35,1362
36,5404
2.962,68
Haber: İrem Akcan
Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Türkiye Ulusal Komitesi, Bahçeşehir Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlediği “Gazetecilikte Yeni Kariyer İmkânları: Teknolojinin Gelecekteki Rolü” başlıklı sempozyumda gazeteciliğin değişen dinamiklerini ve geleceğini masaya yatırdı. 11 Aralık 2024 tarihinde gerçekleşen etkinlik, yeni medya ve gelişen teknolojilerin gazetecilik mesleği üzerindeki etkilerini tartışarak, bağımsız gazeteciliğin karşılaştığı zorluklara ve fırsatlara ışık tuttu.
Dijital dönüşüm, yapay zeka, alternatif medya ve gazeteciliğin sürdürülebilirliği gibi kritik konuların ele alındığı sempozyum, gazeteciliğin geleceğine dair kapsamlı bir vizyon sundu. Türkiye ve dünya genelinden önde gelen isimlerin bir araya geldiği etkinlik, medya profesyonelleri ve öğrenciler için ilham verici bir platform oluşturdu.
IPI Türkiye Medya Sempozyumu’nda konuşmacılar İpek Yezdani ve Marton Gergely bir arada | Fotoğraf: Elif Akgül
“Güçlü medya organlarına dokunulmuyor ama zayıf olanlar hedef alınıyor”
Sempozyumun açılışı, Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kemal Suher ve IPI Türkiye Ulusal Komitesi Başkanı gazeteci İpek Yezdani tarafından yapıldı. Ardından Macaristan’ın önde gelen haber gazetesi HVG’nin editörü ve IPI Yönetim Kurulu Başkanı Marton Gergely, gazeteciliğin günümüzde neden kritik bir rol oynadığına dair bir sunum gerçekleştirdi.
Gergely, gazeteciliğin mevcut zorluklarını vurgularken çarpıcı başlıklar paylaştı. Basın özgürlüğü ve dayanışmanın önemine değinen Gergely, IPI’nin “kanıta dayalı savunuculuk” anlayışıyla bağımsız medyayı destekleme ve dijital dönüşümü kolaylaştırma misyonunu anlattı.
Macaristan’daki medya ortamının durumuna dikkat çeken Gergely, bağımsız medyanın maruz kaldığı ekonomik baskıları ve erişim kısıtlamalarını anlatarak, özgür basına olan ihtiyacın önemini vurguladı.
Gergely sunumunda, “Macaristan’da medya, aslanların zayıf zebraları hedef aldığı zamanlardaki gibi; güçlü medya organlarına dokunulmuyor ama zayıf olanlar hedef alınıyor” ifadelerini kullandı.
Gergely ayrıca gazetecilerin karşı karşıya olduğu üç temel sorunu dile getirdi: Yalan çürütme (debunking) tuzağı, değişim yokluğu tuzağı ve mali hayatta kalma tuzağı. Yanlış bilgilerin sürekli düzeltilmesinin, yalancıların anlatısını daha görünür kıldığını belirten Gergely, gazetecilerin kendi gündemlerini yaratması gerektiğini savundu.
Dijitalleşme ve teknoloji kullanımına dair ise HVG’nin yapay zeka ve grafik teknolojilerini kapak tasarımlarında kullandığını paylaşan Gergely, gazetecilerin farklı platformlarda içerik üretirken izleyicilere ulaşma zorluklarını ele aldı.
Gergely, “Bir röportajı sadece yayınlamak yetmez; kısa özetler, sosyal medya içerikleri ve sesli formatlarla genişletiyoruz” dedi.
Oturumun sonunda İpek Yezdani ve katılımcılar, sosyal medya, teknoloji ve mali sürdürülebilirlik üzerine sorular sordu. Gergely, bağımsız gazeteciliğin sürdürülebilir olması için yeni iş modelleri geliştirilmesi gerektiğini söyledi.
Bu oturum, dijital çağda bağımsız gazeteciliğin karşılaştığı zorlukları derinlemesine ele alarak katılımcılara ilham verdi.
