34,1829
36,7837
2.920,94
Hamide HANGÜL
Gayrimenkul sektörünün çatı kuruluşu Gayrimenkul Yatırımcıları Derneği’nin (GYODER) bu yıl 19’uncusunu düzenlediği GYODER Gayrimenkul Zirvesi, sektör temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşti. Zirvede konut piyasasının canlandırılmasına yönelik çözüm önerileri, yeni finansman modelleri tartışıldı. Zirve sırasında DÜNYA’nın sorularını yanıtlayan GYODER Başkanı Neşecan Çekici, konuta erişim ve finansman sorunlarına işaret etti. Çekici, “Sektör olarak çığlık atmamız gereken günler yaşıyoruz” dedi.
Barınma sorunu alarm veriyor
Konut piyasasında ev sahipliği oranındaki düşüşe işaret eden Çekici, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz bir arada olmalıyız, önemli bir dönem. Erişilebilir konut krizi dünyanın birçok ülkesinde var. Şu anda 1,6 milyar insan bundan muzdarip. Araştırmalara göre, önümüzdeki 10 yılda bu sayı dünyanın toplamının yüzde 40’ına ulaşacak, yani 3 milyar insanı kapsayacak duruma gelecek. Bizde de sinyali çalıyor, alarm zilleri veriyor. Ekonomi konularımız, pandemiden sonra alışkanlıkların değişmesi bizi bir şeyler yapmaya zorunlu kılıyor. Barınma sorununda artık alarm veriyoruz. Konut sahipliği oranı yüzde 70 üzerinde sağlıklıdır, bizde yüzde 55’lere kadar geriledi. Bunların çözülmesi için de konut satışlarının tekrar yükselmesi, kiracılık tarafında, barınmada yeni modellerin üretilmesi gerekiyor” diye konuştu.
Yapay zekâ bizim için de var
Çekici, zirvenin açılışında yaptığı konuşmada ise GYODER’in bu yıl 25’inci kuruluş yıl dönümünü kutladıklarını söyledi. Sektörün geleceğini yeniden şekillendirmek üzere bir arada olduklarını dile getiren Çekici, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Gayrimenkul endüstrisi olarak yeniden başlat düğmesine basma zamanımız geldi. Geçmişin tecrübeleriyle, hatalarımızdan dersler çıkararak, değişen dünya koşullarına uyum sağlayarak, geleceği en iyi şekilde inşa etmek için birlikte çalışacağız. Türkiye ekonomisinin kalbi, gayrimenkul sektörüdür. Biz, geleceğin mimarlarıyız. İşte bu nedenle, kendimizi daima hazır, motive ve en önemlisi ‘yeni’ tutmalıyız. GYODER olarak, barınma politikaları, sürdürülebilirlik ve finansman yöntemleri gibi kritik alanlarda çözüm önerileri sunan ‘Mavi Kitap’ı yazdık. Tüm paydaşlarımızla bir seferberlik çerçevesinde gayrimenkul ve kentsel dönüşüm okuryazarlığı projeleri yürütmeye başladık. Yapay zekâ artık bizim için de var” diye konuştu.
Rixos Otelleri ve Tersane İstanbul Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Fettah Tamince ise konuşmasında şunları söyledi: “Bir turizmci olarak İstanbul için, İstanbul’un zenginliğine katkı sağlayacak bir şey yapabilir miyiz hayali bende hep vardı. Haliç’te, özellikle Tersane bölgesi ile ilgili bir proje söz konusu olunca da bunun aradığım fırsat olduğunu, İstanbul’un zenginliğine zenginlik katacak ve dünyadaki diğer şehirler ile İstanbul’u daha iyi yarıştırabilecek bir artı değer olduğunu düşündüm. İstanbul potansiyelinin yüzde 15, yüzde 20’sini yaşıyor. Bu proje ile bu potansiyelin daha büyütülmesine katkı sağlayabilir miyiz vizyonu beni motive etti.”
GYODOR zirvesinde düzenlenen panelde de finansmana yeni çözüm yolları ele alındı. KONUTDER Başkanı Ramadan Kumova, yapı tasarruf sandıklarının Türkiye’de artık harekete geçmesi gerektiğini söyledi. Kumova, “Yapı Tasarruf Sandıkları Avrupa’da uygulanan, insanların çalışırken sistemin içerisine girdikleri, biriken paranın zaman içerisinde finansmana dönüştüğü bir sistem. Bununla ilgili çalışıyoruz. Eğer Yapı Tasarruf sandıklarını Türkiye’de oluşturup, gayrimenkul sektörü ile birleştirebilirsek, yastık altındaki altının buraya aktarılabileceğine inanıyoruz. Birkaç yıl içinde yapı tasarrfuf sandıkları ile ilgili çalışmamız belli bir noktaya gelecek” bilgilerini verdi.
