34,2799
37,1086
3.066,95
Halk Akademi’de dört hafta boyunca dış haberciliği konuştuğumuz genç gazeteci adaylarına Henry Kissinger’ın Çin adlı olağanüstü kitabını okumalarını önermiştim. ABD’nin eski dışişleri bakanlarından, “mekik diplomasisi”nin babası Kissinger, ABD dış politikasının “askerileştirilmesi”nin temellerini atanlardan biriydi, “diplomasiye önem” verir gibi görünmesine rağmen. Dolayısıyla sevdiklerim arasında değildir. Ancak hem Diplomasi hem de Çin adlı kitapları, özellikle uluslararası ilişkiler öğrencileriyle dış habercilerin mutlaka okumaları gereken kitaplardandır.
Çin kitabı gerçekten iyidir, bu dev ülkenin tarihine, diplomasisine ilişkin çok şey öğrenir kişi. Çin’e özellikle merakı olanlara elbette büyük düşünürümüz Arif Dirlik’in Çin’le ilgili kitaplarını da öneririm şiddetle. Okuması keyifli kitaplar bunlar. Elbette geniş bir bilgi birikimi, analiz yeteneği, çokca da deneyim gerektirir bu kitapları yazmak.
Bir haftadır, büyük sosyalist düşünürümüz Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın, Ahmet Kale ile Göksal Caner Malatya’nın, yıllarca çalışarak hazırladıkları, üç ciltlik Dergi Yazıları’nı okurken, “geniş bilgi birikimine” kolay ulaşamayacağını düşündüm. Her Kıvılcımlı okumamda aynı duyguya kapılırım. İlgilenmediği, bilmediği hiç mi bir şey yoktu Doktor’un? Şaşıyor insan. İlgi alanının genişliğiyle bildiğimiz Kıvılcımlı’nın, bu sayfalar dolusu kitapta dış politikaya ilişkin yazdıklarını okuyunca hayran oldum bir kez daha büyük ustaya.
Bilgiye ulaşmanın hiç de kolay olmadığı, bir batı dilini konuşanların bir elin parmaklarını geçmediği, ülke aydınlarının daha çok “yerel” düşündükleri bir dönemde Kıvılcımlı’nın “dünyayı takibi” gerçekten olağanüstü. Bazı yazılarının bugün yazıldığını sanabilir okuyan. Uluslararası ortamın geleceğini 50’lı yıllardan bu kadar iyi görerek analiz etmek herkesin harcı değil.
Kıvılcımlı’yı bu konuda iyi yapan özellik, “sağlam bir tarih” anlayışına, sınıfsal bir bakışa sahip olması. Bu ikisi oldu mu dünyayı kavramak, başkalarına anlatmak son derece kolay. Popüler deyimle, günün “dinamiklerini” bu temelden yola çıkarak analiz etmek mümkün.
Birinci ciltin 37. Sayfasında “İngiliz Grevleri” başlıklı yazı kısa ama özellikle Labour Party’yi öyle iyi analiz etmiş ki bugün de geçerli söyledikleri. Bir sayfa sonra “İngiliz Seçimlerinin İçyüzü” başlıklı yazıda da, 1955’deki seçimleri Kıvılcımlı, sanki yerinde izlemiş izlenimine kapılıyor okuyucu. Öğrencilere Dergi Yazıları’nı almalarını söyleseydim keşke. Hem bir “olay” nasıl izlenir, mesleki anlamda bir şeyler öğrenirler hem de bir analiz yazısı nasıl yazılır görürlerdi.
Kitapta 1971’de yazıldığı belirtilen “Filistin Olayının Düşündürdükleri” başlıklı yazı tam 19 sayfa. Kıvılcımlı biraz daha gayret etse küçük bir kitap yapabilirdi bunu. Günümüz Filistin Sorunu’nun bence buguüne kadar yazılmış en iyi analizi Kıvılcımlı’nınki. Filistin’in neden “sorun” olduğunu şu cümlelerden öğrnemek mümkün: “Filistin’de petrol mü var? Hayır. Olsa ne çıkar? Filistin: Finans-Kapitalin petrol kuyuları ülkesi değil, petrol boruları ülkesidir. Yakındoğu’nun en büyük petrol kaynaklarında üretilen cevher akaryakıt, düne dek başlıca 4 uzun petrol borusu ile Akdeniz’e akardı. O Pipeline’lardan 3’ü doğrudan doğruya Filistin topraklarına emanet edilmiştir.” Bir dış haberci Filistin’le ilgili yazacaksa bunu mutlaka bilmeli. Sorunun özü burada çünkü.
Üçüncü cildin 74. sayfasında, 1968 tarihli, “Kennedy’leri Kİm Öldürüyor?” başlıklı yazı Kennedy’nin ABD sermayesi içindeki çelişkilerin bir sonucu olarak ortadan kaldırıldığını çok dikkatlice anlatıyor. Yani “görünenden” çok, gizleneni bulmalı bir analist, Kıvılcımlı gibi.
Kıvılcımlı’nın üç ciltlik Dergi Yazıları, tüm varlığını, yolunda yürüdüğü Kıvılcımlı’nın eserlerini toplamaya, kayıp yazılarını, kitaplarını bulmaya, unutulan çalışmalarını hatırlatmaya adayan Ahmet Kale ile genç akademisyen Göksal Caner Malatya tarafından üç ciltlik bir kitapta toplandı. Böylelikle büyük ustanın yazıları dergiler arasında kaybolup gitmekten kurtulmuş oldu. Sağolsunlar.
TÜSTAV’ın da büyük bir kadirbilirlikle pırıl pırıl bastığı bu üç ciltlik kitap, uluslararası ilişkiler öğrencilerinin de dış habercilerin de başvuracağı kaynaklardan biri kesinlikle.
Elimizdeki hazinenin kıymetini bilelim.