35,6266
37,1182
3.153,06
1934 yılında ortaya çıkarılan mezarda, 25 ila 40 yaşları arasında olduğu tahmin edilen bir kadının iskeleti ve kucağında bir bebek iskeleti bulundu.
Ancak araştırmalar, bebeğin kadının çocuğu olmadığını, dördüncü veya beşinci dereceden bir akrabası olduğunu ortaya koydu. Mezar, kırmızı okerle (demir oksit içeren bir tür doğal kil mineral) kaplanmış ve içerisinde dikkat çekici eserler barındırıyordu.
Kırmızı oker sürmek için kullanılan geyik kemikleri, minik taş bıçakların saklandığı boş bir turna balığı kemiği, cilalı bir balta ve inek, bizon ile geyik dişlerinden yapılmış 50’den fazla kolye.
KADININ FİZİKSEL FARKLILIKLARI VAR
Şaman olduğu düşünülen kadının iskeleti de dikkat çekiciydi. Omurgasını kafatasına bağlayan birinci boyun omuru şekil bozukluğu göstermekteydi ve kısmen kaynamış durumdaydı.
Bu anatomik farklılıklar, kadının derisinin altında karıncalanma veya yılanların dolaştığı hissini uyandıran duyumlar yaşamasına ya da istemsiz göz hareketlerine neden olmuş olabilir.
Bu tür farklılıklar, onun toplum tarafından daha genç yaşta “özel biri” olarak görülmesine yol açmış olabilir.
Devam eden araştırmalarda, kadının mezarında bulunan geyik boynuzları ve yaban domuzu dişlerinin bir tür şamanik başlık ve maske olarak kullanıldığı düşünülüyor.
Kuzey Avrasya ve Sibirya’daki şamanizm gelenekleriyle benzerlikler taşıyan bu tür bir aksesuar, ruhani liderlerin hayvan ruhlarıyla bağ kurma amacı taşıdığına işaret ediyor.
BAŞLIĞINI GEYİK RUHUYLA BAĞLANTI KURMAK İÇİN KULLANMIŞ
Bu kadın, Avrupa’da tarımın henüz başlamadığı Mezolitik dönemin son avcı-toplayıcılarından biriydi.
Araştırmacılar, onun yoğun bir huş ormanında hayvan avlayarak dolaştığını ve ritüellerinde bir geyik ruhuyla bağ kurmak için başlığını kullandığını düşünüyor.
Ancak kadının, yayılan bir diş apsesi nedeniyle enfeksiyonlardan öldüğü tahmin ediliyor.