Bu paradoksal geçiş nasıl oldu? Robert Louis Stevenson’ın o büyüleyici romanı
Dr. Jekyll ve Mr. Hyde’ın Tuhaf Hikâyesi’
ndeki kurguyu neredeyse birebir karşılayan bir durumla karşılaşıyoruz. Aslında bu,
orta sınıfların kültürel ve zihinsel genetiğinde ortaya çıkan bir doku bozulmasının mahsulü
olan bir dönüşümdü (metamorfoz). Metamorfozun kökleri orta sınıfların temel (arkhe) formunu oluşturan burjuva geleneklerdeki sorunlu noktalara kadar geri çekilebilir. . Bunların başında, burjuvaların arılanma ve incelme tutkusu gelir.
Burjuvalık, zihnini ve ruhunu arılandırma peşinde koşan bir kültürel türdür.
Bunu kabaca iki şekilde yaparlar: Ya, geçmiş veyâ gelecek imgesi üzerinden. Saf (altın) bir geçmiş bulup, orada arılanmak ile saf (altın) bir gelecek bulup orada arılanmak iki zıt istikâmet olmakla; iki tarafı birbirine düşman etmekle berâber kuvvetli bir müşterek paydaya işâret eder: Arılanmak.. Arılanmacı, saflaştırmacı burjuva nesilleri, arılanma işini, çileciliği içine alacak şekilde, yarı dinî yarı dünyevî temelde entelektüel ve sanatsal bir mesele hâline getirdiler. Bu aynı zamanda onların sınıfsal misyonuydu. Burjuva mahremiyet bir arılanma sâhasıydı. Bunun yegâne dışavurumu, çok defâ siyâsal eylem olmakla berâber daha esasta
diğerkâmcı, kamucu, toplumcu sâiklerle
yapılan eylemlerdi. Bunda da çok başarılı olduklarını söyleyebiliriz. Aristokrasilerin alabildiğine dışa vurumcu (biçimci), içi boşalmış dünyâları karşısında bu içe vurumculuk (özcülük) çok diri bir iddiaydı.