Yenidoğan çetesi, bebeğin cenazesini vermek için aileden para istemiş: ‘Kimsesizler mezarlığına gömeriz’

Yenidoğan çetesi, bebeğin cenazesini vermek için aileden para istemiş: 'Kimsesizler mezarlığına gömeriz'

T24 Haber Merkezi

Yenidoğan bebeklerin tedavi süreçleri ve ölümlerinden çıkar sağladıkları ileri sürülen ve 10 bebeğin ölümünden sorumlu oldukları belirtilen "Yenidoğan Çetesi"ne ilişkin hazırlanan iddianamede yeni detaylar ortaya çıktı. 22'si tutuklu 47 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede,  çetenin faaliyetlerini yürüttüğü hastanelerin listesi de yer aldı. İddianamede, ihmaller sonucu bebeğini kaybeden ailenin parayı ödememesi üzerine hastanenin vefat eden bebeğin çıkışını yapmadıkları şeklinde görüşmelerin yapıldığı belirtildi. 

İşte 19 hastane ve sağlık kuruluşu 

Fezlekede, Özel Avrupa Şafak, Özel Bağcılar Medlife, Özel İstanbul Şafak Hastanesi, Silivri Kolan Hastanesi, Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Doğa Hospital, Özel Avcılar Hospital, Özel TRG Hospitalist, Akabe Sağlık Tesisleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, Doğamed Sağlık Hizmetleri Sanayi ve Ticaret AŞ, Ekip Sağlık Hizmetleri Ticaret Anonim Şirketi, Güney Hastanesi Sağlık Hizmetleri LTD ŞTİ, Medilife Sağlık Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi, Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri ve Ticaret Anonim Şirketi, Refik Arslan Sağlık Hizmetleri ve Ticaret Anonim Şirketi, Reyap Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi, Yonca Sağlık Hizmetleri Limited Şirketi, Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi ile GMZ Sağlık Hizmetleri İnş. ve Tur. Ltd. Şti. de "malen sorumlu" olarak yer aldı.

İddiada ismi geçen şüphelilerin aralarında geçen görüşmelerde, Birinci Hastanesi'nde büro işçisi olarak SGK kaydı bulunan Emine Avcı’nın aynı hastanede acil tıp teknisyeni Hakan Doğukan Taşçı’yı arayarak hastanede tedavi gören bir bebeğin ailesinden Hasan Basri Gök'ün elden para aldığı ve bu konu hakkında bilgisi olup olmadığını sorduğu, 'örgüt adına hareket ederek hastanelerden sevk edilmesi gereken bebekleri bağlantı kurduğu şahıslar aracılığıyla Fırat Sarı isimli örgüt liderinin işleyişinde olan yenidoğan yoğun bakımlarına sevk işlemlerini takip edip gerçekleştiren Hasan Basri Gök'ün Yenihayat Hastanesi'nden yabancı uyruklu bir bebeği Birinci Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakımı'na sevk ettirdiği' belirtildi.

Aileden iki kat fazla para istemişler

Sevki yapılacak bebek ile ilgili olarak Hasan Basri Gök’ün Birinci Hastanesi'ne sevk ettirmek için bebeğin ailesinden günlüğü 5 bin TL’den anlaşmak istediği, daha sonra örgüt içerisinde şahısların bir çok görüşme yaparak hasta sevki hakkında görüştükleri, Birinci Hastanesi'ne sevki yapılacak olan bebeğin hastanede günlüğü 2 bin 500 TL'den yatırılacağı, ancak örgüt içerisindeki şahısların bebeğin ailesine hastanenin günlük 5 bin TL para istediğini söylediği ve bebeğin ailesinden yarı yarıya kazanç elde etmek istedikleri yer aldı.

