. Burkay, “Heimtextil’de Avrupa’nın katı vize politikalarının ve ekonomik belirsizliklerinin etkisiyle fuarların her geçen yıl küçüldüğünü bir kez daha gözlemledik. Başta Çin olmak üzere Afrika ve Asya’dan bir çok katılımcı vize zorluğu nedeniyle katılım sağlayamadı.

Avrupa’daki bu daralma, Türkiye’de düzenlediğimiz HOMETEX gibi fuarların uluslararası alanda daha cazip hale gelmesini sağlıyor. KFA Fuarcılık organizasyonunda ve TETSİAD iş birliğiyle düzenlediğimiz HOMETEX Ev Tekstili Fuarı’mız, her geçen yıl daha da büyüyor. HOMETEX’e ilgi çok yüksek. Mayıs ayında gerçekleştireceğimiz fuarda, 11 holün tamamı şimdiden doldu. Önümüzdeki yıllarda HOMETEX’i çok daha güçlü bir marka haline getireceğiz” ifadelerini kullandı.