IPI Türkiye Medya Sempozyumu’nda konuşmacılar Orhan Şener Deliormanlı, Doç. Dr. Tirşe Erbaysal Filibeli ve Aykut İbrişim bir arada | Fotoğraf: Elif Akgül
İnovasyondan apay Zekaya: Medyanızı Oluşturma Rehberi
IPI Türkiye Medya Sempozyumu 2024‟ün ilk ana oturumu, “İnovasyondan Yapay Zekaya: Medyanızı Oluşturma Rehberi” başlığıyla gerçekleşti. Doç. Dr. Tirşe Erbaysal Filibeli’nin moderatörlüğünü üstlendiği oturumda, Aykut İbrişim (Olmaz Media kurucu ortağı) ve Orhan Şener Deliormanlı (TGS Akademi Direktörü) gazetecilikte yapay zeka kullanımının mevcut ve gelecekteki etkilerini ele aldı.
Teknolojinin medyadaki dönüştürücü gücü
Doç. Dr. Tirşe Erbaysal Filibeli, oturumun açılışında yapay zekanın medya sektöründeki rolüne dair genel bir çerçeve sundu. Yapay zekanın yalnızca haber içeriklerinin üretiminde değil, kişiselleştirilmiş haber sunumu ve dezenformasyon tespiti gibi kritik alanlarda da etkin olduğunu vurguladı.
Filibeli şu ifadeleri kullandı:
“Washington Post ve Times gibi medya kurumları yapay zekayı hızlı haber üretimi için kullanıyor. Ancak bu durum, etik kaygılar ve yanlış bilgilendirme sorunlarını beraberinde getiriyor.”
Yapay zekânın yaratıcı ve yıkıcı etkileri
Orhan Şener Deliormanlı, yapay zekânın medya üretimini nasıl yeniden şekillendirdiğini ve bu teknolojilerin hem fırsatlar hem de riskler sunduğunu belirtti. Deliormanlı’ya göre yapay zeka sayesinde daha az insan kaynağı ile yüksek kaliteli içerik üretmek mümkün hale gelirken, yaratıcı iş gücü ihtiyacı azalıyor. Bunun yanında, yapay zekânın yanlış verilerle beslenmesinin dezenformasyon yayılmasına yol açabileceğine de dikkat çekti.
“Yapay zekânın ürettiği içeriklerin doğru ya da tarafsız olduğu garantisi yok. Veriler insan yanlılığı içerdiği sürece, yapay zeka da bu önyargıları devam ettirecek” diyen Deliormanlı, yazılmış senaryolar ve karakterler, şirketlerin elinde kalırken, yeni türev bölümler veya sentetik oyuncular yaratılabildiğinden, bu durumun yazarlar ve sanatçılar için adaletsiz bir durum yarattığından bahsetti.
Ayrıca, geçmişte ölmüş şarkıcıların hologram konserleri veya yeni albümleri gibi uygulamalar da benzer bir tartışma konusu olduğunu ekledi. Sanatçıların kaygısını “Ben öldükten sonra da yeteneğim, becerim, zihnim sömürülmeye devam mı edecek?” cümlesiyle ifade etti.
Medya ve Yapay Zeka: Somut Kullanım Alanları
Aykut İbrişim, yapay zekânın sesli içerik üretimi ve podcast yayıncılığındaki rolünü somut örneklerle anlattı. İbrişim, yapay zekânın az sayıdaki ekiple büyük projeler gerçekleştirme konusunda sunduğu avantajları şu sözlerle ifade etti:
“Yapay zeka, 4 kişilik bir ekibin iş yükünü tek başına çözebilir. Örneğin, bir podcast üreticisinin sesini modelleyerek, metinlerden tamamen sentetik bir ses kaydı oluşturabiliyoruz.”
Etik ve ekonomik tartışmalar
Oturumun önemli bir bölümü, yapay zekânın etik ve ekonomik boyutlarına ayrıldı. Tirşe Erbaysal Filibeli , yapay zekânın yaratıcı sektörlerde işsizlik kaygılarını artırabileceğini, ancak doğru kullanıldığında küçük girişimlerin gelişmesine olanak tanıdığını belirtti.
Aykut İbrişim ise Türkiye’deki yerel dil modellerinin gelişim sınırlılığı nedeniyle zorluklar yaşandığını, ancak doğru şekilde eğitildiklerinde bu araçların çok büyük faydalar sağlayabileceğini ifade etti.
İlk ana oturum, yapay zekânın gazetecilikteki fırsat ve tehditlerini kapsamlı bir şekilde ele alarak katılımcılara medya ekosisteminin geleceğine dair çarpıcı bir perspektif sundu. Etik, ekonomik ve toplumsal etkilerin derinlemesine incelenmesi gerektiği oturum boyunca vurgulandı.
