h Dolar 34,2452 % 0.28
h Euro 37,6376 % 0.28
h Altın (Gr) 2.921,73 %0,22
a Öğle Vakti 12:58
İstanbul 23°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
  • DOLAR 34,2452h

    34,2345

  • EURO 37,6376h

    37,6242

  • Gram Altın 0,22h

    2.921,73

a

Siyonist-Haçlı tehdidi olarak Arzımevud nedir

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son konuşmalarında Arzımevud ’a vurgu yapması, ilgili tartışmaları yeniden alevlendirdi. Biz yaklaşık bir yıl önceki birkaç yazımızda Arzımevud’un, Musevî hayali yle İsevî sömürgeciliği n sentezi olarak bölgemiz için nasıl bir büyük tehdit oluşturduğunu işlemiştik. Kavramla ilgili tartışma yeniden canlanınca söz konusu yazılarımız üzerinden yeni bir hatırlatma yapmanın iyi olacağını düşündük: HAMAS’ın, ABD-İsrail ablukasını yarmak için Gazze’de yaptığı harekata karşı Batı

Siyonist-Haçlı tehdidi olarak Arzımevud nedir
0

BEĞENDİM

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son konuşmalarında

Arzımevud

’a vurgu yapması, ilgili tartışmaları yeniden alevlendirdi.
Biz yaklaşık bir yıl önceki birkaç yazımızda Arzımevud’un, Musevî

hayali

yle İsevî

sömürgeciliği

n

sentezi

olarak bölgemiz için nasıl bir büyük tehdit oluşturduğunu işlemiştik.

Kavramla ilgili tartışma yeniden canlanınca söz konusu yazılarımız üzerinden yeni bir hatırlatma yapmanın iyi olacağını düşündük:

HAMAS’ın, ABD-İsrail ablukasını yarmak için Gazze’de yaptığı harekata karşı Batı koalisyonca başlatılan savaşın bir soykırıma dönüştüğü malumdur.

Siyonistlerin bu soykırımı Arzımevud (vadedilmiş yer) tahtında

dini-siyasi / bir sentez / teopolitik

olarak meşrulaştırmaya çalışmalarıyla, hatta bunu yeni katliamlar yapmak üzere bölge ülkelerine yayma teşebbüsüyle, konu on milyonluk -siyaseten uydurulmuş- Yahudi inanışını aşıp, Mezopotamya’nın tamamına yönelen büyük bir tehdit hâline gelmiştir.
Aslında, semavi dört kitaptan biri sayıldığı için

Tevrat

’a karşı gösterilen genel saygı esasında ilk bakışta mümkün görülebilen Arzımevud vaadi ya da ideali her şeyden önce “Hangi Tevrat?” sorusuna çarparak kendiliğinden geçersizleşmektedir.
Zira bugünkü Tevrat’ın

Eski Ahit

ya da

Antik Tevrat

olmadığı, bilakis onun Yahudi pragmatizmiyle

tahrif

edildiği, şimdikinin Hz. Musa’dan başlayarak sonraki nebilerin, hahamların verdikleri bilgilerin, öğütlerin de belli zamanlarda işlendiği genel bir

İsrailoğulları tarihi

olduğu kesindir.

Kur’an’da Tevrat’ın Hz. Musa’ya verildiğine dair “Davud’a da Zebur’u verdik.” (İsra 17/55) açıklığında bir ifadenin bulunmadığını zikrederek, söz konusu kesinliğe göre, Tevrat alimlerinin ilgili çalışmalarının yüzyıllardır tahrifatı teyit etmekten başka bir sonuç doğurmadığını; hâl böyle olunca Arzımevûd meselesinin de kendiliğinden şüpheli hâle geldiğini, Tevrat’a eklenme sebep ve zamanının da tartışmaya açık olduğunu belirtmeliyiz.

Buna mahsus olarak

George E. Mendenhall

“Antik İsrail’in İnancı ve Tarihi – Kitab -ı Mukaddes Bağlamında Bir Giriş” adlı kitabında (Trc.: Pelin Özdoğru, İnsan, 2016) ilk tespitlerini

Musa-Sina Akdi

’nden

Kutsal Siyaset

uygulamalarına geçişin resmî tarihi olarak belirlediği M.Ö. 1020-1000’den yapmıştır.
Tahminen Yeşu, Talut, Davud, Süleyman ile Yoşiyu’nun M.Ö. 1200 – 609 tarihleri arasında

kral

olduklarını tespit eden Mendenhall’ın bu tarihe itibar etmesinin nedeni, Yeşu’dan sonra Filistinlilerin el koyduğu

Ahit Sandığı

’nın

Nebi Samuel

zamanında

Talut

tarafından geri alınıp, Davut tarafından Kudüs’e getirilmesi ve Süleyman tarafından mabede konulması nedeniyledir.

