34,6593
36,6406
2.934,92
İsmail Pehlivan
Cinnet getirme durumunda kişiler sevdiği insanlara bile düşünmeden zarar verici ve tehlikeli davranışlarda bulunurlar. Kişi cinnet durumunda ne duygularına ne de mantığına hükmedemez hale gelir.
Psikolojik açıdan kişinin fantezi ve gerçeği ayıramayarak psikoz ya da kontrol edilemez dürtülerin etkisiyle hareket etmesinden ortaya çıkan bir durumdur bu. Genel anlamıyla bu kontrolden çıkmış davranışların kişinin iradesi dışında gerçekleştiği bilinmektedir. Sağlıklı düşünme yetisini kaybederek cinnet getiren kişiler; siyasi iktidarın yarattığı kaos ortamının yarattığı toplumsal bozulmanın ve gelecek kaygısının ürünüdür.
İnsanlarımızı bu duygu ve davranış bozukluğuna iten koşullarını düşünürsek, ekonomik sıkıntıların, temel insan haklarının, düşünce özgürlüğünün yok sayılması, sosyal ve siyasal çalkantıların, medyada çıkan üzücü haberler ve çaresizlik vb. bu dürtüleri tetiklediğini anlayabiliriz.
Günümüzdeki bu koşullar toplumu cinnet getirmeye zorladı. Her gün yapılan zamlar, hayat pahalılığı, özgürlüklerin olmaması, sağlık ve eğitim haklarına erişilmesinin kısıtlanması ve tüm bu yaşananlar karşısındaki açlık ve çaresizlik hissiyatı kişinin ruh halini bozmuştur. İşçinin, köylünün geçim derdine düşürülmesi ve verilen ücretin nasıl eridiğini görenler, cinnet getirmesin de ne yapsın Allah aşkına!
Cinnet hali tüm topluma sirayet etmiş…
Cinayet işleme oranlarına baktığımızda Avrupa’da birinci sıraya oturmuşuz. Elbette ki cinayet işleyenlerin tamamını salt ekonomik nedenlerle açıklayamayız.
Türk milletinin ruh hali ve ahlakı tartışma konusu olmuşsa, bunun en önemli nedenlerinden birinin de cemaat ve tarikatlara bağlı yurtlarda başlayan tecavüz, taciz olayları olduğunu söylemek mümkündür. “Bir seferle bir şey olmaz” anlayışı kişilere zerk edildi.
Hani halk arasında bir söz vardır; hoca osurursa cemaat pisler! İşte aynısına hemen hemen her gün tanık oluyoruz.
Kişilerin örnek alması gereken şahsiyetler ahlaksızlık yaparsa, yalan söylerse, nefret dili kullanırsa varın gidin düşünün ne olur diye?
Yolsuzluklar, yasaklar, yoksulluk insanları canından bezdirmiş.. Siyasilerin nefret söylemi kişiyi veya toplumun bir kesimini hedef alan, ötekileştiren ve düşmanlaştıran bir hal aldı. İktidar sahiplerinin kişinin veya grubun din, dil, etnik kimlik, engellilik, yaş, cinsiyet, cinsel yönelimini hedef alan; önyargıya dayalı, olumsuz ve saldırgan ifadeleri toplumsal bozulmayı bir üst boyuta taşımıştır.
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu açıkladı: 10 ayda 357 kadın erkekler tarafından öldürüldü.
Öldürülen kadınların ortalama yaşı ise 37 olarak kayıtlara geçti. Rapora göre kadınların 168’i evli, 96’sı bekar, 26’sı boşanmış ve 10’u dini nikahlıydı. 55’inin medeni durumu bilinmiyor…
Kadınların 53’ünün boşanma aşamasında olduğu öğrenilirken, 45’inin tanıdığı bir erkek tarafından, 41’inin ise ilişki yaşadığı erkekler tarafından öldürüldüğü belirtildi.
Türkiye’de Eylül 2023’ten Eylül 2024’e işlenen cinayet sayısı 1388. Ekim 2024’ü baz aldığımızda son 13 ayda 1455 cinayet işlenmiş. Bu cinayetlerin 969’u ateşli silahlarla, 414’ü delici-kesici silahlarla, 72’si de darp yoluyla gerçekleşmiş.
Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK’e) göre 2023 yılında güvenlik birimlerine giden veya götürülen mağdur 242 bin 875 çocuğun yüzde 12’ye yakını cinsel istismar nedeniyle mağdur olmuş. Bu, yaklaşık 29 bin çocuğa denk geliyor.
Fikir ve Sanat Atölyesi’nin (FİSA) 2024 Ocak-Haziran ayını kapsayan “Çocuğun Yaşam Hakkı” raporu ise yalnızca 6 ay içinde 343 çocuğun “önlenebilir sebeplerden” hayatını kaybettiğini ortaya koydu.
Bu şu anlama geliyor: 343 çocuk, yeterli önlem alınsaydı, çocuklar korunabilseydi, doğru politikalar yürütseydi şu anda hayatta olabilirlerdi.
TÜİK verilerine göre geçen yıl cinsel istismar kurbanı olan yaklaşık 29 bin çocuğun yüzde 85’inden fazlasında mağdur kız çocuklarıydı.
Gelelim iş cinayetlerine;
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin verilerine göre, Ekim ayında 164, yılın on ayında en az 1540 işçi iş cinayetleri sonucu hayatını kaybetti. Yalnızca 6 ayda 33 çocuk çalışırken öldü; 22’si çocuk işçi ölümü, 11’i ise iş yeri kazasında can verdi.
2025 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’na göre, sokakta zorla çalıştırıldığı ve dilencilik yaptırıldığı için mobil ekiplerce müdahale edilen çocuk sayısı 50 bin 293’e ulaştı.
Bianet’in hazırladığı “Erkek Şiddeti Çetelesi”ne göre, 2024’ün ilk 10 ayında erkeklerin 175 çocuğu istismar ettiği ve en az 39 çocuğu öldürdüğü bilgisi yer aldı.
Maalesef çocuklar ölüyorlar. Çocuklar aç, barınma olanaklarından yoksunlar. Bu ülkede milyonlarca göçmen çocuk var, onlar daha çok istismara uğruyorlar, eğitim olanaklarından yoksunlar.
Türkiye’de çocuklar açlar, beslenemiyorlar; aileleri açlık sınırının altında yaşıyor. İşsizlik 10 milyonu aşmış. İşçiler asgari ücret ile emekliler 12 bin 500 lira gibi komik bir maaşla yaşam savaşı veriyor. Ülkemde zam, zulüm, işkence kol geziyor. Ekonomik sıkıntılar aile kurumunu darmadağın ediyor. Laik, bilimsel eğitim terkedildi. Eğitim dinselleştirilerek çocuklarımız biat kültürüyle yetiştiriliyor.
İslamo faşist AKP-MHP iktidarını tebrik ediyorum!!! 22 yıllık iktidarlarında çıldırmış, cinnet geçiren bir toplum yaratmayı başardı.
Gerisi fasa fiso…