34,2510
36,9386
2.931,22
CUMA HUTBESİ DİYANET 4 EKİM 🤲 Diyanet İşleri Başkanlığı’nca konusu belirlenerek cumaya gelen Müminlere cami minberinden okunan Cuma hutbesinin bu haftaki konusu merak ediliyor. 4 Ekim 2024 tarihli Cuma hutbesinin konusu resmi internet sitesinde yayımlayan Diyanet’in rehberliğinde merak edilenleri haberimizde derledik. İşte ayrıntılar…
4 EKİM CUMA HUTBESİ KONUSU
4 Ekim 2024 tarihli Cuma hutbesinin konusu ‘Zulüm Asla Payidar Olmaz’ olarak belirlendi.
Zulüm Asla Payidar Olmaz
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Büyük Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Sakın Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları, kaygıdan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.”1 Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Zalimin zulmünü önlemedikçe size de kurtuluş yoktur.”
Aziz Müminler!
Yüce dinimiz İslam’ın haram kıldığı günahlardan biri de zulümdür. Zulüm; adaleti gözetmemek, hak ve hukuk tanımamaktır. İnsanların canına, malına, namus ve haysiyetine kastetmektir. Zulüm, insanın Rabbine, kendisine ve etrafına karşı işlediği bir hatadır. Dünyanın huzur ve barışı, insanlığın geleceği için büyük bir tehdit ve tehlikedir. Toplumların helak olma sebeplerinin başında zulüm gelmektedir.
Kıymetli Müslümanlar!
Cenâb-ı Hak, yeryüzünde adaletin tesis edilmesini, zulmün ortadan kaldırılmasını emretmiştir. Gönderdiği bütün Peygamberlere hakkın hâkim kılınması için zulüm ve zalimlerle uğraş misyonu vermiş, zulme ve zalime karşı durmaktan kaçanları ise uyarmıştır. Bu sebepledir ki zulüm ne kadar büyük bir günahsa zulme istek göstermek de o kadar büyük bir günah, ağır bir vebaldir. Mazlumun yanında olmak, maddi ve manevi imkânları onlar için seferber etmek, imanın gereğidir. Her ne sebeple olursa olsun zalime dayanak olmak, onlara meyletmek, zulmü görmezlikten gelmek ise yapılan her suça ortak olmaktır. Büyük Rabbimiz, bu konuda bizleri şöyle ُموا اَفا :uyarmaktadır “Zalimlerin yanında olmayın; sonra ateş sizi de yakar.”
Değerli Müminler!
Yıllardır Filistin’de uygulanan zulüm, son bir yılda gibisi görülmemiş bir soykırıma dönüştü. Dünyanın gözü önünde bir millet topyekûn tarihten silinmeye çalışılıyor. Siyonist zalimler, çocuk, bayan ve yaşlı on binlerce günahsızı Gazze’de katlettiler, katletmeye de devam ediyorlar. Artık de global kabahat ortaklarıyla birlikte birebir katliamı öbür İslam beldelerine yayarak, dünyayı savaş alanına çevirmek istiyorlar. Lakin şu konu unutulmasın ki, her geçen gün İslam beldelerinin kan ve gözyaşı diyarı haline gelmesinin esas sebebi, Müslümanlar ortasındaki ümmet şuurunun, kardeşlik hukukunun zayıflamış olmasıdır. İnananların ilim, bilim ve teknoloji alanında üstünlüğünü kaybetmesidir. Hâlbuki Cenâb-ı Hak, birlikte Daima “Allah’ın ipine sıkı sıkıya sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.” buyurmakta, birlik ve beraberliğimizi her vakit güçlü tutmamızı, her türlü tefrikadan uzak durmamızı istemektedir. “Düşmanlarınıza karşı gücünüz yettiği kadar hazırlık yapın, kuvvet hazırlayın.”6 ayetiyle de düşmanlarımıza karşı her alanda güçlü olmamızı emretmektedir.
Aziz Müslümanlar!
Zulüm asla payidar olamayacaktır. Zalimler hain emellerine ulaşamayacaktır. Kâfirler istemese de Allah ışığını tamamlayacaktır. Bize düşen ise, her türlü ihtilafı ve çekişmeyi bir kenara bırakmak, İslam kardeşliğini temel almaktır. Ümmet şuurunu canlı tutmak, birlik ve beraberliğimize sahip çıkmaktır. Maddi ve manevi her alanda güçlü olmak, barış ve huzuru temin etmek için çaba göstermektir. Zulme dayanak verenlere, binlerce günahsızın kanında eli olanlara her alanda kararlılıkla karşı durmaktır. Zulme ve zalimlere karşı yapılacak olan etkinliklere kayıtsız kalmamaktır. Unutmayalım ki zalimlere karşı atılan her adım, söylenen her kelam, gösterilen her tutum, İslam beldelerinde barış ve iyiliğin tekrar hâkim olmasına, mazlumların gözyaşlarının dinmesine vesile olacaktır. Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in bizi her an kötülere ve kötülüklere, zulme ve zalimlere karşı uyanık ve önlemli olmayı emreden şu hadis-i şerifiyle bitiriyorum: “Kim bir kötülük ve haksızlık görürse onu eliyle düzeltsin; şayet buna gücü yetmiyorsa lisanıyla düzeltsin; buna da gücü yetmiyorsa kalbiyle buğzetsin. Bu ise imanın minimum gereğidir.”