Hastane durumu farketmesin diye işlemleri bizzat takip etmiş

Ailenin parayı hemen veremeyeceğini söylemesi üzerine örgüt lideri Fırat Sarı’nın Hasan Basri Gök’e para göndererek hastaneye 5 günlük yatış için, 12 bin 500 TL para yatırmasını söylediği ve aileden daha sonra 5 günlük yatış için 25 bin TL para istedikleri, durumun hastane tarafından öğrenilmemesi için Hasan Basri Gök’ün işlemleri bizzat takip ettiği, aile hastaneye geldikten sonra Hakan Doğukan Taşçı’nın kendisini doktor Şeyhmus olarak tanıttığı, ilerleyen süreçte bebeğin hastanede öldüğü, ailenin tüm süreç için hastaneye ödeme yapacağı zaman bu durumun ortaya çıktığı, Hasta Hakları işlemlerine baktığı değerlendirilen Emine Avcı'nın bu durum hakkında polise giderek şikayetçi olacağını Hakan Doğukan Taşçı’ya söylediği, bunun üzerine Hakan Doğukan Taşçı ve Hasan Basri Gök gerçekleşen görüşmelerde alınan paranın komisyon ücreti olduğunu belirttikleri kıyatlıra geçti.


Bunun üzerine Hasan Basri Gök’ün Emine Avcı’yı arayarak olayı anlattığı, alınan paranın komisyon ücreti olduğunu, Fehmi Alperen'in  örgüt adına x hastanelerden bebek bularak örgüt lideri Fırat Sarı’nın anlaşmalı olduğu yenidoğan yoğun bakımlarına maddi menfaat temin etmek için (sevk yaptıran 112 çalışanı da) bu şekilde çalıştığını belirttiği, Emine Avcı’nın 'bizim hastanede böyle yapamazsın ya Hasan bey bu değil Fehmi Bey de nasıl çalışıyor çok iyi biliyorum, ben ben hiç bu işin şeyi yok savunulur tarafı yok, sen böyle çalışıyorsan biz senden bebek almıyoruz' diyerek, bu olayı resmiyete dökeceğini söylemesi üzerine Hasan Basri Gök’ün 'Tamam siz beni dinliyor musunuz, siz bunu resmiyete döktüğünüzde peki ben sizin hastanenizi resmiyete dökmeyecek miyim bundan sonra, hastanede o kadar illegal olay' dediği aktarıldı. Bunun üzerine Emine Avcı’nın telefonu kapattığı ve görüşmenin burada sonlandığı belirtildi. 

"Sana 'öldür' dediler 15 gün önce"

Hasan Basri ve Hakan Doğukan arasında devam eden görüşmelerde, Hasan Basri’nin 'Sana öldür dediler on beş gün önce Hasan'a diyorsun ki aile ile ilgilenmedi aile olay çıkardı diyorsun adama' şeklinde görüştükleri ve çocuğun geç ölmesi nedeniyle bu şekilde olayların yaşandığı şeklinde görüşme gerçekleştirdikleri, ailenin parayı ödememesi üzerine hastanenin vefat eden bebeğin çıkışını yapmadıkları şeklinde görüşmelerin yapıldığı değerlendirildi.


Aile İlçe Sağlık Müdürlüğü'ne şikayette bulununca cenazeyi teslim etmişler

Konuyla ilgili iddianamede yer alan söz konusu konuşmalar şöyle:

"Gıyasettin Mert Ö.: Emine aramış Doğukan'a bağırmış 'siz nasıl para alırsınız' diye. Tutanak tutmuşlar Doğukan'a bak belgeli yani bunlar tutanak tutmuşlar. 
İlker G.: Şu an ağzım açık kaldı ne diyeceğimi bilemedim ben. Çocuk çocuk neredeymiş?
Gıyasettin Mert Ö.: Kalp hastası Birinciye gelmiş ex. Birincide ex olmuş içerde para kalıyo işte bi seksen bin lira. 
Üç beş gün üç be gün önce ex oluyo, ex olduğu gün de ben ordaydım. Doğukan dedi yani 'bir tane bebek ex olmuş ben sonra yanına uğrayayım' filan dedi. Doğukan zaten yüzü benzi atmıştı. Gittiğimde o gün olmuştu böyle bir şey hatırlıyorum yani şöyle bir şey ex olduğunu filan o gün ordaydım ben yani o gün patlamış.  
İlker G.: Bir hafta oldu diyelim. 
Gıyasettin Mert Ö.:Aynen
İlker G.: Tamam
Gıyasettin Mert Ö.: Emine tutanak tutuyor Doğukan'a.
İlker G. : Emine kim?
Gıyasettin Mert Ö: Birincinin hasta yatışı ya o Ali Aksu'nun sağ kolu varya Emine. Tutanak tutuyo güya Doğukan'a, arıyor fırça atıyo 'bak ben fırçayı attım tutanağı tuttum falan filan diyor. Tutanağın fotoğrafını aile çekiyor tamam mı, bununla şikayet oluyor bu arada bunlarda niye patlıyo bebek ex oluyo Emre yine para istiyor, seksen bin lira para vermeniz lazım diyor.  Aile de diyoki 'veremeyiz', 'veremezsen bebeğini
veremem' diyor. Üç gün içinde parayı getirmezseniz kimsesiz mezarlığına defnederiz, mezarını bile bulamazsın' diyor. Bunlar abartı olabilir bilmiyorum. Bu seviye geliyor İlçe Sağlığa gidiyorlar İlçe Sağlık'ta şikayet ediyolar sonra ilçe sağlıktan hastaneyi arıyorlar aile bir daha hastaneye gidiyor aileyi kapıda karşılıyorlar exini (cenazeyi) teslim ediyorlar."

582 yıla kadar hapisleri istendi

İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi.

Aralarında doktor, hemşire ve sağlık görevlilerin de bulunduğu 18 şüpheli hakkında da bebeklerin ölümüne ilişkin "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" suçundan 10 ila 437 yıl 6 ay arasında hapis cezası talep edildi.

Hastanelerin, şirketlerin kapatılıp mal varlıklarını el konulması istendi

Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları istenilen iddianamede, ''ayrıca sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi'' talep edildi.

 


Ne olmuştu?

İstanbul'da gerek olmadığı halde özel hastanedeki yoğun bakım ünitesine yatırılan 12 bebeğin ihmalden öldüğü iddiasına ilişkin olarak Büyükçekmece Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatılmış, soruşturmayı yürüten savcı Y.E. ise makamında tehdit edilmişti. Olayın ortaya çıkması kamuoyunda infial yaratırken, 22'si tutuklu, 47 şüpheli hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlandı.

İddianamede neler var?

İddianamede şüpheliler için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi.

İddianamede, ölen 10 bebeğin "maktul", 5 kişinin "müşteki", Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğünün "suçtan zarar gören", 19 hastane ve sağlık şirketi "malen sorumlu", 47 kişi de "şüpheli" olarak yer aldı.

Doktor Fırat Sarı'nın lideri olduğu iddia edilen suç örgütünün sevk ve idaresini Doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtilen iddianamede, suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK'den üst sınırdan ödeme almak olduğu aktarıldı.

Sağlık Bakanlığı Müfettişliğince hazırlanan uzman görüşü raporunda, yenidoğan ünitelerindeki 10 bebeğin hayatını kaybetmesine neden olan tıbbı eksikliklere yer verildi. Buna göre, fezlekede maktul olarak yer alan bebek A.K'nin ölümüne ilişkin değerlendirmede, solunum sıkıntısı artan bebeğe devre olmadığı için entübasyonun gecikerek yapıldığı belirtildi. Tekrarlayan resusitasyonlar (solunumu veya kan dolaşımı durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahale) ile hastanın ertesi güne kadar yaşatıldığı belirtilen raporda, o sırada hastanede bulunması gereken Dr. D.E'nin görevinin başında olmadığı ifade edildi.

6 aylık bebek, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakıma sevk edildi

Raporda, ayrıca hasta yönetiminin hemşireye bırakıldığı da kaydedilerek, bebeğin ölümünden Dr. D.E, ile Dr. İ.G. ve hastane yönetiminin sorumlu olduğu belirtildi. Bebek M.N.O'nun ölümüne ilişkin değerlendirmede de 6 aylık bebeğin çocuk yoğun bakımı yerine, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakımına sevk edildiği, burada da doktorun haberi olmadan hemşirenin müdahalede bulunduğu anlatıldı. Bebek H.K. ile ilgili tespitte ise, hastaya kalp masajı yapıldığı esnada Dr. D.E'nin orada olmaması nedeniyle Dr. İ.G. tarafından olayın örtbas edilmesi için ölüm saati değiştirilerek, epikriz yazdırıldığı aktarıldı.

