35,1785
36,7638
2.970,91
İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından düzenlenen “2024 Türkiye Ekonomisine Bakış ve 2025 Beklentileri” panelinde Asaf Savaş Akat, Erhan Aslanoğlu ve M. Ege Yazgan ekonomi alanının uzman isimleri küresel ve yerel ekonomik meseleleri ele alarak Türkiye’nin ekonomik yapısal dönüşümüne yönelik çözüm önerilerini masaya yatırdı.
“Türkiye ekonomisi büyük şoklardan uzak duracak”
Prof. Dr. Asaf Savaş Akat, Türkiye ekonomisinin 2024 ve 2025 görünümünü değerlendirirken, küresel ekonomik sorunların da altını çizdi. Akat, dünya genelindeki en önemli iki problemin Trump’ın korumacılık politikaları ve Çin’in yükselen teknolojik gücü olduğunu belirterek, bu dinamiklerin küresel ticarette büyük değişimlere yol açacağını ifade etti.
Akat, Türkiye özelindeki değerlendirmelerinde büyümenin düşük kalabileceğini ancak ciddi ekonomik çalkantıların yaşanmayacağını öngördü. Akat, “Yakın gelecekte Türkiye’yi büyüyemeyen ama büyük çalkantıları da olmayan bir ülke olarak görüyorum. Enflasyonun yüzde 35 civarına düşeceğini düşünüyorum, ancak enflasyonu 30’un altına indirmek çok zor görünüyor” dedi.
“Türk Lirası değer kaybetmeye devam edecek”
Akat, Türk lirasındaki değer kaybının 2025’te de devam edeceğini belirterek döviz kurunun 45-50 TL arasında seyredeceğini tahmin etti. Ayrıca Türkiye’nin 50 yıllık enflasyon deneyimine atıfta bulunarak, “Çok yüksek enflasyonu düşürmekte iyiyiz ama yüzde 30’un altına indirmek bizim için hep zor oldu” ifadelerini kullandı.
Küresel dinamikler ve Türkiye’ye etkileri
Akat, dünyadaki ekonomik büyümenin bölgeselleşmeye kayacağını ve bu dönüşümün Türkiye gibi ekonomiler üzerinde etkili olacağını vurguladı. “Trump’ın korumacılık politikaları küreselleşmeyi zayıflatıyor. Çin’in teknolojik üstünlüğü ve dijital para girişimleri de ABD ile arasındaki gerilimi artırıyor. Bu durum, dünya ekonomisinin büyüme hızını da düşürecek” dedi.
“Sürdürülebilir büyüme için politika değişikliği şart”
Prof. Dr. Akat, Türkiye’nin ekonomik sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşabilmesi için kapsamlı bir politika değişikliğine ihtiyaç duyduğunu belirtti. “Büyümenin sürdürülebilirliği için ekonomi politikalarının yeniden yapılandırılması gerekiyor. Ayrıca dışsal şoklara karşı daha dirençli bir ekonomi modeli geliştirmeliyiz” dedi.
“Küresel rekabet Türkiye’yi de etkileyecek”
Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, paneldeki konuşmasında ABD ve Çin arasındaki ekonomik rekabetin dünya ekonomisine etkilerini değerlendirdi. Aslanoğlu, Çin’in dijital para ve teknoloji alanındaki hamlelerinin ABD tarafından yakından izlendiğini ve bu durumun küresel dengeleri değiştirebileceğini ifade etti.
Aslanoğlu, “Asya’da Çin’in dijital yuanı yaygınlaştırma çabası, ABD’nin doların küresel gücünü koruma stratejisiyle çatışıyor. Bu süreçte ABD’nin korumacı politikaları ve Çin’in ihracata dayalı büyüme modelindeki zorluklar, dünya ekonomisinde büyüme hızını aşağı çekecek” dedi.
Türkiye ekonomisi özelinde ise Aslanoğlu, politika değişikliklerinin kaçınılmaz olduğunu belirterek, “Ekonomik büyümenin sürdürülebilirliği ve dışsal şoklara karşı dayanıklılığın artırılması için politikalarımızı yeniden kurgulamalıyız. Ayrıca carry trade gibi stratejilerin gelişmekte olan piyasalara etkilerini de dikkate almalıyız” ifadelerini kullandı.
“Enflasyonu kontrol altına alamayan az sayıda ülkeden biriyiz”
Prof. Dr. M. Ege Yazgan, Türkiye ekonomisinin mevcut durumunu değerlendirirken faiz politikalarının etkilerine vurgu yaptı. Yazgan, “Pandemi sonrası dünyada pek çok ülke enflasyonu kontrol altına almayı başardı, ancak Türkiye bu konuda geride kaldı. Faiz oranlarını düşürerek büyüme hedeflenmişti, ancak bu politika yatırımları artırmak yerine ters bir etki yarattı.” dedi.
Küresel düzeyde Çin’in teknoloji alanındaki başarısına dikkat çeken Yazgan, “Çin, teknolojik üstünlüğüyle ABD’yi zorlamaya devam ediyor. Özellikle WeChat gibi son derece ucuz ve sağlam altyapılar, Çin’in bu alandaki liderliğini pekiştiriyor. ABD, bu üstünlüğe karşı yerli sanayi üretimini artırmak istiyor ancak bu, ticaret açığını azaltma hedefiyle çelişiyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de enflasyonun yüzde 30’un altına inmesinin zorluklarını dile getiren Yazgan, faiz politikasındaki yanlış tercihlerin bu durumu pekiştirdiğini söyledi. “Enflasyonu düşürmek için farklı bir makroekonomik yaklaşım benimsemek zorundayız. Faizleri indirmek yerine kontrollü bir şekilde artırarak ekonomiyi dengede tutmamız gerekiyor” dedi.