“Finansman modelleri değişmeli”
AYD Başkanı Nuri Şapkacı ise “Enflasyonun artmasıyla finansman ihtiyacı inanılmaz derecede pahalandı. Krediyi yüzde 65’lerden kullanıyoruz. Bizim artık geleneksel finansmandan çıkıp, biraz daha yeni modelleri kullanmamız gerekiyor. Yani 15-16 yeni finansman yöntemi var biz çoğunu kullanmıyoruz” değerlendirmesinde bulundu. İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Başkanı Engin Keçeli de arz talep dengesinin bozulduğuna dikkat çekti. Keçeli, “Bizim eksiğimiz fizibilite ve sermaye. İnsanlar önce fizibilite ve sermaye altyapılarını hazırlayıp projelerini öyle geliştiriyorlar. Proje gayrimenkul yatırım fonları konusunda son derece mutluyuz. Sektörün kurtuluşu olarak bakıyoruz. Regülasyonun doğru oluşturularak hızla başlanması gerekiyor. Alternatif konut üretmeye ihtiyacımız var” ifadelirini kulandı.
Gönül: Temettü dağıtanlara iyi gözle bakıyoruz
GYODER zirvesinin öğleden sonraki oturumuna katılan Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı İbrahim Ömer Gönül, borsada şu anda 48 adet gayrimenkul yatırım ortaklığı olduğunu söyledi. Gönül, “Bunların 2023 yılında değerleri 350 milyar liraydı, bu yılı 550-600 milyar lira civarında bir değerle kapatacağımızı görüyoruz” dedi. Gayrimenkul yatırım ortaklıklarının vergisel avantajlarında değişiklik yaptıklarını ve ortaklıkların artık yüzde 10 kurumlar vergisi ödediklerini belirten Gönül, bununla birlikte temettü dağıtım zorunluluğu geldiğini, temettü konusunda yatırımcılardan pozitif dönüş aldıklarını anlattı.
aldık Bu yıl GYF’lerin projelere yatırım yapmasının önünü açtıklarını açıklayan Gönül, “Böylece sadece bitmiş değil devam eden veya başlangıç aşamasındaki projelere de yatırım yapabiliyorlar. Mevcut GYF’lerden Proje GYF dediğimiz bu fonlara dönüşüm ve yeni Proje GYF kurulumu için çok sayıda başvurumuz var. GYF’lerin güncel değeri 104 milyar lira. 2024 sonunda yaklaşık 115 milyar lira gibi bir rakamla karşımıza çıkacaklarını tahmin ediyorum. Bu da 2025 yılında yaklaşık 150 milyar liranın üzerinde bir fon büyüklüğüne ulaşacaklarını tahmin ediyoruz” dedi. Borsada temettü dağıtan şirketlere iyi gözle baktıklarını kaydeden Gönül, “Temettü aldığınız şirketi yıllarca taşımak yatırımcının hoşuna gider” şeklinde konuştu.
Eğilmez: Türkiye büyük bir kriz yönetim üstadı
Zirvede bir sunum yapan Ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez, Türkiye’nin büyük bir kriz yönetim üstadı olduğunu vurguladı. Sanayi üretiminde son yıllarda düşüş olduğuna dikkat çeken Eğilmez, şunları söyledi: “Enflasyonu çözmenin yollarından birisi de büyümeyi düşürmek. Tüm bunlara rağmen talebin canlı olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla arz ve talep arasında bir uyumsuzluk var diyebiliriz. Konut satışlarında da durum kötü değil. Geçen yılın aynı dönemine göre ikinci elde artış, birinci elde düşüş olduğunu gözlemliyoruz.
Dolayısıyla satışlar yüksekmiş gibi görünüyor. Ancak fiyatlar reel olarak bir gerileme içinde” dedi. Beklentiler iyileşmediği için enflasyonu düşürmenin zor olduğuna dikkat çeken Dr. Eğilmez, şöyle devam etti: “2001 yılında yaşanan krizde bizim iyi bir yola girmemizi sağlayan da beklentileri düzeltmek olmuştu. Biz büyümeyle enflasyonu düşürmeyi aynı anda beceremedik. Bütün bunlara rağmen Türkiye büyük bir kriz yönetimi üstadı. Özel sektörümüz bu konuda oldukça dirençli, atılacak adımların irrasyonel olacağını tahmin edebiliyor.”