Sevk edilmeyen bebek hayatını kaybetti

Raporda, bebek Ö.H'ye kalp masajını hemşirelerin yaptığı belirtilerek, bu esnada kullanılan en önemli ilacın adrenalin olduğu, ancak Dr. İ.G'nin hemşirelere "adrenalini kapat" talimatını vererek, yanlış yönlendirme yaptığı vurgulandı.

Raporda ayrıca, bebek M.S'nin, yenidoğan temel bakımının gereklerinin yerine getirilmemesi, ameliyat edilebileceği bir merkeze sevk edilmemesi ve hastayı hayatta tutan "prostavazin" isimli ilaç tedavisinin kesilmesiyle ihmallere bağlı olarak hayatını kaybettiği kaydedildi.

Fezlekede maktul olarak yer alan diğer bebeklere ilişkin değerlendirmede de ihmallere yer verildi.

Dehşete düşüren telefon kayıtları

İddianamede, şüpheliler arasında geçen telefon konuşmalarına da yer verildi. Şüpheli doktor Fırat Sarı ve özel hastanede çalışan acil tıp teknisyeni şüpheli Hakan Doğukan Taşçı arasında hasta sevkleri ve denetim hakkında yapılan görüşmede, Taşçı'nın Sarı'ya "Erişkin yoğun bakıma denetime gelinmesi halinde, ruhsatın ve kuvözlerin değişmesi gerektiğini, panelin fazla olduğunu, monitörün bulunmadığını, yoğun bakım içerisinde bir çok eksiklik ve usulsüz işlemin olduğunu" söylediği iddianamede yer aldı.

Yenidoğan çetesinde yer alan doktor ve hemşirelerin ismi ortaya çıktı

​​​​​​​Reyap Hastanesindeki bebek hastaların takibini yürüten şüpheli hemşire Mehtap Sayar'ın şüpheli Hasan Basri Gök'le yaptığı telefon konuşmasında bebek hastanın tedavisinin uygun olmayan koşullarda gerçekleştirildiği anlatılan iddianamede, konuşma içeriğinde şüpheli Gök'ün "Mehtap çocuğu öldür elli satürasyonlu çocuk mu olur" dediği, Sayar'ın ise "Öldüreceğim de öldürsem de bir dert biliyorsun yani" dediği aktarıldı. İddianamede, tedavi yöntemlerinin usulüne uygun değil örgüt faaliyetine hizmet edecek şekilde yapıldığı değerlendirildi.

Şüpheli doktor Şeyhmus Çelik'in hastanede olması gerekirken gitmediği, denetim olması ihtimaline karşı özellikle sabah hastanede bulunması gerektiğinin söylendiği anlatılan iddianamede, şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir'in şehir hastanesinden kabulünü yaptığı bebeği, maddi menfaat karşılığında anlaşmış olduğu Fırat Sarı'nın hastanelerine yönlendirdiği kaydedildi.

Sağlık Bakanı Memişoğlu'ndan "yenidoğan çetesi" açıklaması: Cezasızlık algısı oluşturulmaya çalışıyor, böyle bir şey yok

Aileler anlattı

Hazırlanan iddianamede bebeklerini kaybeden ailelerin ifadeleri de yer aldı. H.H., eşinin hamilelik sürecinde başka bir hastaneye gittiğini ancak doğum aniden başladığında doktorlarının bel fıtığı sorunu yaşadığı için başka bir hastaneye gittiklerini söyledi. Gittikleri hastanede yenidoğan yoğun bakımı servisinde yer olmadığı cevabını alan Hakan H., “112’ye bildireceklerini ve müsait hastane bakacaklarını söylediler. Yaklaşık yarım saat sonra Bağcılar’daki özel bir hastaneden bizi kabul ettiklerini söylediler” dedi.

