34,6864
36,6383
2.968,91
T24 Sağlık
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre çağın vebası olarak adlandırılan HIV/AIDS’in, bugün hâlâ yılda yaklaşık iki milyon yeni HIV vakası şeklinde görülmeye devam ettiğini belirten Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Levent Doğancı, “1980’li yılların başında, ABD ve Batı ülkelerinde homoseksüel erkekler ve damar içi uyuşturucu kullanan bireylerde gözlenen beklenmedik ölümlerin sebebi, 1983 yılında Dr. Luc Montagnier ve ekibi tarafından keşfedildi. Uzmanlar, HIV (Human Immunodeficiency Virus) olarak adlandırılan bu virüsün, sonraki yıllarda küresel bir pandemiye yol açarak, sosyal, ekonomik ve tıbbi alanlarda derin etkiler bıraktığını dile getiriyor” dedi.
Türkiye’de ilk HIV vakasının 1985 yılında tespit edildiğini dile getiren Prof. Dr. Doğancı, tanı konduktan kısa süre sonra yaşamını yitiren bu hastanın ülkemizde HIV/AIDS ile mücadelenin başlangıcını temsil ettiğini anlattı. 1988 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından 1 Aralık’ın, ‘Dünya AIDS Günü’ olarak ilan edildiğin hatırlatan Prof. Dr. Doğancı, “Ancak 2002 yılına kadar Afrika’da milyonlarca insan bu virüsle yaşarken yalnızca küçük bir kısmı tedaviye erişebildi” dedi.
Modern tıbbın en büyük başarılarından biri, HIV pozitif bireylerin yaşam süresini ve kalitesini artıran HAART (Yüksek Etkili Anti-Retroviral Tedavi) protokolü olduğunu söyleyen Prof. Dr. Doğancı, “Bu tedavi ile 1980’lerde birkaç ay olan yaşam süresi, günümüzde virüsün bulaşmasını önleyerek neredeyse bir ömür boyu sürdürülebilir hale geldi. Bununla birlikte Covid-19 pandemisinin HIV pozitif bireylerin bağışıklık yetmezliği nedeniyle daha ağır sonuçlarla karşılaştık. Bu grupların özel koruma ve desteğe olan ihtiyacını bir kez daha ortaya konuldu” diye konuştu.
Türkiye’de HIV ve AIDS: Mevcut durum
“Epidemiyi durdurmak için neler yapmalı?”
Oysa HIV’in günlük sosyal temaslarla bulaşmadığının altını çizen Prof. Dr. Doğancı; el sıkmak, öpüşmek, kucaklaşmak ya da aynı ortamda bulunmanın bulaş riski taşımadığının topluma anlatılması gerektiğini anlattı. Toplumda farkındalık yaratmak için eğitimin şart olduğunu dile getiren Prof. Dr. Doğancı, sözlerini şöyle tamamladı:
Cevher, ‘korkutucu, deli, yaşlı kadın’ klişesi mi? |
TIKLAYIN – Tolga Şardan | Kara Harp Okulu’nda yeni vaka: Öğrencilerin İzmir Marşı okuması da yasaklanmış! TIKLAYIN – Merkel anılarını kaleme aldı: Türkiye’yi göçmen anlaşmasına nasıl ikna etti? Erdoğan ile ilgili ne dedi? TIKLAYIN – Türkiye gazetesi: Erdoğan, DEM’in Öcalan ile görüşmesine sıcak bakıyor, Adalet Bakanı’na talimatı verdi TIKLAYIN – Gazeteci Barçın Yinanç ve Prof. Mustafa Aydın değerlendirdi| Nükleer savaş riski ne kadar yüksek? TIKLAYIN – Spor yazarları, Galatasaray-AZ Alkmaar maçını yorumladı: “Okan Buruk’un şansı dün gece de devam etti” TIKLAYIN – Spor yazarları, Beşiktaş’ın Maccabi yenilgisini yorumladı: “Van Bronckhorst umursamaz tavırlarda ve bu takıma artık verebileceği bir şey kalmamış” |