34,5388
35,9424
3.000,79
Bu sene Nobel ekonomi ödülünü hak kazanan Ermeni asıllı Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Fatih Altaylı’nın Youtube programında ve işçi ücretlerine ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulunmuştu.
Acemoğlu, işçi ücretlerinin düşük olmasına rağmen ülkenin yarısının asgari ücretle çalıştığına vurgu yaparak, “Bu denklemde bir bozukluk var. Bunu düzetmek için işçilerin verimliliğini artırmak gerekiyor ki işçilere olan talep artsın, iş adamları üretkenlikleri, karları arttıkları için işçilere daha fazla maaş vermek zorunda kalsın.” ifadelerini kullanmıştı.
Çalışma ekonomisi uzmanı Prof. Dr. Aziz Çelik ise Acemoğlu’nun bu görüşüne itiraz ederek şu ifadeleri kullandı:
“Daron Acemoğlu’na itirazım var!”
“Daron Hoca özetle verimlilik artarsa ücretler de artar, işverenler daha mutlu bir şekilde ücretleri artırmayı kabul ederler, asıl mesele verimliliğin düşük olması demiş. Bu iddiaya itirazım var! Verimlilik artınca ücretlerin kendiliğinden yükseleceğini düşünmek bölüşüm ilişkilerinden habersiz olmak değilse nedir?”
ÇALIŞANALR ÖRGÜTSÜZ İSE ÜCRETLER ARTMAZ
Çelik, verimlilik artışının reel ücretleri artırma potansiyelinin direkt ücretlerin artması anlamına gelmeyeceğine dikkat çekere şu ifadeleri kullandı:
“Verimlilik artışının reel ücretleri artırma potansiyeli olması başka şey verimlilik artışının güle oynaya ücretleri artıracağını sanmak başka şey. Verimlilik artsa bile güçlü bir sosyal mücadele ve sosyal politika yoksa, çalışanlar örgütsüz ise ücretler artmaz. Tersine düşebilir. Bölüşüm ilişkileri dikkate almayan, sosyal gerçeklerden ve emek-sermaye çelişkisinden söz etmeyen teknisizm maalesef sosyal gerçeklikten böyle kopuyor.”
TEK TEK SIRALADI
Türkiye’deki acı gerçeğin Acemoğlu’nun anlattığının tersine bir senaryo olduğu söyleyen Çelik, “Türkiye’de verimllilik artmasına rağmen reel ücretler düşüyor. SBB ve Sanayi Teknoloji Bakanlığı verilerine göre çalışılan saat başına üretim (verimlilik) 2009’da 100 iken 2022 sonunda 160,3 olmuş.” değerlendirmesinde bulundu.
Ayrıca Çelik, geçen yıllara dair verileri şu şekilde paylaştı:
“Bir diğer ifadeyle verimlilik yüzde 60’dan fazla artmış. İşçiler saat başına daha fazla üretmişler ancak reel birim ücret 2009’da 100’den 2002 sonuna 93,8’e düşmüş. Verimlilik ve ücret makası açılmış. Verimlilik artışının ücretlere hiç yansıması olmadığı gibi ücretler reel olarak da düşmüş. Hatta 2021’in 4. çeyreğinde saat başına üretim 170,5’e çıkarken reel ücret 81,8’e gerilemiş. Son 15 yıl ve 60 çeyrek boyunda ücretler sadece birkaç kez o da çok sınırlı olmak üzere reel olarak artabilmiş. Onun dışında ücretler hep reel olarak düşmüş. Bunun sonucunda işverenler daha çok kar etmiş. Bunun için son 20 yılın İSO 500 Büyük şirket bölüşüm verilerine bakmak bile yeterli.”
ÜCRET ARTIŞI İÇİN SOSYAL MÜCADELE ŞART
Ücretlerin artması için sosyal mücadeleye dikkat çeken Çelik, paylaşımını sözlerine şu şekilde devam etti:
“O iş öyle olmuyor! Verimlilik artınca patronlar kendiliğinden ücretleri artırmıyor. Ücretleri artırmak için yoğun bir sosyal mücadele gerekiyor ve ona rağmen bile reel ücretler düşebiliyor. Verimliliğin Türkiye’den yüksek olduğu ülkelerde de patronlar güle oynaya ücretleri artırmıyor. Ücret artışları etrafında yoğun bir sosyal-sınıfsal mücadele söz konusu oluyor.
Daron Hocanın söylediği klasik liberal reçetenin tekrarından ibaret: Önce zenginleşelim sonra refah gelir! Oysa Türkiye’de ve dünyada zenginlik artmasına rağmen bölüşümün bozulması bu tezi defalarca çürüttü. Türkiye’de ücret düşüklüğün temel nedeni verimlilik değil bölüşüm adaletsizliğidir. Sendikaların zayıf olmasıdır. Devletin sosyal devlet vasfını iyice yitirmesidir.
Hükümet zaten ücretleri baskılamak için yeterince gerçek dışı iddia ortaya atıyor bunlara bir de “verimlilik düşük” iddiasını ekleyip mevcut ekonomi politikasının değirmenine su taşımamak lazım.
VERİMLİLİK ARTIŞI SERMAYE GELİRLERİNE YARIYOR
Verimlilik artışının ücretlere değil sermaye gelirlerine yaradığının bir başka göstergesi de İSO 500 Büyük verileridir. 2009’da sermayenin payı yüzde 45 civarında iken 2023’te yüzde 61’i aşmış. Buna karşılık ücret gelirleri yüzde 55’ten 39’a gerilemiş.
