34,2330
37,0784
2.968,74
ABD’de dün yapılan başkan seçimleri sonrası sandıktan zaferle çıkan Cumhuriyetçi Donald Trump, 20 Ocak 2025’te başkentte yapılacak yemin töreniyle Beyaz Saray’da koltuğa oturacak.
Ülkenin 47. başkanı, seçim sürecindeki mitinglerde vaatlerde bulunduğu çözüm bekleyen iç ve dış sorunlarla karşı karşıya kalacak.
EKONOMİ VE GÖÇ
ÜIkedeki iç sorunların en başında, hayat pahalılığı geliyor. Özellikle Covid-19 süreci ve sonrasında, ekonomi hala kendini toparlayabilmiş değil. Siyasi liderler bir türlü düze çıkamayan göstergelerdeki bozukluklar için diğer partideki rakiplerini suçlasa da Amerikalılar için enflasyon, işsizlik, konut sektöründeki tıkanma ve hayat pahalılığı, ülkede çözüm bekleyen en önemli konuların başında görülüyor.
Bazı kesimler tarafından ekonomiyle bağlantılı olduğu düşünülen göçmen sorunu, ülkede çözüm bekleyenler listesinde ikinci sırada yer alıyor. Ülkenin güney sınırından tüm önlemlere rağmen geçiş yapmaya devam eden düzensiz göçmenler meselesi, başkentteki siyasiler tarafından en fazla tartışılan konulardan biri… Washington’da her iki parti de düzensiz göçmen sorununun ehemmiyetini kabul ederken Demokratlar bu olaya biraz daha insani ve ekonomiye katkı cephesinden bakıyor. Cumhuriyetçiler ise düzensiz göçmenlerin ABD’nin kaynaklarına zarar verdiğini, bu nedenle bu konuda sert önlemler alınması gerektiğini savunuyor.
ABD’de en önemli iç meselelerden biri de zaman zaman yoğun tartışmalara neden olan ateşli silah şiddeti ve suç oranlarındaki yaygınlık. Ülkede silahlanma hakkı Anayasa tarafından korunuyor. Muhafazakar ve Cumhuriyetçi kesim “silah edinme hakkı”na dokunulmaması, liberal ve Demokratlar ise uzun namlulu otomatik silahların kısıtlanması, ateşli silahların yanlış kişilerin eline geçmemesi konusunda tedbirlerin arttırılması gerektiğini savunuyor.
Ülkede Demokrat ile Cumhuriyetçi kesimler arasındaki diğer tartışma konusu ise kürtaj hakkı. Haziran 2022’de ABD Yüksek Mahkemesinin, 1972’de Roe v. Wade kararı gereği ülkede mevcut olan kürtaj özgürlüğü uygulaması kararını iptal etmesi hala tartışılıyor. Özellikle Cumhuriyetçilerin yönetimde olduğu eyaletlerde kürtaj hakkı yasalarla yasaklanmaya çalışılırken Demokratlar bu hakkı geri almak için kampanyalarını sürdürüyor.
Ülkedeki Trumpizm dalgasında kendine yer edinen aşırı sağ gruplara karşılık, sol eğilimli yapılanmalar kendini gösteriyor. Demokrat liderler rakiplerine “Nazi” benzetmesi yaparken Cumhuriyetçi kanat da Demokratlara ülkeye komünizm ve sosyalizm getireceği yönünde suçlamalar yöneltiyor.
GAZZE VE UKRAYNA
ABD’de halihazırda en ateşli dış politika konusu olarak İsrail’in Gazze’de bir yıldan fazla süredir devam ettirdiği soykırımın üzerine Lübnan’da süren saldırıları ve zaman zaman İran ile kapışması yer alıyor. Sadece kendi kamuoyundan değil, dünyadan da gelen tepkiler üzerine Gazze’deki soykırımda barış ve insani yardımlar için çaba sarf ettiğini dile getirerek sureti haktan görünen ABD yönetimi, günlük olarak İsrail’e sağladığı 20 milyar dolara varan silah ve cephane için kamu vicdanında sorgulanıyor. ABD, İsrail’e sadece silah ve para yardımı yapmıyor, Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşlarda da bu ülkeye kalkan görevi görerek politik destek veriyor. Uluslararası platformlarda dillendirdiği sözde adalet, özgürlük, diplomasi gibi ilkeler konusunda Gazze meselesinde sınıfta kalan ABD’nin, Orta Doğu’da barış ve istikrarı sağlaması en önemli dış politika hedeflerinin başında geliyor.
Ukrayna’da devam eden savaşa destek sorunu da ABD iç siyasetinde iki parti arasında tartışmalara neden oluyor. Ukrayna’nın doğusundaki Rusya ile sınırına yakın bölgelerde yaşanan sorunların yanı sıra Kiev’in NATO’ya katılma teşebbüsü nedeniyle Rusya’nın Şubat 2022’de Ukrayna’ya saldırısıyla bölgede başlayan savaş devam ediyor. ABD, en başta Avrupa’daki müttefik ve ortakları ile Ukrayna’ya silah desteğini sürdürürken Rusya’nın da İran ve Kuzey Kore üzerinden destek arayışına girmesi, savaşın uzun yıllar sürmesi konusunda endişelere neden oluyor.
