34,4996
36,1564
2.979,71
T24 Haber Merkezi
TİP’in Filistin için düzenlediği dayanışma gecesinde konuşan Erkan Baş, “Hepimiz ortak bir düşmana karşı ortak bir mücadele içindeyiz. Yaşasın bu mücadelemiz” dedi.
Türkiye İşçi Partisi (TİP), soykırımın devam ettiği Filistin’le dayanışmayı büyütmek ve Gazze’de İsrail güçleri tarafından bombalanan Al Awda Hastanesi’nin onarılmasına katkı sağlamak amacıyla dün akşam İstanbul’da Filistin Halkıyla Dayanışma Gecesi düzenledi.
Beşiktaş’taki Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde düzenlenen gecede oyuncular Özgün Çoban ve Pınar Yıldırım sunuculuğu üstlenirken, TİP Genel Başkanı Erkan Baş ve TİP Sözcüsü Sera Kadıgil de dayanışma gecesinde yer aldı.
Dayanışma gecesinin açılış konuşmasını yapan TİP Genel Başkanı Erkan Baş, sözlerine Behice Boran’ın bundan 48 yıl önce düzenlenen Şili Halkıyla Dayanışma Gecesi’nde söylediği “Şu anda bilmediğimiz ülkelerde, bilmediğimiz insanlar bu çeşit toplantılar, gösteriler, direniş ve mücadelelerle emperyalizme ve faşizme karşı mücadele vermektedirler. Aralarında fiili hiçbir bağı ve temas olmasa dahi bunlar arasında yani hepimiz arasında koparılmaz bir dayanışma, bir birlik vardır. Çünkü hepimiz ortak bir düşmana karşı ortak bir mücadele içindeyiz. Yaşasın bu mücadelemiz” ifadeleriyle başladı.
Erkan Baş, açılış konuşmasında şunları kaydetti:
“Bu düzenin ortak adı barbarlıktır”
Sevgili yoldaşlar, şu anda bilmediğimiz ülkelerde bilmediğimiz insanlar bu çeşit toplantılar ve gösterilerle emperyalizme ve faşizme karşı mücadele veriyorlar. İşgalci Siyonist Devletin soykırıma varan katliamlarına karşı, Nazi özentisi imha politikasına lanet okuyorlar. İşgalci İsrail’in bu katliamlarında binlercesi çocuk ve kadın olmak üzere on binlerce insan hayatını kaybetti. Filistin topraklarında, Lübnan’da, Suriye’de, İran’da siviller hayatlarından oldu. Ne uğruna? Evet soruyoruz, ne uğruna? ABD ve emperyalistlerin Ortadoğu’da varlığını güvence altına almak, adına İsrail dedikleri bir askeri üssü orada tutmak, bölge halklarını terbiye etmek, ticaret yollarını ve yeraltı kaynaklarını kontrol etmek uğruna, para uğruna. Yüzlerce yıldır yaşadığımız bu düzen barbarlıktır. Adına önce kolonyalizm, sonra sömürgecilik, sonra emperyalizm dedikleri bu düzenin ortak adı barbarlık düzenidir. Altın uğruna Amerika’nın neredeyse tüm yerlerin nüfusunu katleden, ipek ve baharat uğruna Hindistan’ı sömürgeleştiren, madenler uğruna Afrika’yı açlığa iten, petrol uğruna Ortadoğu’yu bir savaş coğrafyasına çeviren bu düzene lanet olsun, lanet olsun, lanet olsun!
“İnsandan sayılmamız için size daha kaç ceset gerekiyor?”