IPI Türkiye Medya Sempozyumu’nda konuşmacılar Burak Ütücü ve İpek Özbey bir arada | Fotoğraf: Elif Akgül
Gazeteciler Kahraman Mıdır?
IPI Türkiye Medya Sempozyumu’nun dikkat çeken oturumlarından biri olan “Gazeteciler Kahraman Mıdır?”, gazeteciler Burak Ütücü ve İpek Özbey’in katılımıyla gerçekleşti. Toplumun gazetecilere yüklediği roller, sosyal medyanın etkisi ve gazeteciliğin şartları üzerine yapılan bu oturum, katılımcılara çok boyutlu bir tartışma ortamı sundu.
Burak Ütücü, oturumun başında gazetecilerin “kahraman” olarak algılanmasının, mesleğin profesyonel kimliğini zedeleyebileceğini dile getirdi. Gazeteciliğin de doktorluk ya da avukatlık gibi bir meslek olduğunu ve kahramanlık kavramıyla özdeşleştirilmesinin doğru olmadığını şu sözlerle vurguladı:
“Avukatlar davalarını, doktorlar hastalarını nasıl tedavi ediyorsa, gazeteciler de işlerini yapıyor. Ancak gazetecilere çoğu zaman gereğinden fazla bir anlam yükleniyor.”
İpek Özbey ise gazetecilere atfedilen kahramanlık algısının gazetecilik mesleği üzerinde hem olumlu hem de olumsuz etkiler yarattığını ifade etti. Kendi tecrübelerinden örnek vererek şöyle dedi:
“Halk TV’de çalışırken sokakta insanlar bana, ‘Siz bizim kahramanımızsınız, bizim adımıza konuşuyorsunuz’ diyordu. Ancak bu sözler beni tedirgin ediyor. Gazeteci olarak bizim sorumluluğumuz gerçekleri ortaya çıkarmak. Ama her şeyi bizden beklemek, toplumu pasifleştiriyor.”
Kahramanlık algısının tarihi ve nedenleri
İpek Özbey, gazetecilere yüklenen kahramanlık algısının yeni bir olgu olmadığını, ancak AKP döneminde bu algının daha belirgin hale geldiğini ifade etti. Hürriyet gazetesinde çalışırken sendikalı oldukları gerekçesiyle işten çıkarılmasını ve baskılar nedeniyle gazetecilerin çok daha zorlu koşullarda çalışmak zorunda kaldığını şöyle anlattı:
“AKP dönemi, gazetecilere yapılan baskıların zirveye ulaştığı bir süreç oldu. Birçok gazeteci cezaevine girdi ve maalesef bu durum, gazeteciliğin doğasını bozarak kahramanlık algısını pekleştirdi.”
Ayrıca sosyal medyanın da gazetecilere yüklenen bu rolü desteklediğini belirtti. Toplumun, sosyal medya üzerinden gazetecilere “daha cesur olun” gibi çağrılarda bulunmasını eleştiren Özbey, şu yorumda bulundu:
“Gazetecilerin görevi cesur olmak değil; kamu yararını gözeterek gerçekleri ortaya koymaktır. Ancak toplumun kendi söyleyemediklerini gazetecilerden beklemesi, gazetecilerin üzerinde gereksiz bir baskı oluşturuyor.”
Gazetecilikte kutuplaşma ve etkileri
Burak Ütücü, medyada artan kutuplaşmanın gazetecilik üzerindeki etkilerini de ele aldı. Muhalif medya ile merkez medya arasındaki ayrımın derinleştiğini ve bunun gazetecilerin haber kaynaklarına erişimini zorlaştırdığını ifade etti:
“Sözcü’de çalışsaydım, bir AK Parti grup başkan vekiline ulaşmak imkansızdı. Ancak Euronews’de çalıştığım için bu kişilerle röportaj yapabildim. Gazetecilikte taraf olma algısı, haber kaynaklarıyla iletişimimizi bile kısıtlıyor.”
İpek Özbey de kutuplaşmanın medyada muhafazakarlığı artırdığına ve gazeteciliğin özüne zarar verdiğine dikkat çekti:
“Her iki taraf da son derece tutucu. Muhalif medya izleyicileri dahi istemedikleri bir kişiyi televizyona çıkardığınızda tepki gösteriyor. Bu durum, gazeteciliğin çok seslilik özelliğini zedeliyor.”
