35,1374
36,5688
2.964,29
Adıyaman’da, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023’teki depremlerde yıkılan ve aralarında KKTC’li sporcuların da olduğu 72 kişinin hayatını kaybettiği Grand İsias Hotel’e ilişkin 3’ü tutuklu 11 sanığın yargılandığı davada, hotel sahibi Ahmet Bozkurt’un da yer aldığı 6 sanığa 8 yıl 4 aydan, 18 yıl 5 ay 7 güne kadar değişen oranlarda hapis cezası verildi.
Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin zemin katındaki çok amaçlı konferans salonunda dün sabah başlayan ve gün boyu devam eden duruşmada karar açıklandı.
Mahkeme heyeti, hotelin sahibi Ahmet Bozkurt’u “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 18 yıl 5 ay 7 gün hapis cezasına çarptırdı. Heyet, aynı suçtan Bozkurt’un oğlu Mehmet Fatih Bozkurt‘a 17 yıl 4 ay 28 gün, mimar Erdem Yılmaz‘a 18 yıl 5 ay 7 gün hapis cezası verdi.
Sanıkların tutukluluk halinin devamına karar veren heyet, aynı suçtan 16 yıl 4 ay 20 gün hapis cezası verdiği sanık Hasan Aslan hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasına hükmetti.
Sanıklar Halil Bağcı ve Mehmet Göncüoğlu‘na da aynı suçtan 8 yıl dörder ay hapis cezası veren heyet, cezalarda iyi hal indirimi uyguladı.
Heyet, Ahmet Bozkurt’un eşi Ulviye ile çocukları Efe Bozkurt, Bilge Açık, Seda Zeren ve Şule Özbek‘in beraatine karar verdi.
Gün boyu duruşmada yaşananlar
Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin zemin katındaki çok amaçlı konferans salonunda yapılan duruşmaya, tutuklu sanıklar Ahmet Bozkurt, Mehmet Fatih Bozkurt ve Erdem Yıldız, bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi aracılığıyla katıldı.
Duruşmada, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Ünal Üstel, yaşamını yitiren sporcuların aileleri ve taraf avukatları da hazır bulundu.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanık Ahmet Bozkurt ile bir sanık avukatının uzman bilirkişinin dinlenilmesi yönündeki talebini reddetti.
Cumhuriyet savcısı, önceki celse verdiği tüm sanıkların cezalandırılması yönündeki mütalaasını tekrar ettiğini belirterek, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamını istedi.
Esasa ilişkin beyanda bulunan Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği Başkanı Ruşen Karakaya, çocuklarını kum yığınının altından aldıklarını belirterek, “Suçta bilinçli taksir denilmemesi gerekiyor. Size yalvarıyorum 72 cana mezar olan, usulsüzlükle yapılan bu binayı yapanlara gerçek cezayı verin. Çocuklarımızın hayatı bu kadar ucuz olamaz. Çocuklarımıza söz verdik, sözümüzü tutmamıza yardımcı olun.” dedi.
Diğer müştekiler de adalet istediklerini ifade ederek sanıkların en ağır şekilde cezalandırılması gerektiğini vurguladı.
Verilen aranın ardından müşteki avukatlarının dinlenilmesine geçildi.
– Avukat salondan çıkarıldı
Mahkeme heyeti, müşteki M.T’ye, salonda bulunan Deniz Can Akpek’in kendisinin avukatı olup olmadığını sordu.
M.T, Akpek ile herhangi bir görüşme yapmadığını ve avukatı olmadığını söyledi.
Mahkeme başkanı, Akpek’in geçen duruşmada M.T’nin avukatıymış gibi savunma yaptığını, bu nedenle hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiğini belirterek, avukatın salondan çıkmasını istedi.
Akpek’in salondan çıkmasının ardından duruşmaya devam edildi.
– Ses kaydı dinletildi
Bir müşteki avukatı, enkazdan sağ çıkarılan ancak kan kaybı nedeniyle hastanede vefat eden bir gencin yardım istemesine ilişkin ses kaydını dinleterek sanıkların cezalandırılmasını istedi.
Dinlenen diğer müşteki avukatları, sanıklara “olası kast” suçundan ve üst sınırdan ceza verilmesini talep etti.
– “Eğer deprem bu kadar şiddetli olmasaydı otelim yıkılmazdı”
Tutuklu sanık Ahmet Bozkurt, Türkiye’de ya da KKTC’de hiçbir projede müteahhit olarak yer almadığını, otelin sahibi olduğunu, KKTC’deki en büyük kumarhanenin sahibiyle illiyet bağının bulunmadığını söyledi.
Mahkeme başkanı, sanığı, başka konularda değil 72 kişinin öldüğü otele ilişkin savunma yapması yönünde uyardı.
Depremin ardından enkaz altında kalanlarla değil oteldeki kasayla ilgilendiği yönündeki iddiaları reddeden Bozkurt, bilirkişi raporlarının sipariş üzerine hazırlandığını öne sürerek şöyle dedi:
“Binanın projesini çizen ben değilim, arsa sahibiyim. İşletmesini ben yapıyorum, inkar etmiyorum ama suçlamalar benim müteahhit olduğum, evrakların sahte olduğu yönünde. Devletin hazırladığı evrak sahte olur mu, bakanlıkların kontrolünde, emniyetin kontrolündeyim. Burada sahtecilik söz konusu olamaz. Ben, malımın, evlatlarımın düşmanı mıyım? Eğer deprem bu kadar şiddetli olmasaydı otelim yıkılmazdı.
Demirci olsam, kalıpçı olsam ben yapardım ama anlamam. En iyi malzeme alındı, biliyorum. Suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum, 55 bin canımızın acısını ben de yürekten yaşıyorum. Birinci sebep şiddetli deprem, onun ortaya koyduğu sonuç. Ben ve evlatlarım inşaattan anlamayız ama en iyi malzeme alınması için ücretleri ödendi. Hiçbir kusurumuz yok bizim, verilen karara saygı duyuyorum ama adaletin terazisinin şaşmayacağına eminim, benim ailemin hiçbir kusuru yok. Yanlış varsa, sahte düzenlenmiş bir şey varsa benim dışında. Ama böyle bir şey olduğuna da ihtimal vermiyorum. Yanlış yapsam herkes görürdü.”
Tutuklu sanık Mehmet Fatih Bozkurt, otelin yıkılmasında ve 72 kişinin hayatını kaybetmesinde en küçük bir hatasının, kusurunun, yanlışının olmadığını öne sürerek, “Bu da bizim bir sınavımızmış. Ben yeşil pasaport sahibiyim. Kaçacak olsaydım ailemi yanıma alırdım. Hiçbir davadan kaçmadım. Rapordaki aleyhimize olan iddiaları kabul etmiyorum, beraatimi talep ediyorum, takdir mahkemenindir.” diye konuştu.
Tutuklu sanık Erdem Yıldız, mimar olduğunu ancak inşaat mühendisi olarak tutuklu bulunduğunu, dosyadaki evrakın sahte olduğunu öne sürdü, beraatini istedi.
Tutuksuz sanık Halil Bağcı, bu inşaatın yapılmasıyla alakasının olmadığını, inşaata gitmediğini savunarak, yazdığı raporun dosyadaki bilirkişi raporunda doğrulandığını ve suçsuz olduğunu ifade etti.
Tutuksuz sanık Mehmet Göncüoğlu da herhangi bir proje yapmadığını savundu, beraatini istedi.