500 Büyük Şirket Türkiye’de verimliliğin en yüksek olduğu şirketler olsa gerek. Demek ki verimlilik artışı tek başına ne ücretleri artırıyor ne de bölüşümü iyileştiriyor. Kısacası Daron Hoca yanılıyor!”
ENFLASYON DÜŞŞE DE HALA HİSSEDİLİYOR
Acemoğlu’na tepkiler diğer ekonomistlerden de geliyor.
Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, Acemoğlu’nun açıklamalarının bir benzerini Fed Başkanı Powell’ın da yaptığını şu şekilde anımsattı:
“7 Kasım’daki Fed toplantısında sorulan bir soru üzerine, Fed başkanı Powell da Daron Hoca’ya çok benzer mesajlar verdi. Yakın dönemde yaşanan yüksek enflasyon sonucunda alım gücünde gözlenen azalmanın (enflasyon düşse de) hala hissedildiğini söyleyen bir gazeteciye Powell’ın cevabı da “üretkenlik artışı olup reel ücretler arttığı zaman” alım gücünün düzeleceğini şeklindeydi.”
ÇOK UZUN VADELİ KONULAR
Ottowa Üniversites Öğretim Üyesi Prof. Dr.Aylin Seçkin Georges, bu teorilerin uzun vadede daha uygulanabilir olduğunu şu şekilde anlattı:
“Daron Hoca topu güzel çevirmiş. Bu yükseklikte enflasyon bol likidite yaratılması yüzünden Türkiye’de. İktidarın en sevdiği vergi oldu ve alışkanlık yaptı. Uyuşturucu bağımlılığı gibi ve iktidar enflasyondan kopamıyor. Verimlilik ve ücretler çok daha uzun vadeli konular.”
ÜRETKENLİK VE ÜCRETLER ARASINDAKİ İLİŞKİ
Greenwich Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cem Oyvat, alıntılarla Daron Acemoğlu’nun açıklamalarını şu şekilde itiraz etti:
“Evet, ancak üretkenlik ile ücretler arasındaki ilişki tek yönlü değil; ücret artışları da iş gücü üretkenliğini olumlu etkiliyor. Yani: Ücret İşgücü üretkenliği. Tartışma madem asgari ücret üzerinden ilerliyor; Arin Dube, asgari ücretin işgücü üretkenliğini nasıl etkileyebileceğini konuyla ilgili çalışmalara dayanarak 4 maddede özetlemiş: (i) İşçilerin artan çabası (etkin ücret mekanizması) (ii) İşe girip-çıkma hızının azalması (iii) Firma içinde daha iyi yönetim uygulamaları (iv) Düşük verimlilikteki işverenlerden yüksek verimlilikteki işverenlere doğru üretim kayması. Bunlara ek olarak, ücret artışlarının sermaye yoğun üretime geçişi teşvik etme etkisini de göz önünde bulundurmak gerekir.”
“NEDEN ŞAŞIRALIM Kİ?”
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şişman, “Kârların, rantın patlatıldığı, ücretlerin eritildiği bir dönemden geçtiğimiz Acemoğlu tarafından da tespit edilmiş. Tekelci rekabetin olduğu yerde, buradan yeni bir büyüme çıkmayacağını da bilir kendisi. Neden şaşıralım ki?” ifadelerini kullandı.
“GERÇEK DÜNA ÇOK FARKLI”
Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yakup Küçükkale, teori ile pratikteki farklılıkları şu şekilde aktardı:
“Tamam, Daron hocanın söylediği teorik olarak doğru. Kâğıt üstünde, kitap sayfalarında böyle yazıyor. Ama gerçek dünya çok daha farklı. Şu an Türkiye’de fakirliğin yaşanıyor olması ve bu fakirliğin giderek derinleşmesi uygulanan ekonomi politikalarının bir sonucu. Firma yanlısı (her fırsatta firma borçlarının silinmesi veya firmalara sağlanan istisna ve muafiyetler vs) ve işçiyi görmezden gelen politikalar (sendikaların baskılanması veya düşük asgari ücret belirlenmesi vs) uygulanmaya devam ettikçe; fakirliği aşmak ve gelir dağılımında adaleti sağlamak mümkün olmayacak. Bırakın böyle verimlilik falan artistik cümleleri. Gerçek hayatta firmalar kollanıyor, işçiler görmezden geliniyor. Nokta”
ÜCRETLER ENFLASYONUN RAYDAN ÇIKMASINI ENGELLİYOR
Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ensar Yılmaz, aradaki ilişkinin çok güçlü olmadığını şu maddelerle anlattı:
“Verimlilik, ücret ve enflasyona dair: i. verimlilik ile ücretler arasında pozitif bir ilişki var fakat bu güçlü değil, verimlilik ücretlere çok sınırlı yansıyor ii. ülkede veri verimlilik düzeyinde dahi ücretlerin payı hala çok düşük (diğer benzer ülkeler dikkate alındığında)+ iii. emeğin payının düşüklüğünde düşük verimliliğin payı var, fakat artan firma gücü, dış ticaret yapısı, sendikal gücün de çok etkisi var iv. üretimin niteliği ve kısıtlarının enflasyonist olduğu açık, fakat bu, şu anki enflasyon düzeyi ile ilişkili değil+ v. ücretler bu ülkede enflasyonist olmaktan çok, enflasyonunun raydan çıkmamasında önleyici bir işleve sahip (düşen reel ücretler yoluyla) vi. Ve ücret artışlarının da verimliliği artırdığını biliyoruz, yani ücretlerden de verimliliğe bir nedensellik var.”