Soruşturmaya konu olan hastanenin özel ambulansının gelerek kendilerini aldığını söyleyen H.H., “Hastaneye vardığımızda bizimle ilgilenen bir doktor yoktu. Sadece ebe vardı. Sabaha B.Y. İsimli doktor eşimi muayene etti ve sezaryen doğum gerektiğini söyledi. Hamileliğin henüz 25. haftası olduğu için bebeğin daha gelişimini tamamlamadığı bu yüzden anne karnından bir iğne yapacaklarını söylediler” ifadelerini kullandı.

"Bebeğimizi kaybettik"

Doktorun iğneyi yaptıktan sonra da 1 gün beklemek gerektiğini söyleyen H.H., “Ertesi gün eşimi doğuma aldılar. Ameliyat sonrası eşimin de çocuğumun da şu anlık durumlarının iyi olduğunu, bebeği yenidoğan yoğun bakım ünitesine alacaklarını söylediler. İki gün sonra eşimi eve bıraktığım sırada hastaneden aradılar. Doktor beyin benimle görüşmek istediğini söylediler. Yoldayken hastaneden bir daha aradılar. Doktor olduğunu söyleyen biri bebeğimin ölüm haberini verdi. Hastaneye vardığımızda da bebeğimin morgda olduğunu söylediler” dedi.

"Yenidoğan çetesi" nasıl deşifre edildi?

İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün özel hastanelerin denetiminden sorumlu bir doktorun (T.E.) Ocak 2023'te Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne (CİMER) yaptığı başvuru ile olay fark edildi.

Doktor T.E., bazı özel hastanelerde doldurulması gereken yenidoğan yoğun bakım üniteleri defterlerinin boş bırakılması üzerine olayın üzerine gitti.

İddianamede yer aldığı şekliyle doktor, "Ayrıca bebeklerin dosya üzerinde gösterilen sağlık durumları ile fiili sağlık durumlarının uyuşmadığını örneğin entübe olarak kayıtlı gösterilen bebeğin gayet sağlıklı ve nefes alabilir durumda olduğunu gördük. Durumu hastane yetkililerine sorduğumuzda az önce düzeldi gibi cevaplar aldık" dedi.

Ne kadar ceza isteniyor?

İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi.

Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi.

İddianame, gönderildiği Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince değerlendiriliyor.

Savcı tehdit edilmişti

Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E'nin, bu soruşturmayı yürüttüğü sırada, bazı şüphelilerin tahliyelerini gerçekleştirmezse suikast yapılacağı ve ailesine zarar verileceği yönünde tehdit edilmesine ilişkin yürütülen ayrı soruşturmada da 12 kişi jandarma ekiplerince gözaltına alınmıştı. 4 kişi serbest bırakılırken, adliyeye sevk edilen 8 şüpheliden 5'i tutuklanmış, 3'ü hakkında da adli kontrol kararı verilmişti.

19 hastane ve sağlık kuruluşu "malen sorumlu" sayılmıştı

Fezlekede, Özel Avrupa Şafak, Özel Bağcılar Medlife, Özel İstanbul Şafak Hastanesi, Silivri Kolan Hastanesi, Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Doğa Hospital, Özel Avcılar Hospital, Özel TRG Hospitalist, Akabe Sağlık Tesisleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, Doğamed Sağlık Hizmetleri Sanayi ve Ticaret AŞ, Ekip Sağlık Hizmetleri Ticaret Anonim Şirketi, Güney Hastanesi Sağlık Hizmetleri LTD ŞTİ, Medilife Sağlık Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi, Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri ve Ticaret Anonim Şirketi, Refik Arslan Sağlık Hizmetleri ve Ticaret Anonim Şirketi, Reyap Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi, Yonca Sağlık Hizmetleri Limited Şirketi, Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi ile GMZ Sağlık Hizmetleri İnş. ve Tur. Ltd. Şti. de "malen sorumlu" olarak yer aldı.