34,4229
36,2785
2.836,84
34 yaşındaki Ceren Çorum, 21 Ekim 2024 tarihinde Şişli Kolan Hastanesi’nde sezaryen ile doğumunu gerçekleştirdi ve Çorum ailesi çocuklarını kucaklarına almayı bekledi.
Ancak doktorlar, Çorum ailesinin bebeğinin 33 haftalık iken doğduğunu ve solunumunda sıkıntı olduğunu aileye iletti.
Oysa Ceren Çorum için düzenlenen doğum raporunda gebelik süresi için 38 hafta 4 gün olarak belirtildi.
Ceren Çorum’un eşine bebeklerinin entübe edileceği ve gerekli evrakların imzalanması gerektiği belirtildi.
Baba ise bebeğinin entübe edileceğini duyunca nedenini sorgulamaya başladı, eşi Ceren Çorum ise bu sırada ameliyathanedeydi.
Baba Çorum ve ailesi bu sırada hastane yönetimine ulaşabilecekleri düşüncesi ile tanıdıklarını aramaya başladı.
Bir süre sonra ailenin yanına gelen çalışanlar, bebeklerinin entübe edilmeyeceğini, sadece yoğun bakıma alınacağını söyledi.
Aile bunun üzerine bebeklerinin 21 Ekim günü bebeklerinin yenidoğan ünitesine gitmesini kabul etti.
Ceren Çorum başından geçenleri şöyle anlatıyor:
-Gebeliğim boyunca doktorumuz Seyhan Özcan bizi takip etti. Gebeliğim boyunca tüm tetkikler yapıldı ve herhangi bir sorun yaşanmadı.
-Hatta ayrıca Atıl Yüksel’e gittim, burada bize bebeğin gelişiminin önde olduğunu ve kendi doktorumun takip etmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca uygun görülmesi halinde erken alınabileceğini söyledi.
-Biz de bu durumu doktorumuz Seyhan Özcan ile paylaştık, bir süre sonra ‘21 Ekim’de doğumu planlayabiliriz’ dedi.
-Biz de sezaryen ile planladığımız için kabul etik. Fakat doğumdan sonra gördük ki doğum raporumda 38 hafta dört gün yazıyor. Oysa benim gebeliğim 36 hafta 4 günlüktü.
-Doğum sonrası eşimi çağırarak, bebeğin ağlamadığını ve doğumda sorunlar yaşandığını söylemişler. Çocuğumun ciğerlerinin gelişmediğini söyleyerek entübe edileceğini söylemişler.
-Orada eşim, kardeşim ve arkadaşlarımız bulunurken “Madem gelişmemişti neden doğum yaptırdınız, bu normal değil sezaryen doğum” diyor. Verdikleri cevap ise “O kadarını biz değil Allah bilir” demişler. Yakınlarımız tepki gösterince de “Ciğer gelişmedi diyemeyiz, doğumda olduğunu söyleyebiliriz” demişler.
-Bu sırada eşime bu telaş ile çok sayıda belge getirip imzalatmak istemişler, ancak bu sırada tanıdığımız bir ismi aramaya karar vermişler.
-O kişi de hastaneyi arıyor ve on dakika sonra eşimi çağırarak “Panik yapmayın, bize telefon da geldi. Çocuğunuzu entübe etmeyeceğiz. Çocuğunuz çok iyi durumda. Oksijen tedavisine cevap verdi. Ama biz yoğun bakımı aldık çocuğunuzu” demişler.
-Biz akşam saatlerinde yoğun bakıma gittiğimizde sadece oksijen takılıydı ve küvözün içinde bekletiliyordu. Burada da durumun iyiye gittiğini, ancak enfeksiyon olduğunu söylediler. Biz de değerleri görmek istedik, göstermediler.
-İkinci aile doktorumuzu hastaneye çağırdık, geldi. Başlarda çocuğun yanına girmesine izin vermediler, daha sonra ise girmesine izin veriler.
-Doktorumuz gidip çocuğu gördükten sonra ‘Bir şeyi yok bu hastaneden çıkarın’ dedi. Zaten hastaneden çıktıktan sonra gittiğimiz doktorlar da birkaç saatlik oksijen tedavisi ile çocuğun yanımıza verilebileceğini söylediler.
23 Ekim’de benim taburcu olabileceğimi, ancak çocuğumun bir süre daha kalacağını söylediler. Hatta bu sürenin üç hafta olabileceğini dile getirdiler. Bunun üzerine ben de çıkmayı kabul etmedim ve “Beni de taburcu etmeyin onu almadan gitmem” dedim. Bunu kabul ettiler ve ilk üç gün çocuğumu emzirmeme izin vermezken, o andan itibaren çıkıp emzirmeme izin verdiler. Çocuğumun yanına gittiğimde ne serum ne de oksijen vardı. Bunun üzerine ben de “Çocuğu yanıma verin, hiçbir tedavi görmüyor şu an. Geldiğimde alıp kucağıma veriyorsunuz” dedim. Bunu kabul etmediler.
24 Ekim sabahı saat 08:00’de bir anda odama gelerek taburcu olacağımızı söylediler. Bebeğimin de iyileştiğini ve taburcu olabileceğini söylediler. Ne olduğunu anlayamadım, ama bir anda ikimizi de taburcu etmeye karar verdiler. Zaten gece saatlerinde de bir koşturmaca vardı hastanede. Ben ne olduğunu anlayamadan işlemlerimizi yapıp çıkarken, Sağlık Bakanlığı’nın denetime geldiğini oradaki görevliler söyledi.
Çıktıktan sonra başka bir doktora gittik, doktor ‘Sizin çocuğunuz 33 haftalık değil’ dedi. Biz de raporları gösterdik ve ‘Hayır, 33 hafta yoğun bakıma alınması için yazılmış’ dedi. Çıkarken de bize bir hemşire ‘Bebeğinizde uyku hali olabilir, öyle olur ve emmez ise hemen getirin’ demişti. Gidince gerçekten de uyku hali vardı ve emmiyordu. Biz bunun üzerine götürmek yerine, şırınga ile süt verdik ve ertesi gün çocuğumuz kendine geldi. Orada bize çocuğun PCT değeri için 4’ün üzerinde dediler; ertesi gün ise 0,75’e düştüğünü söylediler. Zaten bu olunca da ‘Gözünüz aydın’ dediler. Sonrasında gittiğimiz doktorlar bu değerin bu kadar hızlı düşemeyeceğini söyledi.
Ben bunlar üzerine hastaneye ‘Sizi dava edebilirim’ dediğimde, ‘Bebeğiniz sağlıklı ve kucağınızda, elinize ne geçecek’ dediler. Evet, çocuğum sağlıklı ama ileride bu nedenle bir hasar çıkmayacağının garantisi mi var? Bana ‘Bunlar güçlü, bunlarla uğraşma’ dediler; ama şimdi soruyorum hastalanınca nereye gideceğiz biz?”
Ceren Çorum’un aktardıkları üzerine aradığımız Şişli Kolan Hastanesi Kadın Doğum Bölümü’nden bir isim “Bebeğin kaç haftalık olduğu ölçümler ile belirlenir” cevabını verdi.
Doğum raporunda 38, bebeğin epikriz raporunda 33 yazdığını, annenin ise 36 haftalık gebe olduğunu dile getirdiğini belirttiğimizde ise bir başka görevliye yönlendirildik.
Hastanenin idari bölümünde görevli olduğunu dile getiren Semra adlı yetkili, görüş vermeyeceklerini söylemek ile yetindi.