h Dolar 34,9739 % 0.16
h Euro 36,7420 % 0.16
h Altın (Gr) 2.974,72 %-1,04
a Öğle Vakti 13:04
İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
  • DOLAR 34,9739h

    34,9194

  • EURO 36,7420h

    36,7004

  • Gram Altın -1,04h

    2.974,72

a

18 kadın mahkum Sednaya’yı anlattı

Esed rejimi devrilmeden önce, fidye ve esir takası gibi yollarla hapishanelerden kurtulan 18 kadının anlattığı işkenceler, kan dondurdu. İsrail hapishanelerini aratmayan vahşet yöntemleri arasında, açlıktan tecavüze kadar insanlık onurunu ayaklar altına alan onlarca işkence bulunuyor.

18 kadın mahkum Sednaya’yı anlattı
0

BEĞENDİM

Esed rejiminin devrilmesinin ardından Suriye zindanlarında yaşanan işkenceler tekrar gün yüzüne çıktı. Sednaya Hapishanesi başta 22 farklı cezaevinde, mahkumlara sistematik biçimde işkence uygulayan rejim güçleri, kadınları da akıl almaz yöntemlerle tutsak etti. Afrin, Azez, El Bab ve İdlib bölgelerinde yaşayan, açlıktan tecavüze kadar pek çok şiddet eyleminin öznesine dönüşen 18 kadının yaşadıkları, Türkiye’de hazırlanan yüksek lisans tezine konu oldu. Haziran 2024’te tamamlanan tez, Suriye zindanlarının karanlık yüzünü gözler önüne serdi. Aralarında öğretmen, ev hanımı, kuaför, sağlık çalışanı ve öğrencilerin bulunduğu 18 kadın fidye, esir takası veya salıverilme koşullarıyla hapishanelerden kurtuldu.

VAHŞETİ TARİHE NOT DÜŞTÜ

Bahçeşehir Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Küresel Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Anabilimdalı öğrencisi Cahide Hayrunnisa Çiçek’in hazırladığı ‘Suriye’de savaş bölgesindeki kadınların hapishane deneyimlerinin incelenmesi’ tezinin danışmanlığını Prof. Dr. Ayşe Nilüfer Narlı üstlendi. Tez için çadır ve konteyner kentlerde yaşayan 18 gönüllü kadınla İHH Azez Lojistik Merkezi’nde yüz yüze görüşen Çiçek, kadınların başlarından geçen acı olayları ilk kez anlattığını belirtti. Tuvaleti bile olmayan küçük koğuşlarda 50-60 kadının kaldığını anlatan Çiçek, yaşanan bir olayı şöyle anlattı: “Tecavüze maruz kalan kadınlardan biri hamile kalıyor. Karnında bebeğiyle işkence görmeye devam ediyor. En son ağır yaralı halde koğuşa atıyorlar. Kadın, koğuşta can veriyor, diğer kadınlar da o cesetle birlikte haftalarca aynı küçük koğuşta yaşamak zorunda kalıyor. Bunun gibi inanılmaz vahşet örnekleri var” dedi.

HAPİSTEN ÇIKANLARI TOPLUM DIŞLIYOR

Suriye’de hapishaneye düşen kadınların, dışarı çıktıktan sonra da Esed rejimi tarafından tehdide maruz kaldığını ifade eden Çiçek, “Yanlış bir şey yapıp gözümüze takılırsan seni yeniden hapse atarız diyorlar. Bu da inanılmaz bir korku iklimine dönüşüyor. Mesela bazı aileler hapisten çıkan yakınlarını yıllarca hiç evden çıkarmamış. Bazıları evlerini terk etmek zorunda kalmış. Daha kötüsü ise hapishanede tecavüze uğradıkları için toplum da lekeli gözüyle bakarak dışlıyor. Çoğu eşinden ayrılmak zorunda kalmış” şeklinde konuştu.

BUNLARI YAPANLAR CEZASIZ KALMAMALI

Muhalif destekçisi olduğu gerekçesiyle hapishaneye atılan 44 yaşındaki hemşire Kadan Mousa, o günleri şu sözlerle anlatıyor: Bana devrimcilerin annesi diyorlardı. Hemşire olarak çalıştığım hastanede elimden ne geliyorsa yapıyordum. Bunun sonucunda 2014’te tutuklandım. Bütün işkence türlerine maruz kaldım. Kanım yerlere ve duvarlara sıçrayana kadar dayak yedim. Ellerimden tavana asıyorlar, tekere koyup elektrik veriyorlardı. Bir daha kimseyi tedavi edemeyeyim diye parmaklarımı kırdılar. Orada yaşadıklarımı, gencecik insanları acımadan nasıl öldürdüklerini, koğuş içlerindeki kan göletlerini, tecavüzleri asla unutmayacağım. Bizler “Ya Allah!” dedikçe, onlar “Ya Beşar!” dediler. Bir tek anını bile unutmadığım bu zulümlerin hesabını kimden soracağım? Bütün bunları yapan askerler cezasız kalmamalı.”

İNSANLIK ONURU AYAKLAR ALTINDA

İnsanlık onurunu ayaklar altına alan süreç akıl almaz tutuklama bahaneleriyle başlıyor. Kadınlar çoğu kez yolda yürürken, bir kontrol noktasından geçerken, eyleme katıldıkları için veya bir akrabaları eyleme katıldığı için gözaltına alınıyor. Yapılan işkenceler ise sorumlu gardiyanın ‘canilik’ gücüne bağlı olarak değişiklik gösteriyor. Darp, aç bırakma, kanalizasyon sularının zorla içirilmesi, zorla dışkı yedirilmesi, fare gibi hayvanların yutulmaya zorlanması, bel kırılmasına yol açan kürsü işkencesi, ellerden tavana asma, kazık işkencesi, suyun içinde boğma, toplu tecavüzler, mahrem bölgelerde sigara söndürülmesi gibi…

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

HIZLI YORUM YAP