Burada şari’ emriyle peygamber olduğuna inandığımız Hz. Davud’u değil, Mendenhall’in -bizdekiyle benzerlikler taşıyan ama aynısı olmayan- Kral Davud’unu esas aldığımızı belirterek, Ahit Sandığı’nın ne olduğunu da söyleyelim:

Tanrı’nın Tahtı, Antlaşma Sandığı, Tâbûtü’l-ahd, Tâbûtu Sekine vb. isimlerle de anılan ve Tanrı’nın emriyle yapılan Ahit Sandığı başta Hz. Musa’ya verilen on emrin yazılı olduğu taş levhaların, sonra altından yapılmış man testisi ile Hz. Harun’un değneğinin de içinde saklandığı sandıktır.

Davud’un Ahit Sandığı’nı getirdiği ve kendi krallığının başkenti olarak ilan ettiği Kudüs, aynı zamanda Yebusîler’in (Amuriler’in) de şehridir.

Mendenhall bu nedenle Sandığın Kudüs’e getirilmesini eski Yehovacı geleneklerin yanı sıra Yahovacı olmayanların da (Yebusîler vd.) Kudüs’te geleceklerinin olduğuna dair “önemli bir sembolik deklarasyon olarak” niteleyip, “Ahit Sandığı’nın kutsallığı”nın, “Sina rivayetlerine bu dönemde yapılan edebî eklemelerle güçlendirilmiş” olabileceğini belirterek şu çarpıcı sonuca ulaşmıştır:

İbrahim’i İsrail’in atası olarak tasvir eden hiçbir Tevrat ayeti, “İbrahim’den bahsediyor olsa bile” Kral Davut’tan önceye tarihlenmez. Tekvin 49:2; Tesniye 33:28 ve Sayılar 23:7 ila 24:5’teki arkaik manzumeler bunun tipik örnekleridir.

Tekvin 23:28 neden “Yakub ile İsrail’in eşanlamlı olduğunu açıklayan hikâyenin bir kısmını içerir? Çoğu kavim topluluklarında herkesin gönül rahatlığı ile kabul edebildiği ortak ata, sembolik olarak farklı grupları kaynaştıran şeydir. Bunun biyolojik akrabalık ile bir ilgisi yoktur.”

Bunun devamında ise Mendenhall, “Arzımevûd Tevrat’a ne zaman eklendi” sorusunun en ilginç cevabını da ihtiva eden ilmî kanaatlerini şöyle kaydeder:

“İsrâilli olmayanların ani biçimde Dâvud’un krallığına katılmaları daha kapsayıcı bir ortak ata bulunmasını gerektirmiştir. Hem Yehovacıların, hem Yehovacı olmayanların kabul edebileceği bir atadır bu.”

Ona göre “İbrahim adındaki bir adam ile ilintili rivayetler bu ihtiyacı karşılamaya uygundur: bunu hem Yehovacılar hem de olmayanlar kendi müşterek kültürel atalarına uygun bulurlar. Bu durum, Dâvud’un krallığındaki herkesin hem Musa öncesi hem de Sina öncesi ortak bir kültürel mirası tanımasını mümkün kılar. İsrâil köylüleri ile İsrâilli olmayan kentliler arasındaki iki yüz yıllık uyumsuzluk, artık resmî biçimde aşılmış ve iyileştirilmiştir. Siyasi yapılaşma ile ilintilenince de İbrahim geleneği, Musa-Sina geleneğinin ötesine geçer.”

Mendenhall’ın ele alış biçimiyle

İbrahim’in ortak ata olarak icadı

nın İbranilere değil Yebusîlere ait olması ise konunun bir diğer can alıcı yanıdır.
Şöyle ki, Mendenhall’a göre kendi devletini

Yebusî bürokrasisi

üzerine kuran Davud, bunu değiştirmemiş ve bu durum kabileci Yahudilerin büyük tepkisini çekmiştir.
Bu tepkiyi iyi analiz eden “

Davud’un bürokratları -ki hepsi pagandı- onun kadim Yehovacı geleneklerini devlet adamlığının ‘modern’ gereklilikleri ile buluşturmak için bir tür kutsal siyaset izlediler.

Ona, en azından bir nesil için, kabile köylerinin Yehovacıları ile (ekonomik temel) kent merkezinin paganları (Yesbusileri, örgütlü uzmanları) arasındaki ayrılıkları başarıyla aşan bir ideoloji sağladılar. Bu uzlaşma Davud krallığının özü oldu.”

Mendenhall’ın İbrahim geleneğinin, ideolojik bir Kutsal Siyaset olarak Musa-Sina geleneğinin önüne geçmesinden kastettiği şey budur.

Bu aynı zamanda

Arzımevutçu Kutsal Siyaset’

in de ilk şeklidir.
Bu söyleyişin bizim günümüzdeki tam karşılığı ise

Siyasal Siyonist-Haçlılık

’tır.
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

HIZLI YORUM YAP