Yunanistan’ın ‘Demir Kubbe’ fırsatçılığı, Türkiye’yi nasıl etkiler?

Yunanistan İsrail'le yapmayı planladığı 'Demir Kubbe anlaşması ve ABD'nin Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nde kurduğu üssü, Güvenlik uzmanı Abdullah Ağar yorumladı. Yunanistan'ın, Türkiye'yi bir halen bir tehdit olarak gördüğünü belirten Ağar, bu anlaşmaların Türkiye'ye karşı olarak hazırlandığını vurguladı.

Güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, Sözcü için Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Tatlısu köyü yakınında kurulan ABD üssünü ve Yunanistan'ın İsrail'le yapmayı planladığı 2 milyar avroluk  'Demir Kubbe' anlaşmasını değerlendirdi.

Yunanistan'ın "tehdit algısının Türkiye üzerinden" olduğunu belirten Ağar, "2020 yılında Yunanistan ve Türkiye arasında savaşın eşiğinden dönüldüğünün" altını çizdi. Gerginliğin azaldığını, fakat Yunanistan'ın Türkiye'yi halen bir tehdit olarak gördüğünü, maksimalist eğilimlerini sürdürdüğünü, Megola idea ihtirasından vazgeçmediğini, coğrafyada yaşanan savaşları ve krizleri bir fırsata çevirmeye çalıştığını, başta ABD olmak üzere Türkiye’nin Batı ile yaşadığı güven bunalımını istismar ettiğini açıkladı. 

Ukrayna ve Gazze'de yaşanan savaşların yarattığı güvensizlik ortamının ürettiği bağımsız askeri değerlendirmeler, küresel krizlerin ülkeleri sürüklediği savunma güdüleri de göz önüne alındığında, "Yunan hükümetinin Türkiye'ye karşı kabiliyetler geliştirme çabasının doğal olduğunu" belirtti ve bu çabanın ABD ve AB ülkeleri tarafından desteklendiğini söyledi.

KRİZİ FIRSATA DÖNÜŞTÜRME ÇABASI

Türkiye'nin batılı ülkelerle "bir güven bunalımı yaşadığı bu dönemde", Yunanistan'ın ABD ve AB ile yaşanan siyasi krizi fırsata dönüştürmeye çalıştığını söyledi.

Ağar, "2019 yılından beri hukuk dışı bir müttefikliğin; ABD güdümünde İsrail-Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan arasında geliştirilmekte olduğunu" söyledi. Bunun ABD siyasetindeki mimarları da Senatör Bob Menendez ve olası yeni ABD dışişleri bakanı Rubio idi. Yunanistan'a sağlanan Rafaeeller, olası 40 F-35 uçağını ve Yunan envanterinde mevcut olan F-16 uçaklarına yapılan mıdernizasyon süreçlerini ve değişik kaynaklardan parça desteğini vurguladı. Bu desteklerin de ABD'nin ve AB içinde özellikle Fransa’nın konumunu gösterdiğini ifade etti.

DEMİR KUBBE YETERLİ DEĞİL

Fakat Ağar, yeni 'Demir Kubbe' anlaşmasının Yunanistan için değerinden çok daha pahalı olduğunu da söyledi. "40-45 kilometre menzili olan füzeleri önleyen Demir Kubbe için 2 milyar avro, çok büyük bir rakam" değerlendirmesinde bulundu. Bir de işletme maliyetleri var. Böyle bir sistemin önemli olduğu, fakat Yunanistan'ın güvenlik hedefleri için de çok da yeterli olmadığını açıkladı. Ağar, "bu tarz sistemlerde, 'bütün tehditleri alt edebilir miyim?' sorusu önemlidir. Eğer sistem yada HSS kurgusu bu soruya 'evet' diyebiliyorsa amacına ulaşır" dedi. 

Türkiye'nin de büyük tartışma yaratan S-400'leri alırken büyük bir meblağ ödediğini hatırlatan Ağar, son teknoloji sistemlerin her zaman pahalı olduğunu söyledi. Yunanistan'ın hedeflediği anlaşma hakkında, "Bu kadar büyük para, bir transfer için mi yoksa bir tedarik/üretim/knowhow mi, bunu daha bilmiyoruz. Bu bilgi, belirleyici olacaktır" değerlendirmesinde bulundu.

VAROLUŞSAL ÖNEM TAŞIYOR

Ağar, Türkiye'nin de hava savunma sistemlerine olan ihtiyacının özellikle altını çizdi.

Hava savunma sistemleri konusunda Türkiye'nin başta NATO müttefikleriyle anlaşmayı denediğini, fakat anlaşma çabalarının başarısız olmasından sonra büyük tartışma yaratan S-400'leri satın aldığını hatırlatan Ağar, "Hava savunma sistemleri, varoluşsal önem taşımakta. Vatanı, Mavi Vatanı, dost ve müttefiklerimizi koruyabilmemiz için bu sistemler, üretimi, kabiliyetleri ve yığınağı ile milli, bağımsız, caydırıcı ve tercihan daha üstün olmalı" dedi. 

JEOPOLİTİK APTALLIK

ABD ve Batılı müttefiklerinin, Türkiye'nin yerini Yunanistan veya Güney Kıbrıs'la dolduramayacağını açıkça belirten Ağar, "ABD ve Türkiye arasında güvensizlik olduğu doğru, fakat bu güvensizliği Türkiye inşa etmedi. ABD-NATO, bu güvensizlik sebebiyle Türkiye'nin etrafından dolaşmanın fiyatını/bedelini idrak edebiliyor mu? 'Medeniyet çatışması' mantığıyla ve saçma sapan kıyametçi dogmalarla ve stratejik kibirlerle ve jeopolitiğe ters fevri düşmanlık ve kayırmalarla gelişen ayağına sıkmacı siyaset ve stratejilerin, Türkiye'yi NATO'ya alan jeopolitik akıldan oldukça uzak olduğunu düşünüyorum. Türkiye bu dönemde zorlanabilir, fakat ABD ve NATO bu davranışları sebebiyle Türkiye'den çok daha fazla zorluk çekecektir. Eninde sonunda patlayacak, bedeli Atlantik için ağır olacaktır. ABD, kendi küresel imparatorluğunda belirsizlik yaratmakta. Bu, jeopolitik bir aptallık" açıklamasını yaptı.