34,5110
36,1156
3.010,06
Motorola’nın Aura R1 modeli, 2008 yılında piyasaya sürülmüş ve hemen tasarımı ile dikkat çekmişti.
Bu model, dönemin telefonlarının çok ötesinde olan lüks ve sofistike bir tasarım anlayışına sahipti.
Yuvarlak ekranı, döner kapak mekanizması ve yüksek kaliteli malzemeleri ile benzersiz bir estetik sunuyordu.
Ancak bu tasarım başarısına rağmen, vizyon açısından bir başarısızlık olarak değerlendirilmişti.
Bunun ilk sebebi, Aura R1’in akıllı telefonların dokunmatik ekran, internet bağlantısı ve uygulama desteği gibi temel özelliklerinin hızla yaygınlaştığı bir dönemde piyasaya sürülmüş olmasıydı.
iPhone’un ve Android cihazların popülerleşmesiyle birlikte, kullanıcılar artık güçlü işlemciler, büyük dokunmatik ekranlar ve geniş uygulama ekosistemleri istiyorlardı.
Aura R1, daha çok bir tasarım harikası olarak kalmayı seçerek temel telefon işlevlerine odaklanmıştı ve bu da onu kullanıcıların ihtiyaçlarına ve de teknolojik beklentilere uyum sağlayamayan bir cihaz hâline getirdi.
Aura R1, lüks bir telefon olarak konumlandırılması da bir diğer etkendi.
Cihazın fiyatı çok yüksekti.
Yaklaşık 2000 dolar civarında bir fiyat etiketi vardı, bu da onu geniş bir kitleye hitap etmekten alıkoyuyordu.
Yüksek fiyatını haklı çıkaracak yenilikçi teknolojik özellikler sunamaması doğal olarak cihazın satışlarını olumsuz etkiledi.
Ek olarak Aura R1, özellikle kamera, internet tarayıcı, uygulama desteği gibi alanlarda sınırlı özellikler sunuyordu ve bu sebeple de modern akıllı telefon kullanıcıları için hiç çekici bir seçenek değildi.
Telefonun yuvarlak ekranı estetik olarak ilgi çekiciydi ancak pratik kullanıma uygun değildi.
Ekran küçük olduğu için web tarayıcıları veya diğer uygulamalar için kullanışsız kalıyordu.
Motorola’nın bu cihazla birlikte pazarda sürdürülebilir bir strateji de oluşturamaması, onu kısa ömürlü ve vizyon açısından başarısız bir ürün hâline getirerek başarısızlığı kaçınılmaz kıldı.
Özetle, Motorola Aura R1 tasarımıyla teknoloji dünyasında farklı bir iz bırakmış olsa da kullanıcı ihtiyaçlarına ve teknolojik gelişmelere ayak uyduramaması, cihazın başarısızlığa mahkûm etti.