34,9468
36,7680
2.983,36
Io, sadece 3 bin 600 kilometre çapıyla Dünya’nın uydusu Ay’a benzer bir büyüklüğe sahip. Ancak, yüzeyinde bulunan 400’den fazla volkan ve uzaya kilometrelerce uzanan lav püskürmeleriyle, diğer tüm gök cisimlerinden daha aktif bir volkanik yapıya sahip.
Bu dramatik volkanik aktivite ilk kez 1979’da NASA’nın Voyager 1 uzay aracı tarafından görüntülendi. Keşfi yapan bilim insanı Linda Morabito, bu aktivitenin kaynağını anlamanın o dönemden itibaren bilim insanlarının ana odak noktası olduğunu belirtti.
DEVASA ISI ÜRETİYOR
NASA’nın 2011 yılında Jüpiter ve uydularını incelemek için fırlattığı Juno uzay aracı, 2023 ve 2024 yıllarında Io’ya iki kez yakın geçiş yaptı. Yüzeyine sadece bin 500 kilometre kadar yaklaşan Juno, Io’nun yerçekimi ve iç yapısını incelemek için kritik veriler topladı.
Io’nun eliptik yörüngesi nedeniyle, Jüpiter’in kütle çekim kuvveti uydunun üzerine sürekli değişen bir baskı uyguluyor. Bu süreç, “tidal flexing” (gelgit esnekliği) olarak adlandırılıyor ve Io’nun iç kısmında devasa bir ısı enerjisi üretiyor. Bu enerji, Io’nun iç yapısının bazı kısımlarını eritecek kadar güçlü.
VARSAYIM ÇÜRÜTÜLDÜ
Uzun yıllardır Io’nun, yüzeyinin altında tüm dünyayı kaplayan bir magma okyanusuna sahip olduğu düşünülüyordu. Ancak Juno’nun elde ettiği veriler, bu varsayımı çürüttü. Araştırma, Io’nun büyük ölçüde katı bir iç yapıya sahip olduğunu ve her volkanın, kendine ait bir yer altı magma odasından beslendiğini ortaya koydu.
Bu yeni bulgular, tidal kuvvetlerin her zaman bir magma okyanusu yaratmadığını gösteriyor. NASA’dan Ryan Park, bu keşfin yalnızca Io’nun yapısını değil, aynı zamanda gezegen oluşum ve evrim süreçleriyle ilgili genel anlayışımızı da yeniden şekillendirdiğini belirtti.
DİĞER GÖK CİSİMLERİNE ETKİSİ VAR MI?
Araştırmanın sonuçları sadece Io için değil, aynı zamanda Jüpiter’in Europa ve Satürn’ün Enceladus gibi diğer uyduları ve hatta Güneş Sistemi dışındaki gezegenler için de önemli çıkarımlar sunuyor. Bu bulgular, gezegenlerin ve uyduların iç yapılarının ve evrimlerinin daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir.
NASA bilim insanları, bu keşfin gezegen biliminde yeni araştırmalar için bir başlangıç noktası sunduğunu ifade ediyor. Io’nun sıradışı volkanik yapısı, hem kendi uydumuz Ay hem de diğer gezegenlerin anlaşılmasında bir model olarak kullanılabilir.