IPI Türkiye Medya Sempozyumu’nda konuşmacılar Semin Gümüşel Güner, Aykut İbrişim, Umut Yaka ve Canan Kaya bir arada | Fotoğraf: Elif Akgül
Bağımsız Sesler İçin Alternatif Medya
Alternatif medya ve bağımsız gazetecilik konularını ele alan bu oturumda, Olmaz Media kurucu ortağı Aykut İbrişim moderatörlüğünde öne çıkan isimler bir araya geldi. FAYN’dan Semin Gümüşel Güner, Aposto’dan Umut Yaka ve Medya Koridoru kurucusu Canan Kaya, alternatif medya alanındaki deneyimlerini ve zorluklarını paylaştı.
Yeni modeller ve inovasyonlar
Oturum, katılımcıların bağımsız medya girişimlerinin ortaya çıkış süreçlerini ve yenilikçi yaklaşımlarını paylaşmalarıyla başladı. Şemin Gümüşel Güner, Fayn’ı yaratıcı gazetecilik teknikleri kullanan bir dijital hikâye anlatıcılığı stüyosu olarak tanımladı.
“Dünya standartlarında gazetecilik yapmak istiyoruz” diyen Gümüşel, yenilikçi sunum tekniklerinin önemine dikkat çekti. Sosyal medya ve dijital platformların, medya özgürlüğü için yeni olanaklar sunduğunu vurgulayan Gümüşel, şu ifadeleri kullandı: “Dijital, eski medya düzeninin dayatmalarından sıyrılmamıza olanak sağladı. Artık bir patrona hesap vermek zorunda değiliz.”
Teknolojinin medyadaki rolü
Umut Yaka, Aposto’nun teknoloji odaklı bir medya girişimi olarak başladığını ve medya için yenilikçi gelir modelleri sunduğunu anlattı. Yaka, Aposto’nun hedefini şu sözlerle ifade etti:
“Haberciliğin ve dergiciliğin Spotify’ını yaratmaya çalışıyoruz. Modüler bilgi yapısı ve kullanıcı dostu bir deneyimle kaliteli içerik sunmayı amaçlıyoruz.”
Yaka, medyada öne çıkan bir trendin “kürasyon” olduğunu belirtti. Bilgiye erişimin kolaylaştığı ancak kaliteli bilgiye ulaşımın zorlaştığı bir dönemde olduklarına dikkat çeken Savcı,“Kürasyon, okura zaman kazandırır ve daha derli toplu bir okuma deneyimi sunar” yorumunu yaptı.
Kadın gazeteci olmak
Canan Kaya, Medya Koridoru’nun bağımsız bir medya platformu olarak kuruluşunu ve bu süreçte karşılaştığı zorlukları paylaştı. Kaya, medyada kadın gazeteci olmanın getirdiği önyargılara dikkat çekti: “Bir kadının medya sahibi olabileceğine inanılmıyor. Şu soruyu sıkça duydum: Medya Koridoru’nun arkasında kim var?”
Bağımsız medya platformlarının sürekliliğini sağlamak için fon destekleri ve YouTube gelir modellerini kullandığını belirten Kaya, bağımsız gazetecilikte önemli olanın etik ve güvenilirlik olduğunu vurguladı:
“Kaliteli içerik üreten, dürüst ve etik kurallar çerçevesinde hareket eden gazeteciler her zaman destek bulur.”
IPI Türkiye Medya Sempozyumu’nda konuşmacılar Güldenay Sonumut, Ünsal Ünlü, ve Katya Bayrak bir arada | Fotoğraf: Elif Akgül
Gazeteciliğin Geleceği Üzerine Bir Sohbet
Oturuma gazeteci Ünsal Ünlü, Bahçeşehir Üniversitesi öğrencisi Katya Bayrak ve gazeteci Güldenay Sonumut katıldı.
Ünsal Ünlü, geleneksel gazetecilikte çalışma disiplinlerinin farklılığına dikkat çekerek, teknolojinin sektörde yarattığı dönüşümleri aktardı. Gazetecilik mesleğinde çok yönlülüğün önem kazandığını dile getiren Ünlü, teknolojinin getirilerini şu sözlerle ifade etti:
“Bugün bir gazeteci, kameramanın da montajcının da işini yapmak zorunda kalıyor. Teknoloji bunu mümkün kıldı, ancak bu durum mesleği yalnızlaştırıyor.”
