34,5292
35,9208
2.996,72
İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, diyabetli çocukların daha sağlıklı ve konforlu bir hayat sürdürmeleri için mutlaka bir pompa ve sensör kullanmaları gerektiğini belirterek “Bu, diyabet hastası yavrularımızın hayatını uzatmak için çok önemli bir aygıttır.” dedi.
Çömez, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Tip-1 diyabet hastalarının sorunlarına değinen Çömez, Türkiye’de yaklaşık 30 bin çocuğun bu hastalıkla mücadele ettiğini söyledi.
Diyabetli çocukların sorunlarını ve nelerle karşılaştıkların anlatmak için elindeki aparatla parmağından kan alan Çömez, “Bu hastalar günde sekiz kez parmak veya vücutlarının başka yerini delmek zorunda kalıyor. Bu yöntem çocuklar için çok acı ve travmatik bir şey.” değerlendirmesinde bulundu.
Çömez, dünyada bu yönteme karşı bilimsel bir çözümün bulunduğunu, bu çözümün Türkiye’de de uygulanması için vatandaşların sekiz yıldır mücadele ettiğini belirtti.
Çocukların daha sağlıklı ve konforlu bir hayat sürdürmeleri için mutlaka bir pompa ve sensör kullanmaları gerektiğini vurgulayan Çömez, “Bu cihaz düzenli olarak günde 300 defa şeker ölçümünü yapar ve buna göre hastaya insülinin verilmesini sağlar. Bu, diyabet hastası yavrularımızın hayatını uzatmak için çok önemli bir aygıttır. Yunanistan dahi dünyanın her yerinde var.” diye konuştu.
Çömez, şeker hastaları için pompa ve sensör kullanımı yöntemini kendisinin de gündeme getirdiğini, Sağlık Bakanlığının bu konuda söz vermesine rağmen gereğini yapmadığını iddia etti.
Bu sensörü kullanamadıkları için çocukların gözlerini, böbreklerini, ayaklarını veya başka uzuvlarını kaybettiğine işaret eden Çömez, şöyle devam etti:
“30 bin çocuğumuzun bir aylık maliyeti 100 veya 150 milyonu buluyor. Bu devlet için önemsenmeyecek bir rakam ama iktidar bu konuda duyarsız ve bu ülkenin yavruları acı çekiyor. Aylık maliyeti 100 milyon olan bir rakamı çok gördüler. Yavrularımıza karşı bir sorumluluğumuz var. Koskoca Türkiye’de küçücük sensöre ayrılan bir para bulunamadı, bütçede de bir ödenek yok. Bu yavrularımızın çektiği acı unutuldu.”
Tıpta Uzmanlık Sınavı
Çömez, Türkiye’deki Tıpta Uzmanlık Sınavı’nın (TUS) dünyada örneği görülmeyen bir şekilde yapıldığını ileri sürdü.
Bazı üniversitelerde açılan kadrolardan örnekler aktaran Çömez, yabancılara ayrılan kadronun puanlarının Türk hekimlerine göre daha az olduğunu belirtti.
Çömez, “Türk hekimlerinin 70 puanla girdikleri yerlere yabancı hekimler 55 puanla giriyor. Dünyanın hiçbir yerinde yerli ve yabancı ayrımı yapılmaz. Ülkenin evlatlarına, yerlilere karşı yabancılara imtiyaz ise hiç sağlanmaz. Kadroları azalttınız, özellikle azalttığınız kadrolar ise Türk hekimlerinin kadroları. Yabancıların kadroları azaltılmadı. Halen yabancılara tanınan imtiyaz inanılmaz şekilde devam ediyor. Türk hekimlerini küstürmeye devam ederseniz, yurt dışına giden ve sayısı 15 bini bulan doktorlarımızın sayısı önümüzdeki yıllarda 30 bini bulacak.” ifadelerini kullandı.
Aile hekimleriyle ilgili yapılan düzenlemeyi de eleştiren Çömez, şunları kaydetti:
“Aile hekimlerinin puan sistemine göre maaşları azaltılacak, arttırılacak. Çan eğrisi düzeniyle beğenmediklerini rahatlıkla işten atabilecekler ve vatandaşların geri bildirimiyle yeniden verilen puanlarla bu kişilerin istihdamı ya devam edecek ya da etmeyecek; maaşları arttırılacak veya azaltılacak. Dünyanın hiçbir yerinde hasta ile doktoru karşı karşıya getiren bir uygulama yok. Bu uygulamadan vazgeçin, aksi takdirde mevcut aile hekimlerini de kaybedeceksiniz.”
Çömez, “yenidoğan bebek çetesiyle” ilgili haber yapan bazı gazeteciler ile paylaşım yapan hukukçuların göz altına alındığını, böyle bir ülkede hiç kimsenin demokrasi, hukuk ve insan haklarında bahsetmesinin mümkün olmadığını belirtti.
Kayyım atamaları
Toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını cevaplayan Çömez, bir gazetecinin bazı belediyelere atanan kayyımlara ilişkin sorusuna şu yanıtı verdi:
“Milletin iradesiyle seçilmiş kişilerin devlet tarafından yargı ve hukukun evrensel prensipleri göz ardı edilerek görevlerinden alınmasını doğru bulmuyoruz. Elbette yargı görevini yapmalı ama bunu yaparken hakkaniyetten, evrensel hukuk kurallarından ayrılmamalı. Kayyım uygulaması millet iradesinin gasbı anlamını taşır. Eğer kayyım müessesini çalıştıracaksanız bu ülkede çocuklar özel hastanelerde katledildi. Buna dair bilgiler ve raporlar Sağlık Bakanlığında vardı. Devletin soyulduğu, çocukların öldürüldüğü onlarca hastaneye kayyım atamıyorsunuz ama milletin seçtiği iradeye kayyım atıyorsunuz. Suç varsa bunun karşılığı elbette olmalı ama asla bir siyasi saik gözetilmemeli. Bu ülkenin temel problemi hukukun üstünlüğü kuralının ayaklar altına alınması ve devlet mekanizmasının sorgulanamaz, denetlenemez hale gelmesi ve şeffaflıktan uzaklaşmasıdır.”
Çömez İsrail’e ile yapılan ticarete ilişkin bir başka soruyu ise şöyle cevapladı:
“‘İsrail ile ticaret yapılmayacak’ dedikleri günden itibaren Türkiye ile Mısır arasındaki ticaret iki kat, Mısır ile İsrail arasındaki ticaret ise üç kat artmış. Bunun hülle olmadığını hiç kimse söyleyemez. Dikenli tel, çelik, çimento, güzellik malzemesi, ruj gibi ününler satılıyor. Geçen yıl bu kalemlerde hiç ticaret yapılmamış ama bu sene 40-50 milyon dolarlık Filistin ile ticaret yapılmış. Bu çimentoların, dikenli tellerin, çeliklerin ve güzellik malzemelerin Filistin’e gittiğine ilişkin belge istedim ama gösteremediler. Çünkü bunların hiç biri Filistin’e gitmiyor. Bunlar, İsrail’e giden ürünleri Filistin’e gitmiş gibi gösteriyorlar.”