Değerli yoldaşlar, bu düzenin failleri aslında yüzyıllardır değişmedi. Bugün Filistin’de yaşananları sorgulamayı dahi suç sayan ABD, Almanya, İngiltere, Fransa gibi devletler, bu ülkelerdeki iktidarlar, bunların dünya halklarına bakışları aslında hiç değişmedi. Kendi ülkelerindeki emekçilerin sırtına basarak iktidarda kalan bu egemenler, açıkça konuşalım, bizleri, gelişimine izin vermedikleri veya az geliştirdikleri halkları, üzerine basıp öldürecekleri böcek gibi görüyorlar. O yüzden buradan o batının merkezlerindeki, şatafat içerisinde, lüks hayatlar içerisinde yaşayan egemenlere, Berlin’deki, Paris’teki, New York’taki, Londra’daki egemenlere soruyoruz: İnsandan sayılmamız için, ölülerimizin önem kazanması için, Filistinlilerin, Afganistanlıların, Suriyelilerin, Iraklılarının insan sayılması için size daha kaç ceset gerekiyor? Milyon Iraklı, yüz binlerce Filistinli, Afganlı, insan sayılmamız için yetmedi mi? Bundan çok değil, daha 100 yıl önce Avrupa’da hayvanat bahçesi gibi yerlerde insan sergilemiş bir medeniyet olmaktan utanç duymanız için daha kaçımızın ölmesi gerekiyor? Amerika’daki köleciliğin, Güney Afrika’da desteklediğiniz apartheid rejiminin, son anlarına kadar arkasında durduğunuz Nazilerin utancını yaşamanız için bizim buralardan ne yapmamız gerekiyor? Ne kadar ölmemiz gerekiyor? Ne kadar kan dökülmesi gerekiyor?
“Katliama göz yuman egemenler, uygarlık krizinin altında kalacak”
Adını koymamız gerekiyor, bu bir uygarlık krizidir. Filistin, bu uygarlık krizini tüm dünyanın gözleri önüne sermiştir ve bizim iddiamız odur ki hep birlikte göreceğiz, bu soykırıma varan katliama izin veren, göz yuman, önünü açan egemenler, bu uygarlık krizinin altında kalacak. Bu ateş onları yakacak. ABD’de ve bir cümle emperyalist meclislerde, bu katliamcı Netanyahu’yu ayakta alkışlayan, ona silah veren, daha kötüsü işgalciye direnen herkesi suçlu ilan eden herkes, Filistin’deki direnişin, Filistin’deki enkazın altında kalacak. Biz yeni bir uygarlık arıyoruz. Yeni bir uygarlık arıyorsak işte onun öncüleri dünyanın dört bir yanında sokaklarda, üniversitelerde, limanlarda, İsrail’e meydan okuyan gençlerde, emekçilerde, halklardadır. Geçenlerde Amerika Birleşik Devletleri’ndeki seçim, dünya siyasetinde herhalde en çok konuşulan konularından birisi oldu. Orta Doğu’yu kan gölüne çeviren demokratlarla cumhuriyetçiler arasında bir seçim yapmak zorunda kalan Amerikan halkı… Ne diyeceğimizi bilemiyoruz, ama bu iki gücün nerede birleştiğini biliyoruz. Bunlar Netanyahu’yu ayakta karşılamakta, Filistin’e, Irak’a yapılan zulümleri görmemezlikte, desteklemekte birleşiyor. Bakmayın birbirlerine karşı atıp tuttuklarına, bunlar çocuklarımızın görmemesi gereken bir uzaklığa doğru itilmeli, çocuklarımızı bunlardan uzağa yerleştirmeliyiz. Demokrat veya cumhuriyetçi görünümlü katillerden, onlara özenen liberallerden, sağcılardan, aşırı sağcılardan, Mars’a gitmek isteyenlerden çocuklarımızı korumamız gerekiyor. Gerçi varsın gitsinler, biz de onlardan kurtulalım, belki dünyayı yaşanabilir bir yer haline getiririz. Hani şu ‘Dostum Trump’ diye tweet atanları da yanlarında götürseler hiç üzülmeyeceğimizi ifade etmemiz gerekiyor. Trump kazanınca ‘Dostum Trump’ diye sevinçle tweetler atanlar var, bunlar hiç utanmadan katliamlar sürerken İsrail’le ticaretlerini devam ettirdiler. ABD’nin bölge planlarında başrol oynamak için can atanları var, tarih onları da yazacak. Tarih bu süreçte bile üç beş kuruş için İsrail’le ticarete devam edenleri, Filistin halkının karşısında duranları yazacak ama biz burada Filistin halkının dostları, Filistin halkının Türkiyeli devrimci dostları olarak bir söz daha veriyoruz: Biz sizi sadece tarihe yazmakla yetinmeyeceğiz, sizden işlediğiniz bütün bu suçların da hesabını teker teker mutlaka soracağız.
