34,3706
36,5082
2.886,96
Müşrikler, sömürü düzenleri için tehdit olarak gördükleri İslam’a adeta savaş açmışlar; müminlere karşı akıl almaz eziyet ve işkence yollarına başvurmuşlardır. Yapılan işkenceler dayanılmaz hale gelince ilk Müslümanlar, inandıkları değerler uğrunda doğup büyüdükleri vatanlarından hicret etmeye mecbur kalmışlardır. Peygamberimizin emriyle önce Habeşistan’a, ardından da Yesrib’e giden Müslümanlar, sadece müşriklerin eziyet ve işkencelerinden değil, aynı zamanda onur ve haysiyetlerine yönelik suikastlardan da kurtulmuşlardır.
Tarihin en önemli hadiselerinden biri olan Hz. Peygamberin (s.a.s.) hicreti ise Müslümanların talihini değiştirmiş, hem Müslümanlar hem de bütün insanlık için aydınlık bir geleceğin yolunu açmıştır” dedi. Hicretin Müslümanlar için yeni ve umut dolu bir sayfa açtığını belirten Erbaş, “Aynı zamanda İslam davetinin yeryüzüne yayılmasında önemli bir dönüm noktası olmuştur. Hicretle birlikte Hz. Peygamberin (s.a.s.) uygulamaya koyduğu kardeşlik (muahat) antlaşması, Müslümanlar arasında güçlü bir dayanışma bilincinin gelişmesini sağlamıştır. Mekkeli muhacirlerle Medineli Ensar arasında yapılan bu antlaşma, ümmet şuuru ekseninde yeni bir toplumun inşasına vesile olarak, Yesrib’i Medine’ye dönüştürmüştür. Vahiyle hidayet bulan kalpler, imanın verdiği emniyet ve hicretin getirdiği uhuvvetle eşsiz bir medeniyetin mimarları olmuşlardır. İnsan onurunun hiçe sayıldığı cahiliye dönemini ve cehaleti ortadan kaldıran bu medeniyet sayesinde zulüm ve haksızlığın yerini adalet, kin ve düşmanlığın yerini merhamet, haset ve rekabetin yerini uhuvvet almıştır. Böylece yeryüzü, İslam’ın hedeflediği huzur ve güven iklimiyle yeniden tanışmıştır” diye konuştu.
Hicretin “bir yeri terk ederek başka bir yere göç etmek” anlamına geldiğini ifade eden Erbaş, şunları kaydetti: