35,1834
36,5903
2.965,42
“Senaryolarım genelde düş kırıklığı, hüsran, sıkıntı anlarımda doğuyor. Babam öldükten sonra bana üç hangar dolusu önemsiz eşya, ıvır zıvır bıraktı. Bunları seçerken, ayırırken, hayır kurumlarına verirken çok zorlandım. Bu sıkıntı yerini hayranlığa bıraktı. Neden insanlar evlerini gereksiz şeylerle doldururlar, saplantılı stokçu nasıl olunur sorularıyla birlikte babam filmimim odağı oluverdi” diyen animasyoncu Adam Elliot, ilk kısa metrajı Harvie Krumpet’le (2004) Oscar, ilk uzun metrajı Mary ve Max (2009) ve Ernie Biscuit’le (2015) Annecy Uluslararası Animasyon Festivali’nde en iyi film ödülünü aldı. Boyutlu, hacimli animasyon Elliot’a göre elle tutulan, elle yaratılan gerçek bir sanat, dijital kameralarla geleneksel tekniklerin kullanıldığı “stop motion” tekniği zamansız bir sanat formu.
KAFESTEN KURTULUŞ
Bir Salyangozun Anıları’nın ana kahramanı Grace dışlanmış, marjinal bir kimliktir. Seksenlik arkadaşı Pinky’den sonra tek başına kalan Grace, bahçeye salıverdiği salyangozu Sylvia’ya mutsuz yaşamöyküsünü anlatmaya başlar. Genç kızın annesi onu ve ikizi Gilbert’ı doğururken ölmüş, Fransız sokak sanatçısı babası alkolik, ardından felç olmuştur. Okulda yırtık dudağından ötürü zorbalığa uğrayan, annesinin gözde yazarı Sylvia Plath’ın adını salyangozuna veren, evsizleri seven, annelerinin mücevher kutusuyla neşelenen Grace’le Gilbert’ın yaşamı babalarının ölümüyle altüst olur. Farklı koruyucu ailelere verilirler. Canberra’da seksenlik, enerji dolu, iyimser Pinky genç kızın ilk gerçek arkadaşı olur. Her yeri görmüş, her şeyi yaşamış, Fidel Castro ile masa tenisi oynayıp, Küba purosu içmiş, mizah anlayışı yüksek Pinky Grace’i yaşama bağlar. “Hayat ancak geriye doğru anlaşılabilir ama ileriye doğru yaşamalıyız” diyen Pinky sayesinde Grace, kendini kapattığı kafesinden kurtulmayı başarır.
TRAJİKOMİK YAZGILAR
Melankoli, kara mizah dolu animasyonunda Adam Elliot trajik yazgılara, marjinallere, ayrıksı, farklı karakterlere özel bir ilgi duyar. Yönetmen annesinin ördüğü salyangoz antenli şapkasıyla Grace’in travmasını, yalnızlığını, çaresizliğini, sevgi yoksunluğunu, karamsarlığını özgün anlatımıyla betimler; hastalık, ölüm, matem, bitkinlik, yalnızlığın yıkımları, dinlerin ve insanların ikiyüzlülüğüne, cinsel bağımlılıklara değinir. Elliot’ın anti kahramanları hep yalnız, uyumsuzdurlar. Kurallara uymayan, toplumun değerlerine aldırmayan mutlu, neşeli Pinky Grace’in kabuğundan çıkmasına yardımcı olur. Karakterlerine sevgiyle, merhametle yaklaşan sinemacı onları harekete geçirir, aydınlığa, ışığa doğru yönlendirir. Doğacı, ele avuca sığmayan Pinky filmin anlatımına tazelik, bolluk katar. Görsellik ve içerik açısından çok etkileyici olan filmde yapım tasarımları, kilden yapılmış karakterler, aksesuvarlar çok başarılıdır. Geri geri gidemeyen salyangozların başrolde olduğu filmin mesajı varoluşumuzu derinden etkileyen korkular, travmalar, kayıplar üst üste gelse de hep ileriye doğru gitmeli, hareket etmeliyizdir. En kötü kafesler kendimizin inşa ettikleridir.