“İktidar da Filistin’deki katliamın suç ortağıdır”
Bu konuyu özellikle burada gündem yapmak istiyoruz, çünkü Recep Tayyip Erdoğan ve onun adıyla anılan bu iktidar bir gün olsun İsrail’le ticaretten vazgeçmedi. Bunu açıkça söyleyebildikleri zamanlar oldu, bunu söylemekten çekindikleri, savunamadıkları zamanlar oldu. Ama ticaretten para kazanmaktan hiç vazgeçmediler. Suudi, Katarlı ortakları İsrail’le ortaklıklarından asla vazgeçmediler. Hep birlikte İsrail’in varlığını korumak, güvence altına almak için bütün güçleriyle çalışmaktan bir an olsun vazgeçmediler. İsrail’le savunma işleri yapmaktan, onun ürettiği casus yazılımlarını kullanmaktan bir an olsun vazgeçmediler. Tayyip Erdoğan Amerikan dostlarıyla birlikte Suriye’nin altını üstüne getirmekle meşgulken, Suriye’de cihatçı pek çok örgüt de İsrail tarafından fonlanıyordu. Amaç Suriye’yi, yani Filistin’in en büyük güvencelerinden biri olan Suriye’yi etkisiz hale getirmekti. İşte o yüzden, bugün bu ülkedeki iktidar da Filistin’deki katliamın suç ortağıdır! Şimdi sözde ‘İsrail’le ticaret yapmıyoruz, bunu resmi olarak engelledik’ diyorlar, ama İsrail’in askeri tesis ve ekipman için kullandığı pek çok malzeme bugün hala bölgeye Türkiye’den veya Türkiye üzerinden gitmeye devam ediyor. O kadar utanmazca yapıyorlar ki bunu, konteynırların üzerine Filistin yazıp, götürüp İsrail’e teslim ediyorlar. İşte arkadaşlar kapitalizm, işte siyasal İslam böyle ahlaksızdır, böyle ikiyüzlüdür. O yüzden lanet olsun bunların timsah gözyaşlarına, lanet olsun bunların para kazanmak için her şeyi feda eden ikiyüzlü, sahtekar politikalarına!
“Filistin davasını Deniz Gezmiş’lerden miras olarak görüyoruz”
Sevgili dostlar, emin olun bugün burada son derece önemli bir adım atıyoruz. Bu geceyle birlikte hem Filistin’e işçilerin, emekçilerin, sosyalistlerin büyük bir selamını gönderiyoruz hem de Al Awda Hastanesi için uluslararası bağış kampanyasına Türkiye’den de elimizden geldiğince bir desteği hep birlikte başlatıyoruz. Biz bu ülkeyi çok seviyoruz, ama biz başka halkları da başka ülkelerin emekçilerini de hele başka ülkelerin direnen halklarını da çok seviyoruz. Onlarla aramızda kopmaz bir bağ var. Biz tereddütsüz, açık ve net enternasyonalistiz. Biz bu işgal politikasına ‘hayır’ diyen tüm insanlığın, Müslüman, Yahudi, Hristiyan, inançlı, inançsız, tüm insanlığın bir parçasıyız. Biz emperyalizme ve kapitalizme karşıyız. Biz Filistin davasını Deniz Gezmiş’lerden miras olarak görüyoruz. O yüzden bugün bu mirası yeniden yükselten tüm dostlarımıza, bu etkinliğin gerçekleşmesine emek koyan herkese yürekten bir kez daha teşekkür ediyorum. Yaşasın Özgür Filistin, yaşasın halkların kardeşliği; kahrolsun barbarlık, yaşasın sosyalizm!
Jeremy Corbyn’den video mesaj
Erkan Baş’ın konuşmasının ardından, Ürdün’deki Filistin diasporasından Halkın Birliği Partisi Genel Sekreter Yardımcısı, Küba Dostluk Derneği Başkan Yardımcısı Dr. İsam Hecava ve Filistinli gazeteci Hasan Tahravi de birer konuşma yaptı.
İngiltere İşçi Partisi eski lideri Jeremy Corbyn’in video mesaj ile katılım gösterdiği dayanışma gecesine, gazeteci Metin Cihan ise bir yazılı mesaj iletti. Gecede, barış için mücadele eden uluslararası Filistin eylem komitelerinin ileteceği video mesajlar da yayınlandı.
Filistin ile Dayanışma Gecesi’nde sanatçılar da yer aldı. Dengin Ceyhan piyano resitali düzenlerken, Sevinç Erbulak, Ali Seçkiner Alıcı, Füsun Erbulak, Seda Türkmen, Aslı Menaz, Cem Yiğit Üzümoğlu, Barış Atay, Orçun Ucal, Tuğba Sorgun ve Yasemin Ertorun ise direniş şiirleri seslendirdi.