Ünlü, geleneksel medyada etik ve standartların belirginliğine vurgu yaparak yeni medya platformlarında bu değerlerin korunmasının zorunlu olduğunu belirtti. Ünlü’nün gazetecilik mesleğinin demokratikleşme potansiyeline dair iyimserliği dikkat çekti:
“Teknoloji sayesinde televizyon kurmak için milyon dolarlara gerek yok. Bu, yeni nesil gazeteciler için büyük bir fırsat.”
Yeni nesil bakış açısı: Katya Bayrak’tan dijital perspektif
Bahçeşehir Üniversitesi Yeni Medya bölümü öğrencisi Katya Bayrak, yeni medya kuşağının gazeteciliğe getirdiği yenilikleri paylaştı. Dijital okuryazarlık ve teknolojinin meslekteki rolü hakkında görüşlerini aktaran Bayrak, şu ifadeleri kullandı:
“Teknoloji sayesinde gazetecilik daha erişilebilir hale geldi. Görsel, ses ve tasarım unsurları ile haberler artık daha etkili bir şekilde sunulabiliyor.”
Bayrak, bilgi kirliliğini çözmede gazetecilerin önemli bir rol oynadığını belirterek algoritmalara olan bağımlılığı eleştirdi. Dijital platformlarda doğruluk kontrolü ve etik çerçevede çalışmanın gazetecilik için kritik olduğunu vurguladı.
Teknoloji ve etik: Yeni sorular, yeni yanıtlar
Güldenay Sonumut ise dijital gazetecilikte ekipman kullanımı ve bireysel çalışmanın avantajlarına değindi. Ancak Sonumut, geleneksel ekip çalışmasının getirdiği farklı bakış açılarının kaybolmaması gerektiğini şu sözlerle ifade etti: “Bir kişinin tüm işi yapmaya çalışması, bazı önemli detayların gözden kaçmasına neden olabilir. Gazetecilik ekip işidir.”
Sonumut, dijital platformlarda etik ihlallerin yaygın olduğuna ve doğru haberciliğin değerinin altını çizerek şu yorumu yaptı: “Haberi koklamak, sokağa değmek hala gazeteciliğin özünde vardır.”
Geleceğe dair umutlar
Oturumun kapanışında, katılımcılar gazeteciliğin geleceğine dair iyimser bir tablo çizdi. Katya Bayrak, meslekteki değişimlerden umutlu olduğunu belirterek şu sözlerle oturumu noktaladı: “Haberin erişilebilir ve etkili bir şekilde sunulması gelecekteki gazeteciliğin temel taşlarından biri olacak. Teknolojiyle sınırlar kalktı ve gazeteciler daha bağımsız hale geldi.”
Bu oturum, dijital dönüşümün sektöre etkilerini ve yeni nesil gazeteciliğin sunduğu fırsatları kapsamılı bir şekilde ele alarak katılımcılara önemli bir perspektif kazandırdı.
IPI Türkiye Medya Sempozyumu 2024, gazetecilik ve medya sektörünün geleceği üzerine çarpıcı tartışmalara ev sahipliği yaparak farklı perspektifleri bir araya getirdi. Teknolojinin sektöre sunduğu fırsatlar ve getirdiği etik, ekonomik ve toplumsal zorluklar masaya yatırılırken, bağımsız gazeteciliğin sürdürülebilirliği için yenilikçi çözümler konuşuldu.
Sempozyum, medya profesyonellerine, öğrencilerine ve bağımsız gazetecilere ilham verici bir rehber sundu.
IPI Türkiye nedir? Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), basın özgürlüğünü ve bağımsız gazeteciliği desteklemek amacıyla 1950 yılında kurulan küresel bir ağdır. Merkezi Viyana, Avusturya’da bulunan IPI, 120’den fazla ülkeden editörler, gazeteciler ve medya yöneticilerini bir araya getirir. IPI Türkiye, bu uluslararası kuruluşun Türkiye’deki ulusal komitesidir ve gazetecilerin haklarını savunmak, bağımsız medyayı güçlendirmek ve ifade özgürlüğünü teşvik etmek için çeşitli çalışmalar yürütür. Türkiye’deki medya ortamını izlemek, yerel ve uluslararası kamuoyuna bilgi vermek ve gazetecilik standartlarını yükseltmek, IPI Türkiye’nin temel hedefleri arasındadır. |