ABD’de Demokrat ve Cumhuriyetçilerin üzerinde en az tartıştığı dış politika sorunu ise Çin ve Pasifik bölgesi. Her iki parti de Çin’in ekonomik ve askeri olarak ABD’ye ciddi tehdit unsuru olmaya gittiği konusunda hemfikir. ABD, Hint-Pasifik bölgesinde Hindistan, Japonya, Güney Kore ve Avustralya üzerinden Quad (Dörtlü) adını verdiği bir blok ile Çin’e karşı blok oluşturmaya çalışıyor.
ABD; Güney Amerika ve Kanada ile diğer bölgelere nazaran en gergin ilişkiyi yaşıyor. Trump döneminde Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması’ndan (NAFTA) çekilme ile ekonomik ilişkiler konusunda gerginlik yaşansa da Demokratlarla birlikte Amerika kıtasında siyasi gerilim kısmen bitmiş görünüyor. Ancak Güney Amerika’daki ekonomik ve uyuşturucu çete kaynaklı ABD’ye akın eden düzensiz göçmenler, bu kıtada iç ve dış sorunları harmanlayan problemlerden biri olarak öne çıkıyor.
TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ
Başkanlık seçimleri sonrasında Beyaz Saray’a gelecek ABD yönetimi ile Türkiye arasında yeni dönemde ele alınması gereken pek çok mesele bulunuyor.
Türk-Amerikan ilişkilerindeki en sıcak konu başlığı, ABD’nin Suriye’deki terör örgütü PKK/YPG’ye süren desteği. ABD’nin terör örgütüne desteğinin NATO müttefikliğiyle bağdaşmadığını vurgulayan Türkiye, örgüte sağlanan desteğin kesilmesini istiyor. ABD yönetimi ise DEAŞ’la mücadele bahanesiyle PKK/YPG’yi sahadaki ortağı olarak tanımlıyor.
ABD’nin Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşılık Verme Yasası (CAATSA), Türkiye-ABD ilişkilerinin son yıllardaki en önemli gündem maddeleri arasında yer alıyor. Türkiye’nin istediği füze savunma sistemlerini vermeye yanaşmayan, buna karşılık Rus S-400 hava savunma sistemlerinin alınmasını bahane göstererek CAATSA yaptırımları uygulayan ABD, uygulamanın sonlandırılması çağrılarına şu ana kadar olumlu yanıt vermedi.
ABD’nin S-400’leri bahane ederek F-35 savaş uçakları programından çıkardığı Türkiye’ye, program sırasında yaptığı katkılardan ötürü 1 milyar 450 milyon dolar borcu bulunuyor. Türk tarafının tespit ettiği tutar ile bunun ne şekilde tahsil edileceğine ilişkin görüşmeler sürüyor.
2016’daki hain darbe girişiminin ardından ABD’yi daha fazla mesken tutan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarının Türkiye’ye iade taleplerine Washington yönetimi duyarsız kaldı. Türkiye, bu konuda ABD yönetiminin adım atması için baskısını sürdürüyor.
İki NATO müttefiki arasındaki temel meselelerden bir diğeriyse F-16 savaş uçaklarının tedarik edilmesi. ABD Kongresinin Türkiye’ye F-16 satışına onay vermesinin ardından sürecin aksaklık yaşanmadan tamamlanması müttefiklik ilişkileri bakımından önem arz ediyor.
İsrail’in Gazze’deki soykırımı 7 Ekim 2023’ten bu yana devam ederken birçok ülkenin lideri bölgesel savaş tehdidine karşı uyarıda bulunuyor. Bu ülkelerin başında gelen Türkiye, İsrail’e koşulsuz desteğini sunan ABD’nin İsrail’e silah ve mühimmat yardımlarını kesmesini istiyor.
ABD’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) yönelik silah ambargosunu kaldırması da Türkiye-ABD hattında gerginliğe sebep oluyor. Türkiye, ABD’nin hamlesini Kıbrıs Adası’ndaki silahlanmayı artıracak ve bölgedeki hassas dengelere zarar verecek bir tehdit olarak algılıyor.
Türkiye ile ABD arasındaki önemli meselelerden biri de Rusya-Ukrayna Savaşı. 2022 yılında başlayan savaştaki jeostratejik ve jeopolitik rolü nedeniyle Türkiye hem ABD hem de uluslararası kamuoyu nezdinde “çatışma çözümü aktörü” olarak sahneye çıktı.
Bu süreçte hem Rusya hem de Ukrayna ile doğrudan görüşen nadir ülkelerden biri olan Ankara’nın bu güçlü pozisyonu, son dönemde Türkiye’ye oldukça mesafeli duran ABD Kongresinde dahi büyük takdirle karşılandı.